Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri
Ahmet Özer, LYS'ye sayılı günler kala herkesin sorumlu davranması gerektiğini belirtti. Özer, "Başsavcılığın açıklamasına rağmen, 'konuyu nasıl gündemde tutabiliriz' uğraşının kimseye bir faydası olmayacaktır." dedi.
Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, YGS'de master
kitapçıkta şifreleme sonrası başlayan
tartışmanın, geldiği nokta itibariyle amacından saptığını vurguladı. Özer, "Kimileri siyasallaştırmaya kalkmış, kimileri
kaos oluşturmak için öğrencileri sokağa dökmenin fırsatı olarak görmüş, kimileri ise
KPSS hırsızlığı dolayısıyla
istifa etmek zorunda kalan
Ünal Yarımağan sonrası göreve getirilen yeni
yönetimin sergilediği acziyet nedeniyle rövanş duygusuna yönelmiştir." dedi. Özer, kimilerinin ise '
ÖSYM'nin içyapısına mercek tutulursa' kaygısı ile gürültüyü fazla çıkararak kurumda yaşandığı tahmin edilen iç çekişmenin dikkatlerden kaçması için gayret gösterdiğini söyledi.
Sendika olarak ne 'kaosçuların' ne de ÖSYM'nin yanında olduklarını ifade eden Özer, gelinen nokta itibariyle şifre iddiasını doğrulayıcı hiçbir suç unsuru bulunmadığını hatırlattı. Başsavcılığın, görevi
ihmal iddiasıyla ÖSYM Başkanı
Ali Demir, YGS Koordinatörü ve diğer yetkililer hakkında YÖK'ten
soruşturma izni talep ettiğine dikkat çekti.
YGS üzerinden gardlaşmaktan ve kamplaşmaktan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Özer, "
Başsavcılık mütalaasını tamamlayıp açıklamasını yapmış ve master kitapçıkta söz konusu olan şifrelemenin öğrencilerle ilgili bir boyutu olmadığını açıklamıştır. LYS'ye sayılı günlerin kaldığı bu süreçte, herkes sorumlu davranmalı, öğrencileri ve ailelerini tedirgin etmekten vazgeçmelidir. Başsavcılığın açıklamasına rağmen, 'konuyu nasıl gündemde tutabiliriz' uğraşının kimseye bir faydası olmayacaktır." diye konuştu.
ÖSYM'nin, süreci iyi yönetemediğini belirten Özer, şöyle devam etti: "Kurum içi muhtemel çatışmaların ve pasif direnişin dışa yansıması, üretilen iş kalitesine yansımış ve ortaya çıkan hatalar zinciri, hem kurumu yıpratmış hem de toplumda tedirginliğe, güven duygusunun zedelenmesine adeta zemin hazırlamıştır. KPSS hırsızlığı sonrası yeni göreve gelen yönetim, güvenlik kaygısı nedeniyle hazırlandığı sınav sürecinde hata yapmıştır. Ölçme ve değerlendirme uzmanlarının olmadığı bir yönetim algısı, maalesef sorulara ve şıklara bakınca, çok rahat fark edilmektedir. Soruların kolay-orta-zor şeklinde kitapçıklarda bölümlenmiş olması ve bölümler içinde soruların karıştırılmış olması bu sınavların değişmez kuralı iken, güvenlik refleksi ile daha fazla kitapçık üretelim kaygısı, sınavın başka bir açıdan tartışılmasını da beraberinde getirmiştir. Kitapçıkta ilk anda üst üste zor sorularla karşılaşma olasılığını artıran bu yeni yöntem, sınav tekniği açısından sağlıklı değildir."
ÖSYM'de çalışan 58 kişinin karı-koca, 100 kişinin birbirlerinin yakını olduğu yönünde çıkan haberleri de hatırlatan Özer, "ÖSYM-
METEKSAN arası
trafik ve
emekli olanların METEKSAN'da istihdam edildiği iddiaları dahil her şaibe oluşturacak ve tartışma malzemesi olacak konu irdelenmeli, sınavların gölgelenmesine neden olarak gösterilen gerekçeler ortadan kaldırılmalıdır." sözlerini kaydetti.
Eski ÖSYM Başkanı
Ünal Yarımağan'ın istifasıyla kurumdaki 'kokuşmuşluk'un ortaya çıktığını kaydeden Özer, "ÖSYM'nin üst yönetiminde yapılan değişiklikle kurumun iç işleyişindeki kronikleşmiş arızaların giderilmediği belirginleşmiştir. ÖSYM'de kafa ve beden uyumsuzluğu ortadadır. 'ÖSYM Başkanı istifa etsin' çağrıları tek başına sorunu çözmeyecektir. ÖSYM, Başkanı'ndan bütün alt birimlerine kadar yeniden kurgulanmalıdır." şeklinde sözlerini tamamladı.