Ergenekon davasının bugün görülen ve taleplerin alındığı
duruşmada, bazı
sanıklar
mahkemeye ambulansla getirilerek ifadesi alınan Arif Doğan'ın üslubunu sert bir dille eleştirdi. Sanık Teğmen
Mehmet Ali Çelebi, "Bir Jandarma subayı disiplinli, saygılı olmalıdır. Konuşmasında
küfür ve
hakaret içerikli sözlerle insanları rahatsız etmemelidir." dedi.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasını;
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Süheyl Batum ile
Tansel Çölaşan da izleyici olarak katılarak avukatlara ayrılmış bölümden duruşmayı takip etti.
Duruşmanın talepler bölümünde
tutuklu sanık Teğmen Taylan Özgür Kırmızı, Arif Doğan'ın çapraz sorgusu sırasındaki konuşmalarının bir
jandarma subayına yakışmadığını söyledi. Kırmızı, "Bir Jandarma subayı disiplinli, saygılı olmalıdır. Konuşmasında küfür ve hakaret içerikli sözlerle insanları rahatsız etmemelidir. Görevdeyken de
emekli olduğunda da bu hususlara dikkat etmelidir. Hatta ölene kadar bu vasıfları taşımalıdır. Eğer taşımıyorsa da saygıyı hakedemez. Savunması sırasında cesaret edip de keşke kalkıp söyleseydim." dedi.
Tutuklu sanıklardan
Teğmen Mehmet Ali Çelebi de, cep
telefonunun emanette bulunduğu sırada açıldığının tespit edildiğini ileri sürdü. Çelebi, 'Hizb-ut
Tahrir' üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Mahmut
Oğuz Kazancı'nın telefon
kayıtlarının da kendisine yüklendiğini iddia etti.
Dosyaya gelen HTS kayıtlarına göre telefonun bir dakika 23 saniye açık tutulduğunu belirten Çelebi, "Emniyet metrodan baz veriyor. Bir dakika 1 saniyede 140 kayıt
transfer edilmiş. Bir subayın telefonuna
yasa dışı
örgüt sempatizanının numarasını yüklemek kimin işi? Kim subayına böyle bir pusu kurar? Mahkemeden talebim konuşun ve
adalet yağdırın bunların mağaralarına." dedi. Çelebi'nin konuşmasının ardından bazı izleyicilerin alkışlaması üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal
Şengün, uyarıda bulunarak, "Burasının duruşma salonu olduğunu unutmayın. Mahkemeyi başka
tedbir almaya zorlamayın." şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık Mustafa
Balbay ise,
Hizbullah üyelerinin tahliyelerine değinerek, "Pek çok Hizbullahçı kaçtı diye tutuklamalar yapılmakta. Kaçanların suçlu ya da suçsuz olup olmadıklarını bilmiyorum. Bu sürecin içinden geçmiş biri olarak 'Hizbullahçılar serbest bırakıldı', imajının silinmesi için bu operasyonların yapıldığını düşünüyorum." diye konuştu.
Duruşmaya ambulansla getirilen sanık Arif Doğan'ın sorgusunu hatırlatan sanık
Tuncay Özkan da, "İddia makamı bize bu örgütü kabul ettirmeye çalıştı.
Gazeteci olarak yazdığım kitaplar hayali örgütlerin adlarıyla dolu. O katiller, cinayetlerini devletin gücünü kullanarak işledi. Katiller aklanmaya çalışılıyor. Bu
iddianame AIDS'ten bile daha kötü bir virüsle zehirlenmiştir. Savcılığın mantığı suç ve suçlu yaratmak. Gerçeği aramak değil. Ben 900 faili meçhulün aydınlatılmasını istiyorum. Bu dava üzerinden katillerin aklanması işlemine karşı çıkıyorum." ifadelerini kullandı.