Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Çiçek Polatlı'da

Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Çiçek Polatlı'da

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, demokrasi dışı yol ve yöntemlerin ülkeleri geri bıraktığını, demokrasi dışı yol ve yöntemlerin ilkellik, iptidailik ve çağ dışılık olduğunu söyledi. Çiçek, Ankara'nın Polatlı ilçesinde yapımına başlanan Adalet Sarayı'nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, ''Bir iç çekişme, böylesine huzursuzluk Türkiye'yi namerde muhtaç eder. Kuru naneye muhtaç eder, IMF'ye muhtaç eder. Çevremizde olup bitenlere baktığınızda kan ve ateş çemberinin ortasında bir Türkiye var'' dedi. Türkiye'nin büyük bir kısmının Müslüman olduğunu ve demokrasiyi benimsediğini, Türkiye'nin Cumhuriyet ile idare edilen, İslam dünyası içerisinde de yıldızı parlayan çağdaş bir ülke olduğunu ifade eden Çiçek, ''Demokratik bir ülke, hedefimiz demokrasiyi kurumsallaştırmak. İleri demokrasiyi gerçekleştirmek. Hedefimiz güçlü bir toplum, güçlü bir millet meydana getirmek. Bunun yolu güçlü bir ekonomiden geçiyor. Zayıf olduğunuzda basıp geçerler. Tökezlediğiniz anda vurup geçerler'' diye konuştu. Huzur, istikrar olursa kardeşlik ve barış tesis edilirse Türkiye'nin çok ileri gidebileceğini belirten Çiçek, şöyle konuştu: ''Dünyanın iki yüz beş devleti içerisinde ilk on ülke haline gelecektir. Yani birinci ligde oynayan, Polatlıspor gibi değil, Real Madrid gibi, Manchester United gibi, Bayern Münih gibi... Dünyada şampiyonluğa oynayan ilk on ülkeden birisi olacaktır. Bize yakışan budur, milletimize yakışan budur. Tarihe karşı sorumluluğumuz da bunun gereğidir. Ben Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olduğuna inanıyorum. Bizim geleceğimiz bugünden çok daha iyi olacaktır. Gelecek bize çok şey vaad ediyor. Milletimize çok şey vaad ediyor. Yeter ki bunun kıymetini bilelim, yeter ki bu fırsatları iyi değerlendirelim. Bunun da yolu demokrasiden geçiyor. Demokrasi dışı yol ve yöntemler de ülkeleri geri bırakıyor. Artık günümüzün dünyasında demokrasi dışı yol ve yöntemler ilkelliktir, iptidailiktir, çağ dışılıktır. Çok şükür ülkemizde demokrasi var, çok şükür ülkemiz Cumhuriyet ile yönetiliyor. Bize Cumhuriyeti kazandıranları, bize demokrasiyi kazandıranları rahmet ve şükranla anıyorum. -YARGININ ÖNEMİ- Ak Parti Hükümetleri öncesinde adliyeye önem verilmediğini kaydeden Bakan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Her devlette üç tane güç var, erk var. Birisi yasama, birisi yürütme, biri yargı. Bu üçü birbirinin hasımı değil, bu üçü birbirinin rakibi değil, birbirinin karşılığı değil. Biri diğerinin de alternatifi değil. Yargının işini ben yapamam, benim işimi yargı yapamaz. Yasamanın işini yargı yapamaz. Halbuki bu üçü de bir devletin mutluluğu için, halkın refahı için mutluluğu için ve kamu düzeninin tesis edilmesi bakımından, işbirliği yapması gereken, ne kadar iyi işbirliği yapılırsa da o topluma huzur ve barış getiren üç önemli erktir. Maalesef bu güne kadar yargıyla ilgili konularda gerekli hizmetler, gerekli çalışmalar yeterince yapılmadı. Ankara'da ister yargı adına ister siyaset adına yargının önemini hep vurguladık. Hukuk devletine atıf yaptık. Yargının önemiyle ilgili lafın iyisi söylendi fakat işin gereği yapılmadı, sıkıntı bu. Yargı mensubu arkadaşlarımız da bilir ki 2002'den bu tarafa yargı konusunda Türkiye çok önemli mesafe aldı. Türkiye değişti, Türkiye'de her kesim değişti. Ama en fazla değişime uğrayan güç yargıdır. Ben göreve geldiğimde 50 milyon liralık bir ödeneği vardı. 50 milyonla kırığı döküğü tamir edemezsiniz. Hakime savcıya masa, koltuk bile alamazsınız. Halbuki bugün itibarıyla 4 katrilyonun üzerinde, bu sekiz sene içerisinde biz yargıya kaynak ayırdık, imkan ayırdık ve bugün çok şükür yargı önemli bir noktaya geldi.'' Bir yargı mensubunun meslek anılarını anlattığı kitaptan yargıya ilişkin olumsuz bina örnekleri veren, hakim ve savcıların Ankara'ya yakın bir ilçede ahır üzerindeki bir binada hizmet verdiğini, Bodrum'da ise adliyeye düşen bir yabancının, oranın adliye binası olduğuna inanmadığını aktaran Bakan Çiçek, ''İnşallah birileri gelir o adliye saraylarını yapar diyor. Bu kitap yayına çıktığı zaman bu kardeşiniz, benim hükümetim o adliye saraylarını çoktan yapmıştı. Türkiye'nin itibarı için, devletimizin itibari ve gücü için'' dedi. Şu anda yüz seksen dördün üzerinde adalet sarayının çok önemli bir kısmını bitirdiklerini, bir kısmının da inşaatının devam ettiğini anlatan Bakan Çiçek, şunları söyledi: ''Bu türlü hizmet binaları eskiden beş, on sene sürerdi. Mesela İzmir Adliyesi benden önce on üç bakan eskitmiş, yirmi üç sene sürmüş. On üç bakan ve yirmi üç sene. Bu büyüklükte bir adliye sarayı Şırnak'ta var, tam dokuz sene sürmüş. İşte burada işin bitim tarihi var. Önümüzdeki Haziran'ın sonunda Temmuz başında biz bu işi bitirmiş olacağız. Eğer bitmezse sorumlu müteahhidindir. Bizim günümüzde bir işi ihaleye çıkarttığımız an, bunun ödenek sıkıntısı yoktur. Bir işe karar veriyorsak bunu ihaleye çıkartıyorsak, bunun karşılığında parası vardır. Dolayısıyla işin gecikmesi bizden kaynaklanmaz, hükümetlerden kaynaklanmaz. Müteahhit arkadaşımızdan hassaten rica ediyoruz. Cumhuriyet savcılığımız da takip ediyor. İnşallah en kısa süre içerisinde bu Adalet Sarayı'nı bitirmiş olacağız.'' Bakan Çiçek, Adalet Saraylarını şehrin gelişmesini istedikleri yerlere kurduklarını ve bu binaların bulundukları semtin değerini arttırdığını söyledi. Üç baraj konusunu Ankara'ya borç olarak telakki ettiğini belirten Çiçek, bunlardan Şereflikoçhisar'daki Peçenek Barajı'nın tamamlandığını ve su tutmaya başladığını, ikisinin Kalecik'te ihalesinin yapıldığını, Polatlı'ya da Gökpınar Barajı borçlarının olduğunu bildirdi. Bakan Çiçek, ''Bunları sizlere kazandırdığımız zaman inşallah sizlere borçlarımızın bir kısmını, bir taksitini daha ödemiş olacağız. Biz hizmete devam ediyoruz, siyaseti de sizlere hizmet için yapıyoruz. Kuru kavga için, vuruşmak için dalaşmak için, akıl almaz bir kısım tartışmalar için değil, biz siyaseti milletimize hizmet için yapıyoruz. Çünkü milletimize hizmet her gün yeni eserler kazandırmakla olur. Duvara her gün bir tuğla koyarsak, her dönem birkaç tuğla koyabilirsek o duvar örülür. Her gelen bir tuğla çekerse ortada duvar diye de bir şey kalmaz'' dedi. -''TÜRKİYE'NİN HİZMETE İHTİYACI VAR''- Türkiye'nin hizmete ihtiyacının bulunduğunu, çünkü Türkiye'nin büyük bir ülke, büyük bir devlet ve büyük bir millet olduğunu anlatan Bakan Çiçek, ''Bunun daha da büyümesi, daha da gelişmesi, daha mutlu bir toplum meydana getirmemiz siyaseti hizmetin aracı kılmaktır. Yoksa bunun dışında gurur, kavga, şan ve şöhret için değildir'' dedi. Türkiye'nin bu hizmetleri bugün yaptığı takdirde, başka milletlerle arasındaki mesafeyi kapatabileceğini aksi taktirde başka milletlerle aradaki mesafenin açılacağını dile getiren Çiçek, sekiz, dokuz sene evvel yatırım yapamayan, memurun maaşını bile zar zor ödeyebilen, hizmet yapamayan ülkeden, sekiz buçuk sene içerisinde Türkiye'nin, devletiyle yatırım yapan, belediyesiyle yatırım yapan, özel sektörüyle daha fazla yatırım yapan bir ülke haline geldiğini vurguladı. Bakan Çiçek, şunları kaydetti: ''Neden geldi, bunun sebebi ülkede huzurun ve istikrarın olmasıdır. İstikrar olursa kalkınma oluyor. İstikrar olursa Türkiye'de büyüme oluyor. Bunun şu partiyle bu partiyle alakasını bir kenara bırakalım. Bakın çok partili hayata geçeli altmış sene olmuş, altmış senenin otuz senesinde istikrar yok. Nereden biliyorsunuz. Benim içinde bulunduğum hükümet 60'ıncı hükümet, Cumhuriyet kurulalı seksen sekiz... Böl seksen sekizi altmışa karşınıza bir sene üç aylık, bir sene dört aylık bir ortalama çıkar. Keşke bütün hükümetler bir sene dört ay olabilse on bir günlük hükümet var. Ben altmış hükümetin altısında görev yapmış bir kardeşiniz olarak ifade edeyim, benim içinde bulunduğum 53'üncü hükümetin ömrü üç buçuk ay sürdü. Yani bir hükümetin kırkı çıkmadan kavga başlamış, iç çekişme başlamış, koalisyon pazarlıklarıyla Türkiye hükümetin ömründen çok daha fazla pazarlık süresi sürmüş. 'Şu bakanlık senin, bu bakanlık benim, şu bankayı sen al, bu bankayı ben alayım'. Böylesine bir iç çekişme, böylesine huzursuzluk Türkiye'yi namerde muhtaç eder. Kuru naneye muhtaç eder, IMF'ye muhtaç eder. Türkiye bu sıkıntıları yaşadı. Çevremize olup bitenlere baktığınızda kan ve ateş çemberinin ortasında bir Türkiye var. Bizden evvel burada başka toplumlar vardı. Bak burada harabeleri var, Gordion harabeleri. Biz Anadolu'nun ilk sahibi değiliz, son sahibiyiz. İnşallah sonuna kadar da sahibi biz olacağız. Çünkü bizden evvelkiler zayıf düştü. Güçsüz kaldı. Medeniyetini kaybetti. Varlığını kaybetti. Böylesine belalı bir coğrafyada varlığını sürdürmenin, her geçen gün daha güçlü bir ülke haline gelmenin yolu güçlü olmaktan geçiyor. Güçlü olmanın yolu da ekonomiden geçiyor. Bugün çok şükür özel sektör memleketimizde devletin yapamadıklarını yapıyor.'' Konuşmaların ardından, Polatlı Adliye Sarayı'nın temeli atıldı. Polatlı Adliye Sarayı temel atma törenine, Polatlı Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin, Polatlı Belediye Başkanı Yakup Çelik, Cumhuriyet Savcısı Murat Sarı, Haymana Belediye Başkanı Hacı Aysu, kurum amirleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. (AT-YÜC-NUR)01.06.2011 21:30:51
<< Önceki Haber Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Çiçek Polatlı'da Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER