Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve
Sinir Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesinden Dr. Fatih
Yavuz, depremle ilgili abartılı korku yaşayanların var olduğunu ve bunun ''deprem fobisi'' olarak tanımlandığını dile getirerek, deprem fobisinin tedavisinde ilacın yanı sıra bilişsel-davranışçı psikoterapilerin de önemli olduğunu vurguladı.
Yavuz, yaptığı açıklamada,
depremin kişilerde yoğun olumsuz duygulara yol açabileceğini belirterek, ''deprem fobisi''ne işaret etti.
''Her durumda olabildiği gibi deprem ile ilgili abartılı korku yaşayanlar var. Bu da 'deprem fobisi' olarak tanımlanabilmektedir'' ifadesine yer veren Yavuz, deprem fobisinin diğer fobilerle benzer özellikler dışında bazı yönlerden farklılıklar içerdiğini de aktardı.
Yavuz, şöyle devam etti:
''Diğer fobiler daha çok bireyin kendisinin tehlikeyle karşı karşıya bulunduğu bir durum ile ilgili olmaktadır.
Deprem gibi
doğal afetlerle ilgili fobilerde ise korkulan durum kişinin ailesini, yakınlarını, çevresini hatta toplumu da içerisine alan çok daha kapsamlı ve dehşet verici bir özelliğe sahiptir.''
Deprem korkusunun kişilerde basit fobi olarak ortaya çıkabileceği gibi 'travma sonrası stres bozukluğu' olarak da ortaya çıkabileceğini ifade eden Yavuz, gerçekleşen bir deprem sırasında o bölgede bulunup bizzat depremi yaşayan kişilerin, travma sonrası stres bozukluğu
yaşama konusunda daha yüksek riske sahip olduğunu belirtti.
-''DEPREM KORKUSUNA EŞLİK EDEN ORTAK BULGULAR''-
Yavuz, deprem korkusu yaşayan bireylerde bu durumun farklı şekillerde ortaya çıkabildiğini de dile getirerek, her bireyin kendi iç dünyasında depremle ilgili farklı düşünceleri, hayalleri ve yorumları olduğunu, deprem korkusuna eşlik eden belirli ortak bulguları ise şöyle sıraladı:
''Depremden bahsederken veya bir depremle karşılaşıldığında çok yoğun kaygı ve korku yaşanması, bu kaygı ve korku ortaya çıktığında bu duyguları
kontrol altına almak için çaba gösterilmesi ancak yine de kontrol edilemediğinin düşünülmesi, yoğun kaygı ve korku nedeniyle yaşam kalitesinin ve işlevlerinin bozulması, depremle karşılaşmamak için kaçınma davranışlarının sergilenmesi veya depreme karşı alınması gereken her önlemin mutlaka yerine getirilmesi gerektiği düşüncesi.''
Yavuz, kişilerin deprem korkusuna eşlik eden titreme,
terleme, baş dönmesi, sallanma,
kalp çarpıntısı, kalp hızında artış, baş ve
vücut ağrısı gibi birçok fiziksel belirtiyi yaşayabileceğini de belirterek, ''Duygusal olarak kişi sürekli olarak depremin olacağına yönelik beklenti kaygısı içerisinde bulunur. Buna zihinsel olarak ise devamlı olarak depremle ilgili düşünme, deprem dışında başka konulara odaklanamama, sürekli olarak depremle ilgili kötü sonuçların ortaya çıkacağına dair düşünceler, kabuslar, bayılacağı veya kontrolü kaybedeceğine yönelik düşünceler eşlik edebilir'' görüşüne yer verdi.
''Deprem fobisi''nin tedavisine ilişkin de bilgi veren Yavuz, şunları kaydetti:
''Tedavide ilaç ile bilişsel-davranışçı psikoterapiler çok önemli.
İlaç kullanan ve bu tedaviden fayda gören kişi, depremle ilgili bir yoğun korku ve kaygı hissetmemekte ve bu yoğun duygulara eşlik eden fiziksel şikayetleri de ortadan kalkmaktadır. Ancak kişinin deprem riski ve zararları hakkındaki abartılı inançları hala devam etmektedir. Deprem korkusunun tedavisinde etkili olan bir diğer yöntem ise bilişsel-davranışçı psikoterapilerdir. Bilişsel ve davranışçı müdahaleler olarak iki kısımda uygulanan bu yöntemle kişiler olası bir deprem ile ilgili gerçekçi olmayan inanışları ve düşüncelerini
test etme ve bunların yerine daha gerçekçi bir şekilde düşünebilme imkanına kavuşurlar.''
Yavuz, eğitimli psikoterapistler ile değişime istekli danışanların gerçekleştireceği psikoterapi süreciyle, deprem korkusunun duygusal, fiziksel ve zihinsel belirtilerinin ortadan kalkacağını ve rahatsızlığın tekrarlama ihtimalinin de az olacağını sözlerine ekledi.
(NU-NER-ZG)16.08.2011 12:13:07