Denizli
Barosu'ndan bir grup
avukat, ''24 Barodan Çok Geç Olmadan'' başlığıyla kamuoyuna yansıyan açıklamaya tepki gösterdi. Aralarında Baro Yönetim Kurulu üyeleri Özcan Aksoy ve Murat Mintaş, Disiplin Kurulu Üyesi
Muammer Güler ve Denetleme Kurulu Üyesi Halil İbrahim Önder'in de bulunduğu bir avukatlar,
CHP üyesi olan
Baro Başkanı Adil Demir'in
imzaladığı bildiriye karşı çıktı.
Denizli Gazeteciler Cemiyeti'nde bir
basın toplantısı düzenleyen avukatlar adına açıklama yapan Baro Yönetim Kurulu Üyesi Aksoy, bildirinin bütün üyelerin fikri olarak
yönetim kurulu kararı gibi basına yansıtıldığını belirtti. Aksoy, "Bu bildirinin altına imza atan Denizli Baro Başkanı kendi düşüncesini dile getirmiş olup bu görüşler kesinlikle yönetim kurulu ve baro mensupları olarak bizleri bağlamamaktadır." dedi.
Yargının her kademesinin
iş yükü altından ezildiği ve
dava dosyalarının uzun yıllar karara bağlanamadığı vurgulayan Aksoy, "Bu çıkmazdan kurtulabilmek için köklü yargı
reformuna ihtiyaç vardır. İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinin yanında yıllardır bekleyen dava dosyalarının bir an önce görülmesi ve böylelikle adaletin tesis edilmesi için gerek
Yargıtay gerekse
Danıştay bünyesinde yeni dava dairelerinin kurulması kaçınılmazdır." şeklinde konuştu.
Anaya değişikliği referandumunda halkın hür iradesiyle ortaya koyduğu karara ve yine yargı kademesinde görev alan hâkim ve savcıların özgür iradeleriyle belirledikleri
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK)'nun yapısına saygı duyulmasını isteyen Aksoy, şunları kaydetti: "Oluşacak yeni dairelere atanacak hâkim ve savcılarımıza kuşkuyla bakılması da anlamsızdır. Kaldı ki bu kişiler de ülkenin okullarında, ortak
müfredat doğrultusunda eğitim almıştır. Yargıtay Kanunu'nun 29. maddesine göre üyeliğe seçilme şartları açık şekilde belirtilmiştir. Bu maddede, 'Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrıldıktan sonra en az üç yıl süreyle başarılı görev yapmış ve birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hâkim ve cumhuriyet savcılarıyla bu meslekten sayılanlar arasından seçilir.' ifadelerine yer verilmiştir."
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurma hakkına da şüpheyle bakılmasının anlamsız olduğunun altını çizen Av. Özcan Aksoy, "Anayasa ve sözleşmeyle güvence altına alınan hakların ihlâlinin iç hukukta giderilmesi son derece önemlidir. Bu durum, Anayasa Mahkemesi'nin
süper temyiz makamı olmasını sağlamayacak ve diğer yüksek mahkemelerin tüm kararlarının üzerinde bir inceleme mercii haline de getirmeyecektir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de çok ciddi bir
yargı reformuna ihtiyaç duyulduğunun açık olduğunu belirten Aksoy, şunları söyledi: "Yargı reformu yapılırken her türlü önyargı ve statükocu anlayıştan uzaklaşıp toplumun ihtiyaç ve beklentilerinin karşılaması gerekir. Halkımızın, sorumlu kişi ve kurumlardan beklentisi de budur. Bir kısım kişilerin 'Yargı siyasallaşıyor' söylemi, yargının halkın iradesi ve ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmesini istememelerinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda istinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilerek yeni Yargıtay ve Danıştay dairelerinin kurulması, ilk derece mahkemelerine de acilen yeni hâkim ve savcılar alınması, bu alımlar yapılırken avukatlık mesleğini icra edenlere öncelik verilmesi gerekir."