Tuncay Bekar -
Trabzon Tabip Odası Başkanı ve
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğretim üyesi Prof. Dr. Yakup
Arslan, özel bir televizyon kanalında yayınlanan ''Doktorlar'' adlı diziye,
hastanelerdeki doktorlar arasında gönül ilişkileri bulunduğu izlenimi vererek sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artırdığı gerekçesiyle tepki gösterdi.
Prof. Dr. Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda
Türkiye'de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin giderek arttığını belirterek, ''
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddette
ülkemizde ciddi bir artış var. Bunların bir kısmı fiziki bir kısmı
psikolojik şiddet'' dedi.
Doğu Karadeniz'de de sağlık çalışanlarının şiddetle karşılaştığını anlatan Prof. Dr. Arslan, geçen yıl Giresun'da bir hekimin iş başında vurularak öldürüldüğünü, Trabzon Numune Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde bir doktorun dövülerek komalık edildiğini, bir başka doktorun darbedildiği için yüz kemiği kırılarak
felç olduğunu, kısa süre önce de KTÜ'de bir bayan doktorun sopayla dövülerek yaralandığını anlattı.
Dünyada sağlık çalışanlarını yönelik şiddete bir eğilim olduğunu, bunda televizyon dizilerinin ve toplumlardaki kötü
yaşam koşullarının da etkili olduğunu ifade eden Arslan, özel bir televizyon kanalında yayınlanan ''Doktorlar'' dizisine tepki gösterdi.
Arslan, ''Doktorlar adlı dizide hastanelerde sanki doktorlar arasında gönül ilişkileri var. Sanki her şey sütliman gibi gösteriliyor. Bu anlayış toplumda sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artırıyor. Doktorların hastanelerde yaşadıklarının ve çalışma koşullarının 'Doktorlar' dizisindeki ortamla hiç alakası yok. Çok zor şartlarda, büyük stres altında çalışıyoruz. Keşke hastanelerdeki ortamımız o dizideki gibi olsa. Görünürde ekmek elden su gölden şekilde yaşayan insanlar olarak gözüküyoruz ama durum öyle değil'' şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların çeşitli nedenleri olduğunu belirten Arslan, şöyle devam etti:
''Son yıllarda ülkemizin sağlık sisteminde çok ciddi düzenlemeler, iyi gelişmeler var. Türkiye artık dünya ve
Avrupa standartlarında sağlık
hizmeti sunuyor. Bunun nedeni başta hekimler olmak üzere hemşiresi, ebesi ve yardımcı personelidir. Hal böyle iken bütün olumsuz işlerde bizim adımız ön plana çıkıyor ama iyi işlerde bizden bahsedilmiyor. Bu da şiddet konusunda bizim aleyhimizde işleyen bir mekanizmadır.''
Prof. Dr. Arslan, Türkiye'de son yıllarda hasta haklarıyla ilgili iyi gelişmeler olmasından memnuniyet duyduklarını, ancak hekim haklarına saygıdan bahsedilmemesine üzüldüklerini dile getirerek, ''Hastasına saygılı olmayan insan hekim olamaz diyorum, önce hastaya saygılı olmak lazım. Ama hekimlerin de hakları var. Biz de insanız biz de üzülebilen sevinebilen insanlarız. Bizler
kemik ve et yığını değiliz.
Hekimlerimiz çok fazla hastaya bakmakla yükümlü. Bu nedenle hastalara bakmakta gecikilince doktorlar saldırıya uğruyor. Lütfen insanlar birazda kendilerini bizim yerimize koysun. Para bizim için her şey değil'' dedi.
Psikolojisi sağlıklı olmayan hekimin hastasına iyi hizmet veremeyeceğini, bundan toplumun genelinin olumsuz etkileneceğini söyleyen Prof. Dr.
Yakup Arslan, yetkililerin sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı önlem almasını istedi.
-EĞER BİR KUSUR VARSA HUKUKİ YOLLARA BAŞVURULMALI-
KTÜ Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr.
Tevfik Özlü de sağlık çalışanlarının tüm dünyada gece gündüz, 365 gün hizmet verdiğini anlatarak, ''Böylesine yoğun bur tempo ile hizmet vermekteyiz. Kusursuzuz diyebilir miyiz?
Hayır. Her
sektörde bir
takım eksiklikler olabilir. Fakat hasta veya yakını her yanlışta kendi hakkını kendi almaya ve gücünü kullanarak dediğini yaptırmaya kalkarsa bu ülke hukuk devleti olmaktan çıkar'' dedi.
Ortada bir kusur varsa hukuki yollara başvurulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, ''
Şiddete başvuran hasta ya da yakınları, genellikle hizmet alım sürecinde kendilerini
mağdur hissetmektedir. 'Bekletildim, istediğim zamanda muayene edilmedim' gibi gerekçeler sunuyorlar, olabilir. Ama eğer bir kurumda bir eksiklik varsa bunun hukuki başvuru yolları var. Tabip odaları, hastanelerin yöneticileri, valilikler, savcılıklar var, buralara gidilebilir.
Cezaya layık görülürse o sağlık çalışanına gerekli ceza verilir, ancak fiili saldırı ve
hakaret kabul edilemez. Şiddetin mazereti olamaz'' diye konuştu.
-''DOKTOR ÖLÜME ÇARE DEĞİL''
Hasta hakları konusuna gönül verdiğini, sağlık çalışanlarına yapılan saldırılara rağmen bu hakları savunmaya devam edeceğini, çünkü bir kişinin saldırısının tüm topluma mal edilemeyeceğini vurgulayan Özlü, hasta hakları arasında bağırma, çağırma,
dövme hakkı olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Özlü, şöyle devam etti:
''Hekime ya da herhangi bir kişiye saldırmak suçtur, bunun hakla ilgisi yoktur. Dünyada şiddetin en fazla yaşandığı sektör sağlık sektörüdür. Çünkü hasta ve yakınları hastalıktan ve yol açtığı olumsuz sonuçlardan devamlı bizi suçlu buluyorlar, oysa hekim müdahale ettiği hastayı hemen iyileştirecek konumda değildir, buna gücü de yetmez zaten. Hastalarımızın bizi anlaması lazım. Biz elimizden geleni yaptığımızda, sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş oluruz. Sonuçta hasta iyi olabilir, kötüye de gidebilir,
sakat kalabilir ya da ölebilir. Bunlar hastalıkların yol açtığı
doğal sonuçlardır. Doktor ölüme çare değil. Hekimin elinde ölüme karşı sihirli bir güç yok, olsa idi bu gücü hastalarından esirgemezdi. Dolayısıyla yaşanan olumsuzlukları hemen sağlık çalışanlarına yüklemek doğru değil.''
Prof. Dr. Özlü, sadece dövmenin değil, bağırma ve hakaret etmenin de şiddet olduğunu ifade ederek, ''Şiddet kimden gelirse gelsin, kime karşı uygulanırsa uygulansın, hangi sebeple olursa olsun hiç bir şekilde hoş görülmemesi gereken bir davranıştır, bu davranışı şiddetle kınıyoruz'' dedi.
(TB-MK-SA)24.09.2011 10:48:12