Baş
bakan Yardımcısı
Bülent Arınç, 17. yüzyıl
Osmanlı coğrafyasını ve bu sınırlar dışındaki
ülkelerin bir bölümünü gezen Evliya Çelebi'nin, eseri Seyahatname ile bütün dünyayı kıskandıracak bir kültür hazinesini bizlere
miras bıraktığını belirterek, ''Ancak bizlerin bu büyük mirası yeterince değerlendiremediğimizi, bu büyük usta;ya hakkını teslim edemediğimizi düşünüyorum'' dedi.
Arınç,
Başbakanlık
Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi,
Türk Dil Kurumu (TDK),
Türk Tarih Kurumu ve Atatürk
Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ''
Evliya Çelebi'nin Doğumunun 400. Yıl Dönümü Töreni'' etkinliklerinin Merinos AKKM'de düzenlenen
Bursa ayağında konuşma yaptı. Bülent Arınç, burada yapılan konuşmaların
küçük bir
kitapçık haline getirilerek basılabileceğini ve gelecek kuşaklar ile bilim dünyasına armağan edilebileceğini söyledi.
Arınç, Evliya Çelebi'nin bir seyyah ve aynı zamanda bir
seyahatname yazarı olduğunu belirterek, ''Ancak o yalnızca, olan biteni, gördüklerini sıradan bir şekilde anlatan seyyah değil, aynı zamanda, entelektüel derinliği olan, köklü analizler yapabilen, kalemini insanlığın, medeniyetlerin ve kültürlerin
hizmetinde kullanabilen, kültürler ve medeniyetler arasında bir
köprü kurmayı kendisine amaç edinen bir
bilge kişidir'' diye konuştu.
Evliya Çelebi'nin 51 yıl boyunca
Asya,
Avrupa ve Afrika'ya kadar üç kıtadaki bütün Osmanlı coğrafyasını karış karış gezdiğini anlatan Arınç, ünlü gezginin sahip olduğu büyük gözlem gücüyle, gördüğü her şeyi ayrıntılı bir biçimde kaleme alarak, 10 ciltlik ünlü Seyahatna'mesini yazdığını hatırlattı.
Arınç, bu değerli eserin, tam 400 yıldır hem 17. yüzyıl Osmanlı coğrafyası hakkında bize geniş bilgiler verdiğini hem de o dönemin sosyal ve kültür yaşamıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeler yaptığını vurgulayarak, ''Yalın ve duru Türkçesiyle Evliya Çelebi dünya tarihinde farklı kültürlerin kaynaşmasına hizmet etmiştir. Bu misyonundan dolayı,
Avrupa Konseyi, Evliya Çelebi'yi '21. Yüzyılda İnsanlığa Yön Veren En Önemli 20 Kişiden Biri' olarak ilan etti'' diye konuştu.
-''BİZ DE KAYITSIZ KALMADIK''-
UNESCO'nun,
doğumunun 400. yıl dönümü olması dolayısıyla 2011 yılı etkinlikleri kapsamında Evliya Çelebi'nin 400. doğum yıl dönümü kutlamalarına da programlarında yer verdiğini belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Biz de ülke olarak buna kayıtsız kalmadık, bu toprakların yetiştirdiği bu büyük bilgeyi doğumunun 400. yılında çeşitli etkinlikler ile anacağız. Bu kapsamda, Bakanlığıma bağlı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşları Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Araştırma Merkezi, Evliya Çelebi'nin doğumunun 400. yıl dönümünü 'Evliya Çelebi 400 Etkinlikleri'' başlığı altında; kitaplar ve dergiler yayımlayarak,
radyo ve televizyon programları yaparak, yurdun ve dünyanın çeşitli yerlerine paneller, sempozyumlar ve konferanslar düzenleyerek kutlamaktadır.
Bu etkinlikler çerçevesinde Kültür ve
Turizm Bakanlığı, üniversiteler ve
sivil toplum kuruluşları tarafından da çeşitli toplantılar düzenlenmekte, yayınlar yapılmaktadır. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşlarınca gerçekleştirilen etkinliklerden biri de Dil Bayramımız olan 26
Eylül günü
Dolmabahçe Sarayı'nda başlayan ve dün burada devam eden uluslararası bilimsel toplantıdır.''
Arınç, bu toplantıda, Evliya Çelebi ve Seyahatname'si üzerine yaptıkları yetkin çalışmalarla tanınan, birbirinden değerli katılımcıların Evliya Çelebi ve eserinden yola çıkarak 17. yüzyıl Türkçesinin özelliklerini ele aldıklarını, dönemin gelenek ve göreneklerini, şehirlerin ve tarihi yapıların özelliklerini ortaya koyduklarını anlattı.
-''DÜNYAYI KISKANDIRACAK BİR KÜLTÜR HAZİNESİ''-
Bu toplantının ise Evliya Çelebi'nin ilk seyahatini yaptığı şehir olan ve kendi tabiriyle ''İpek yurdu, büyük şehir, Hayy ve
Kadir olan Allah'ın nazargahı, devletlerin taht merkezi'' olan Bursa'da yapılıyor olmasının ayrı bir önem taşıdığını vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
''Evliya Çelebi, ünlü eseri Seyahatname'nin birinci cildinde, yaşadığı şehir İstanbul'un tarihini, yapılarını, efsanelerini, insanlarını, sosyal hayatını anlattıktan sonra
gezilerine ilk olarak Bursa'yla başlar. Seyahatname'nin ikinci cildinde Evliya Çelebi Bursa'yı camileriyle, hanlarıyla, hamamlarıyla, efsaneleriyle, insanlarıyla ayrıntılı bir biçimde anlatır. 17. yüzyıl Osmanlı coğrafyasını ve bu sınırlar dışındaki ülkelerin bir bölümünü de gezen Evliya Çelebi, eseri Seyahatname ile bütün dünyayı kıskandıracak bir kültür hazinesini bizlere miras bırakmıştır.
Ancak bizlerin bu büyük mirası yeterince değerlendiremediğimizi, bu büyük ustaya hakkını teslim edemediğimizi düşünüyorum. Seyahatler, geziler, keşifler bugün olduğu kadar geçmişte de insanların en fazla ilgi gösterdiği alanlardı. Özellikle seyahatnameler geçmişin en çok okunan, bugünkü deyimiyle popüler eserleridir.''
Arınç,
iletişim araçlarının bulunmadığı, seyahat etme imkanlarının oldukça sınırlı olduğu dönemlerde, seyahatnamelerin, başka ülkeleri, coğrafyaları, başka insanları ve kültürleri tanımanın yegane araçları olduğunu ifade ederek, insan yaşamının bir köyde, şehirde başlayıp yine aynı köyde ve şehirde bittiği dünün küçük dünyasında, seyahatnamelerin insanların başka alemlere yönelik düşlerinin, hayallerinin, planlarının ilham kaynağı olduğunu belirtti.
-''BU ALANDAKİ EN BAŞARILI ESERDİR''-
İlginç yerler, olaylar, savaşlar, kültürler ve inançların seyahatname yazarlarının dikkatli gözlemleri ve bir edebiyatçı titizliğindeki güçlü tasvirleriyle anlatıldığını ifade eden Bülent Arınç, şöyle devam etti:
''Bu anlamda Evliya Çelebi ve onun Seyahatname'si, bu alandaki en başarılı eserdir. Evliya Çelebi'nin bir
kamera gibi ayrıntılı ve duru gözlemleri, bir
roman tadındaki güçlü ve enfes anlatımı Seyahatname yazımında onu ayrıcalıklı bir konuma getiriyor. Yeri geldiğinde bir tarihçi, bir coğrafya bilgini, sanat eserlerinden anlayan bir sanatkar, bir gazeteci hatta bir savaş muhabiri gibi tarihten, coğrafyadan, bilimden, sanattan bahsetmiş, bizzat içinde bulunduğu savaşları bir muhabir üslubu ile tüm ayrıntıları ve heyecanı ile eserlerinde dile getirmiştir. Bu salonda bulunanlar olarak birçoğumuzun, komşu il hakkında, komşu ülkeler hakkındaki ilk bilgilerimizin de referans kaynağı Evliya Çelebi olmuştur.
Bursa'nın yeşilini, Amasya'nın Kalesi'ni, Diyarbakır'ın Çayda Çıra'sını, Urfa'nın bedestenlerini, Erzurum'un 'damdan dama atlayan bir kediyi donduran' soğuğunu ilk olarak onun renkli anlatımlarından öğrendik. Bizim başka şehirlere, başka ülkelere ve bir başka dünyaya, yani ötelere doğru hayallerimizin istikametini de farkında olmadan onun başka coğrafyalar hakkında anlattıkları vermiştir.'
-''MARCO POLO'DAN DAHA ÜSTÜN BİR GEZİ YAZARI''-
Arınç, hepimizin hayatına bu denli nüfuz etmiş Evliya Çelebi'yi özellikle
genç nesillerimize ve dünyaya tanıtacak projeler yapmadığımızı, yapamadığımızı düşündüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
''Buradan şunu hatırlatmak istiyorum; Marco Polo'yu hemen hemen hepiniz tanırsınız. O da Evliya Çelebi gibi bir seyyah ve seyahatname yazarıdır. Ancak bizler onu, yazdığı seyahatname kitabını okuyarak değil, hakkında çekilen televizyon ve sinema filmlerinden tanıyoruz. Yıllar önce TRT'de Marco Polo adlı bir macera-gezi türünde bir dizi vardı. Hepimiz ekrana kilitlenirdik. Halbuki Evliya Çelebi her anlamda Marco Polo'dan daha üstün bir gezi yazarıdır. Ancak biz Evliya Çelebi'yi anlatan televizyon ve sinema eserleri yapamadık. Hakkında, üniversitelerin, akademik camianın çalışmaları olduğunu biliyorum. Fakat, Evliya Çelebi'nin hayatını, gezilerini konu alan bir filmin, bir dizinin bugüne kadar yapılmamış olmasını büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Yıllar önce TRT'de çocuklar için hazırlanmış bir
çizgi film dışında başka bir yapımı hatırlamıyorum.
Ancak son dönemlerde özellikle kendi kültürel değerlerimize karşı daha duyarlı yaklaşan ve olumlu çalışmalar yapan TRT bu yıl bu konuda yüreğimize su serpen bir çalışma ortaya koydu. Türk Dil Kurumu ile
işbirliği yaparak on bölümden oluşan 'Evliya Çelebi'nin İzinde' belgeselini hazırlamaya başlamışlardı. Seyahatname'nin on cildinden seçmeleri, on bölüm halinde ekranlarımıza getirecek olan bu belgesel TRT Türk'te yayımlanacak, daha sonra
yabancı dilde de seslendirilecektir. Böylece bu belgeselle, Evliya Çelebi'yi ve eserini bütün dünyaya tanıtmış olacağız. Kültür tarihimiz açısından son derece önemli bu belgeselin
tanıtımını ilimizde yaptıkları ve büyük bir eksikliği giderdikleri için TRT'ye ve TDK'ya huzurlarınızda teşekkür ederim.''
Bununla da yetinilmemesi gerektiğini ifade eden Arınç, Türk sinemasının da televizyonların da objektiflerini Evliya Çelebi'nin hayatına çevirmesi ve sinema filmleri, dramlar, diziler çekmesi gerektiğini vurguladı.
Arınç, yine Evliya Çelebi'yi ve Seyahatname'sini konu alan çizgi filmler ve bilgisayar oyunları ile çocukların da dünyasına hitap edilmesi gerektiğini ifade ederek, bu alanlarda da kurumların iş birliğine giderek yeni yapımlara
imza atması gerektiğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı Arınç, konuşmasının sonunda toplantıya katılan gençlere teşekkür ederken, sözlerini ''Sizler büyükleri bugün mahcup edecek bir ilgiyle bu toplantıya katıldınız. Umarım büyükleriniz de bu toplantıdan gerekli dersleri almış olurlar'' diye tamamladı.
Daha sonra, TDK ve TRT Türk ortak yapımı ''Evliya Çelebi'nin İzinde
Belgeseli'' tanıtım filminin gösterimini izleyen Arınç, ''Evliya Çelebi'yle Dere Tepe Düz Sergisi''nin de açılışını yaptı.
Öte yandan sempozyum öncesinde Arınç, Bursa Valisi
Şahabettin Harput tarafından Evliya Çelebi'nin Doğumunun 400. Yıldönümü dolayısıyla verilen öğle yemeğine katıldı. Yemeğe ayrıca
Endonezya Sosyal İşler Bakanı Dr. Selim Segaf Al-Jufri, Bakan Müsteşarı Toto Utono, Endonezya'nın
Ankara Büyükelçisi Nohari Agustini, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe, Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü
Haluk Akalın, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksel Kurumu Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız, Evliya Çelebi'nin Doğumu'nun 400. Yıl Dönümü ve 79. Dil Bayramı'na katılan Türk ve yabancı akademisyenler ile çok sayıda davetli iştirak etti.
(HLK-KAK)29.09.2011 17:00:15