Ondokuz
Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serkan Şen, ''Dildeki fukaralaşma yavaş yavaş idrakimize sirayet etmeye başlamıştır'' dedi.
Şen, Dil Bayramı nedeniyle AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk milletini belirleyen ölçülerin başında Türk Dili'nin geldiğini vurguladı.
''Bu bağlamda Türk'ü, rüyalarını
Türkçe görebilen kimse şeklinde tanımlayabiliriz'' diyen Şen, şu ifadelerde bulundu:
''Ana dil zevki anne kucağında dinlenen ninnilerle başlar, birlikte söyleyebildiğimiz türkülerle olgunlaşır. Eğitimle bilinç düzeyine çıkarılması beklenir. Ana dil eğitimi milli eğitimin temel amaçlarından olmalıdır. Bu amaç gerçekleşmediği takdirde nesilleriniz dil sömürüsüne açık ya da sokağın diline mahkum hale gelirler. O nedenle ciddi eğitim sistemleri, bireyin eğitim aşamasında onun söz varlığını şekillendirmeye yönelik sistemli politikalar izlerler. Gelişmiş ülkelerde dille taşınan kültürün aktarımında sorunlar yaşanmaz.''
Türkçe'nin soylu bir dil olduğuna dikkat çeken Şen, ''Bu yargının en önemli şahidi Türk edebiyatıdır. Bizim edebiyatımız dünyanın zirve edebiyatları arasında yerini almıştır. Böylesine büyük bir edebi mirasın varisleri tarafından hakkıyla taşınamaması Türkçe sevdalılarını üzmektedir'' diye konuştu.
Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yirmi yıl evvel kaleme alınan yazıları
sözlük yardımıyla anlamaya çalışan gençlerimizin hali milli kimliğimiz açısından düşündürücüdür. Tarihte yazı sanatının en güzel örneklerinin verildiği merkezlerin başında
İstanbul gelmektedir. İstanbul hala bizimdir. Ancak İstanbul'un ya da diğer şehirlerimizin ana caddelerini dolaştığımızda pek çok işletmenin adı bizden değildir. Levhaları garabet örneğidir. Bir başka garabet örneği ise genel ağ ya da internet aracılığıyla yapılan yazışmalardır. Kırpık yazılarla kalıplaşmış sözleri tekrarlayan, böylelikle sohbet ettiğini düşünen gençlerimizin yaratıcı olmalarını nasıl bekleyebiliriz. Dildeki fukaralaşma yavaş yavaş idrakimize sirayet etmeye başlamıştır.''
Türkçe üzerinde dolaşan kara bulutların dağıtılmasında vazifenin öncelikle dil kullanıcılarına ait olduğunu ifade eden Şen, özellikle kitlelere hitap etme konumunda olanların Türkçe kaygısını benliklerinde taşımaları gerektiğini söyledi.
Siyasetçinin meydanda, sunucunun ekranda, öğretmenin sınıfta doğru Türkçe'yle konuşması gerektiğini belirten Şen, ''Görevli ya da
gönüllü Türkçeciler ise dil hassasiyetimizi canlı tutmak için ellerinden geleni yapmalı, her fırsatı değerlendirmelidir. Türk dilinin son derce sağlam bir bünyesi vardır. Karşılaştığı badireleri geçmişte atlatmıştır, bundan sonra da atlatacaktır. Yeter ki ilgimizi canlı tutalım ve meselelerimize bilinçli yaklaşalım'' dedi.
Şen, ''rüyalarını Türkçe görenlerin dil bayramını'' kutladığını sözlerine ekledi.
(SEV-DLK-RŞ)26.09.2011 14:30:54