Metin Bolat - Uzmanlar, birinin diğerine yaptığı küçümseme, aşağılama ya da tehdit etme amaçlı söz veya davranışlara denilen duygusal istismarın çocuğun bedenine yapılan saldırı kadar yaralayıcı olduğunu bildirdi.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram
Tıp Fakültesi Hastanesi
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sabri Hergüner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, duygusal istismarı gerçekleştiren kişinin sürekli olarak karşısındakini eleştirdiğini, alay ettiğini, aşağıladığını, görmezden geldiğini, bu şekilde
baskı kurduğunu söyledi.
Amacın göz korkutma ve sindirme olduğunu, böylece kişinin
kontrol altına alınmaya çalışıldığını belirten Hergüner, duygusal istismarın kişinin kendine olan güvenini zedelediğini, değersizlik düşüncesi oluşturduğunu ve çaresizlik duygusunu pekiştirdiğini dile getiren Hergüner, ''Çocuğa yönelik duygusal istismar, çocuğun görünüşü, fikiri, yeteneği, korkuları ve becerileriyle alay, bir neden yokken çocuğu
suçlama ya da yanlış giden herhangi bir şeyden dolayı çocuğu sorumlu tutma gibi şeylerle yapılabilir'' dedi.
Çocuğun
aile içi şiddete sıklıkla
tanık olması, günlük işler arasında çocuğa yeteri katar ilginin gösterilmemesinin de duygusal istismara yol açtığını vurgulayan Hergüner, kendisine küsülen çocuğun tepkilerini dile getirmekten korku ve kaygı duyacağının altını çizdi.
-Duygusal istismarı anlamak zor-
Duygusal istismarın genellikle çocukta fiziksel bir iz oluşturmadığından ciddiye alınmadığına dikkati çeken Hergüner, şunları kaydetti:
''Kendi çocukluğunda benzer bir olayı hatırlayanlar 'ne var' bunda deyip geçiştirebilir. Halbuki duygusal istismar uzun yıllar devam eder. Çocuğun bedeninde görünür izler oluşturmasa da ruhunda onarılmaz hasarlar bırakabilir. Duygusal istismar çocuk için fiziksel istismar kadar yaralayıcıdır. Nasıl ki fiziksel istismar çocuğun bedenine yapılan bir saldırıdır, duygusal istismar da çocuğun ruhuna yapılan bir saldırıdır. Bedende yara izleri gibi görünür belirtiler bıraktığından fiziksel istismar kolaylıkla anlaşılabilir. Duygusal istismarın ise bıraktığı izlerin dışarda değil içerde olduğundan fark edilmesi zordur. Duygusal istismara uğrayan çocukların ruhsal, duygusal ve sosyal gelişimi olumsuz yönde etkilenebilir, değersizlik, çaresizlik ve ümitsizlik düşüncelerinin gelişmesine yol açabilir.''
Duygusal istismarın ruhsal yapıda gizli yaralar bırakacağı ve kendini davranış değişiklikleriyle belli edebileceğini anlatan Hergüner, altını ıslatma, uyku düzensizlikleri, yıkıcı davranışlar,
öfke patlamaları, içe kapanmanın davranış değişikliklerinden bazıları olduğunu söyledi.
-İstismarın nedeni ve nasıl önlenebileceği-
Duygusal istismara maruz kalan çocukların erişkin döneme geldiklerinde de etkilerinin devam edebileceği, etrafındakilere güvensizliğin en belirgin olanı olduğunu ifade eden Hergüner, istismarın nedenlerini ve nasıl önlenebileceğini de şöyle açıkladı:
''Ebeveynlerin gün içinde yaşadıkları stres ve sıkıntı, baş etme becerilerini azalttığı için çocuğa kötü davranmaya daha yatkın duruma gelebilir. Çocukların anlama ve yönlendirme güçleri çeşitli nedenlerden dolayı azalmış olabilir. Tek bir neden istismara yol açmaz. Sosyal ve duygusal baskıların bir araya gelmesi duygusal istismara neden olur. Aile içi huzursuzluk, işsizlik, parasızlık, boşanma, aileden birinin ölümü, aile içinde birinin
alkol ile madde kullanımı gibi sorunlar duygusal istismara neden olan durumlardır. Sonuçları nedeniyle ciddiye alınması gereken duygusal istismar, toplumda ve aile içinde sıklıkla karşılaşılabiliniyor. İstismarın önlenmesi için öncelikle toplumdaki farkındalık ve bilgi düzeyinin arttırılması gerekir. Ebeveynlerin çocukla arasındaki etkileşim arttırmalı. Ebeveynlerin mutlaka çocuklarına sıcak ve destekleyici yaklaşımı nasıl göstereceklerini öğrenmeleri gerekir, sosyal desteklerin arttırılması önemli''
(BO-MRS)11.10.2011 12:05:43