Deniz Açık -
Dünya Bankası'nın Washington'daki merkezinde görev yapan Türk Danışman Müfit Arberk,
Türkiye'nin
ekonomik olarak rüşdünü ispat etmiş bir
ülke olduğunu söyledi.
Arberk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın en büyük ekonomilerinden ABD'de oluşabilecek ekonomik
krizin diğer ülkeleri de çeşitli derecelerde etkileyeceğini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve ekonomiden sorumlu Bakanların açıklamalarından Türkiye'nin ciddi bir etki
altında olmayacağı görüşünün ortaya çıktığını ifade eden Arberk, şöyle konuştu:
''ABD ile herhangi bir ülkenin ne kadar sıkı siyasi ve ekonomik
işbirliği içinde olduğunun incelemesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin, ekonomik anlamda ABD ile çok sıkı ilişkiler içinde olmamasından dolayı krizin Türk ekonomisi üzerine büyük etkisi olmayacak.
Döviz kurlarındaki dalgalanmadan Türkiye'nin etkilenmesi konusu var. Bu anlamada Türkiye
Merkez Bankası'nın önlem anlamında ciddi şekilde piyasalarla irtibatı var.
Yatırımcı olarak ve vatandaş olarak bu krizden çok fazla etkileneceğimizi düşünmüyorum. Altın fiyatlarındaki artış
psikolojik olarak yatırımcının reaksiyonuyla ilgili. Altının reel değeri söz konusu. Kriz zamanında paranın üzerindeki değerler sadece görsel değerlerdir. Altının reel değeri var, bunu paraya çevirmek risk oluşturmaz. Risk almak istemeyen yatırımcı altına yöneldi.''
-''YUNANİSTAN KRİZİ DOMİNO ETKİSİ YARATTI''-
Arberk,
Yunanistan'ın AB'ye girerken ekonomik verilerinin doğru olmadığının tartışıldığını hatırlatarak, AB'nin, bu ülkeyi kabul ederken göz ardı ettiği bazı faktörlerin olduğunu bildirdi.
''Yunanistan'daki ekonomik kriz beklenen bir sonuçtu'' diyen Arberk, şöyle devam etti:
''Yunanistan krizinin etkisinin bu kadar büyük olacağı tahmin edilmemişti. Domino etkisi yarattı. İrlanda'ya, İspanya'ya, İtalya'ya sıçradı. Yunanistan'a borç veren ülkeler de Yunanistan'ın taahhüt ettiği bazı ekonomik tedbirleri alamamasından dolayı sıkıntı içinde. Bu krizin ülkemizi çok fazla etkilememesini
ümit ediyoruz. Önlem alındığı sürece Avrupa'daki ekonomik krizin etkisi düşük olacaktır. Dünya Bankası'nın ve diğer uluslararası
finans kuruluşlarının sunacağı reçetelerin uygulanmasıyla Avro bölgesindeki krizden çıkış sağlanabilir.
Almanya, Avro bölgesi ekonominin lokomotif ülkesidir. Hiçbir üretimi olmayan ülkelerin de Avro'ya geçmesi, var olmayan bir
refahın paylaşılması anlamına geliyordu. Mark'tan
avro'ya geçilmesine Almanya'daki vatandaşların tepkisi vardı. Başka bir ülkenin batmasını engellemek, ekonomik anlamda onları tekrar refah düzeyine çekmek için yine bir fedakarlık yapılması söz konusu. Almanya'daki vatandaşların avro'dan çıkıp mark'a dönmesi talebinin altında bu gerekçe yatıyor.
İngiltere, AB ülkesi olmasına rağmen Avro bölgesindeki para ve kur dalgalanmalarından etkilenmemek için Sterlin'i kullanıyor. Almanya da bu uygulamayı hayat geçirmek istiyor. Almanya'nın mark'a dönmesi toplulukta ciddi bir
çatlak oluşturacaktır.''
-TÜRKİYE RÜŞDÜNÜ İSPAT ETMİŞ BİR ÜLKE''-
Arberk, Dünya Bankası'nın 187 üye ülkesinin bulunduğunu, Türkiye'nin de üye ülkelere arasında yer aldığını anımsattı.
Dünya Bankası'nın
kredi veren üç unsurunun bulunduğunu anlatan Arberk, şunları kaydetti:
''Bunlardan birisi Uluslararası Yatırım ve Kalkınma Bankası (IBRD), diğeri Uluslararası Finans Kuruluşu, diğeri de gelir düzeyi
açlık sınır altından olan ülkelere
yardım yapan unsurdur. Türkiye, IBRD'nin düzenli kredi kullanan ülkelerinde biridir. IBRD,
direk ülkelere yatırım yapıyor. Türkiye, Uluslararası Finans Kuruluşu'nun sağladığı kredilerden de faydalanıyor. Türkiye ekonomik olarak rüşdünü ispat etmiş bir ülke. Dünya Bankası düşük faizli kredi veriyor. Türkiye, aldığı kredileri düzenli kullanabilen, yatırıma dönüştürebilen, yatırım getirisi olarak da aldığı krediyi zamanında ödeyebilen ender ülkelerden biri. Türkiye, Dünya Bankası nezdinde kredilerini iyi kullanabilen bir ülke.''
-''ÜLKEMİZİN SOMALİ'YE YARDIM KAMPANYALARI TAKDİRE ŞAYANDIR''-
Afrika'da yaşanan sıkıntıyla ilgili soruyu yanıtlayan Arberk, Dünya Bankası'nın, 2010-2011 döneminde yaptığı toplantılarda emtia fiyatlarının dalgalanmasından kaynaklanan bir sıkıntıyı gündeme getirdiğini belirterek, şunları söyledi:
''Bu sıkıntıdan en fazla Afrika ülkelerinin etkileneceği konuşulmuştu. Bu anlamda Afrika ülkeleri, yatırımda ve yardımda öncelikli ülkeler arasına girdi. Ancak, sadece Dünya Bankası'nın yaptığı yardımlar yeterli değil. Hükümetimizin ve
Diyanet İşleri Başkanlığımızın Somali'ye yardım kampanyaları takdire şayandır. Diğer uluslararası finans ve ekonomi kuruluşları da Afrika ülkelerine yaptığı yardımı artırmalıdır.''
(DA-TAR-TLN)19.08.2011 11:44:13