Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu,
Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusunda son dönemde getirilen siyasi kriterlerin, bir an önce devre dışı bırakılmasını istedi. Bazı balkan
ülkelerine vizenin kaldırılması yönündeki AB'nin adımlarını olumlu bulan Davutoğlu, ancak daha AB ile müzakere süreci başlatmayan ülkelerde atılan adımların, Türkiye için de atılması gerektiğini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 20–21 Ocak'ta
İstanbul'da P5+1 ülkeleri ile
İran arasında yapılacak nükleer zirve öncesinde,
müzakerelerde de görev yapan AB Dış İlişkiler ve
Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Asthon ile görüştü. Four Seasons Otel'de yaklaşık 2 saat süren ikili ve heyetler arası görüşmenin ardından Davutoğlu ve Ashton ortak
basın toplantısı düzenledi.
Avrupa Birliği Dış ilişkiler Servisi'nde bir Türkiye mekanizması kurulmasından büyük memnuniyet duyduklarını aktaran Bakan Davutoğlu, yine de AB'den daha güçlü bir irade beklediklerinin altını çizdi.
Davutoğlu, "Özellikle
Kıbrıs konusu başta olmak üzere Türkiye'nin takip ettiği barışçıl ve etkin politikaların Avrupa'da doğru bir şekilde değerlendirilmesini arzu ediyoruz. Son dönemde fasılların açılması konusunda getirilen siyasi kriterlerin biran önce devre dışında tutularak, Türkiye Avrupa Birliği sürecinin sağlıklı işlemesini istiyoruz." dedi.
AB'nin vize konusunda
Balkan ülkelerine uygulamayı düşündüğü
vize muafiyetinde atılan adımları olumlu bulduklarını kaydeden Bakan Davutoğlu, bu adımları takdir ettiklerini, desteklediklerini ve
teşvik ettiklerini belirtti.
Davutoğlu, aynı sürecin Türkiye'ye uygulanmamasına şu sözlerle tepki gösterdi: "Bir taraftan Türkiye ile Avrupa Birliği arasında atılan çok ciddi adımlar var. Ama öbür taraftan da Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne entegrasyon sürecinde bir tıkanma yaşıyoruz. Dünya ve bölgelerimiz Türkiye ile Avrupa Birliği'nin ortak çabalarına ihtiyaç hissederken, Türkiye'nin AB entegrasyon sürecinin bu derece yavaşlamış olmasını açıkçası bir vizyon eksikliği olarak ele alıyoruz."
Catherine Ashton'ın P5+1 ile İran arasındaki görüşmelerde önemli bir görev alacağını hatırlatan Davutoğlu, "İran ile P5+1 arasında yürütülen görüşmelerde ise Türkiye her zaman desteği verecektir. Sayın Ashton'un ziyaretinden önce İran'ın özel temsilcisiyle de bir görüşme yaptım ve toplantının detaylarını görüştük. Biz bu konuda ev sahipliği olarak her türlü imkanı sağlayarak bu önemli konunun en barışçıl yollarla en kısa sürede çözümü konusunda desteklerimizi bir kez daha belirtiyoruz." ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından Davutoğlu ve Ashton basın mensuplarının sorularını
cevapladı. Gazetecilerin 20–21 Ocak'ta İstanbul'da yapılacak P5+1-İran görüşmelerinin içeriği hakkındaki sorusu üzerine Ashton, İran ulusal güvenlik yüksek konseyi sekreteri
Said Celili ve altı ülkenin siyasi direktörleriyle yaptıkları toplantılarda amacının somut, inanılabilir bir ileriye gidici adımların sağlanması olduğunu aktardı. Ashton bu adımların ne olduğunu şimdiden söylemenin biraz zor olacağını aktarırken, müzakereler sırasında kendiliğinden gelişeceğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, Türkiye'nin nükleer görüşmelere ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Sadece Türkiye değil, aynı zamanda Ashton, Celili ve bütün dünya kamuoyunun beklentisinin bu konunun barışçıl yollardan çözümü olduğunu belirten Davutoğlu, "Aslında burada ilkesel pozisyon herkes için berraktır.
Nükleer silahların olmayacağı ama bütün ülkelerin barışçıl nükleer teknolojiye ulaşmasına imkân tanıyan bir çözüm üzerinde herkesin çalışması lazım. Türkiye her zaman katkı vermeye çalışmıştır ve etkin bir diplomasi ile bu katkımızı sürdürmeye devam edeceğiz." dedi.
CENEVRE'DEN 2 AY SONRA GÖRÜŞME İKİ TARAFINDA ÇÖZÜM İSTEDİĞİNİ GÖSTERİR
Geçmiş dönemlerde P5+1 ile İran arasındaki müzakerelerin yaklaşık 1 yılda bir yapıldığını hatırlatan Davutoğlu, Cenevre'de yapılan görüşmenin 2 ay sonrasında İstanbul'da böyle bir zirvenin gerçekleşecek olmasının önemine işaret etti.
Davutoğlu, "İki tarafta çözüm iradesini ortaya koymuştur. Bunun kendisi bile önemlidir. Biz ümid ederiz ki İstanbul toplantısından hem karışlıklı güven artırıcı ortamın devam etmesi, hem de daha somut neticelere ulaşılması mümkün olur." diye konuştu.
Basın mensuplarının "10 gün sonra yapılacak görüşmelerde Türkiye'de bu masada yer alacak mı?" şeklindeki sorusu üzerine Ashton, Türkiye'nin toplantının ev sahibi olduğunu belirtti. Ev sahibi olmanın önemine işaret eden Ashton bu aşamada Türkiye'nin bunun dışında bir fonksiyonu olmayacağını kaydetti.
Ashton'dan sonra söz alan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Türkiye'nin P5+1-İran görüşmelerinde ev sahibi olarak yer alacağını tekrarladı. Davutoğlu, ev sahipliğinin gereği olarak iki tarafın en iyi şartlarda müzakere edebilmesine imkân sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.
VİZE MUAFİYETİ OLMADAN 'GERİ KABUL' OLMAZ
Vize konusundaki soruya da cevap veren Davutoğlu, Türkiye'nin AB ile yürüttüğü görüşmelerde sergiledikleri ilkesel tutum gereği hiçbir ayrıcalık istemediklerini dile getirdi.
Davutoğlu, "Ama aynı zamanda da hiçbir negatif ayrımcılığa da tabi tutulmak istemiyoruz. Biz sadece
aday ülke değiliz.
Müzakere yürüten ülkeyiz. Ortak mutabakatımız bir an önce Türkiye'nin müzakereleri tamamlayıp tam üye olması. Bu perspektifteki bir ülke çok sert vize kurallarına tabi tutulurken daha
adaylık süreci başlamamış ülkelere bu kolaylıkların tanınmış olması Türkiye'ye yönelik bir negatif ayrımcılık olarak değerlendiriyoruz." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin geçen seneki toplantıda "Bizden ne istiyorsanız söyleyin, şartlar ne ise bize de o şartları uygulayın" mesajını net bir şekilde verdiğini aktaran Davutoğlu, aradan bir sene geçmesi ve Türkiye'nin, AB'nin istediği biyometrik pasaport, geri kabul anlaşmasına hazır hale getirmek, entegre sınır yönetimi konularında çalışmalar yaptığını belirten vurguladı.
Davutoğlu şunları kaydetti: "Bizim beklediğimiz şu. Biz 1 yıl içinde bu gereklilikleri yerine getirirken daha Avrupa Birliği bize vize kolaylaştırılması ve muafiyeti konusunda müzakereleri yürütmek üzere bir muhatap atamadı. Daha bizim bu müzakereleri yürütecek bir muhatabımız yok. Bunu istemek bizim hakkımız. Bu bize yapılan özel bir imtiyaz değil, özel bir muamele değil. Bu gecikmiş hakkımızın bir an önce alınmasının takipçisi olacağız. Geri kabul anlaşmasında ileri bir aşamaya geldik. Ama kimse vize muafiyeti perspektifi olmaksızın bizim geri kabul anlaşmasının şartlarını yerine getireceğimizi düşünmesin. Bu bir pakettir, o paket içinde hepsi bir arada değerlendirilecektir. Diğer ülkelere ne uygulanmışsa aynısını istiyoruz. Ne eksik ne fazla. Biz eşitlik istiyoruz, fazlasını değil"