Eski
Kayseri İl Jandarma
Alay Komutanı
emekli Albay Cemal Temizöz'ün yargılandığı faali meçhuller davasına
tanık olarak çağrılan dönemin
Cizre Kaymakamı,
Antalya Vali Yardımcısı Osman Bulgurlu'nun isimsiz bir
mektupla tehdit edildiği ortaya çıktı. Davanın görüldüğü
Diyarbakır 6. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin son
duruşmasına katılan Bulgurlu, o dönemdeki olaylar hakkında herhangi bir bilgisi olmadığını, görmediğini söylemişti.
Bulgurlu'nun neden konuşmadığı duruşma sonunda
mahkeme başkanı
Menderes Yılmaz'ın dosyaya eklenen belgeleri okumasıyla ortaya çıktı. Yılmaz, tanık Bulgurlu'nun kendisine gönderilen 3 sayfalık isimsiz mektubu mahkemeye ibraz ettiğini ve bu yüzden konuşmadığını söylediğini dile getirdi. Mektupta Bulgurlu'nun mahkemeye çıkması halinde Temizöz'den övgüyle bahsetmesi, emir komuta zinciri içinde çalıştığını söylemesi ve Temizöz'ün yasal olmayan herhangi bir işe karışmadığını vurgulaması isteniyor. Mektupta, duruşmada
sivil araçlar (beyaz
toros) ve itirafçıların sorulması halinde, "İlçe
jandarma komutanlığının sivil aracının olmadığını, itirafçıların jandarmada kullanıldığını duymadığını, görmediğini,
Yavuz, Selim Hoca ve Cabbar'ı tanımadığını (Temizöz'ün rütbelilerden kurduğu ekibin kullandığı kod isimler)' söylemesi talep ediliyor. Bulgurlu'ya gönderilen tehdit mektubunun kimler tarafından yazıldığı henüz belirlenemezken, mektupta yer alan bilgiler ile Temizöz ve avukatlarının duruşmada Bulgurlu'ya yönelttiği soruların benzerlik göstermesi dikkat çekti.
Dönemin Cizre Kaymakamı olan Antalya Vali Yardımcısı Osman Bulgurlu'ya kargoyla gönderilen imzasız mektup 29 maddeden oluşuyor. Mektupta, "Bilgiler Cemal Albay ile yapılan görüşmeler esnasında kendisinin belirtmiş olduğu hususlardan oluşmaktadır" ibaresi yer alıyor. 1993 -94 yıllarında Cizre'de yaşandığı belirtilen olaylara dikkat çekilen mektupta vali yardımcısının mahkemede şu cümleleri söylemesi isteniyor:
"Bugün, devletin minnet borcu olması gereken kişileri yargılandığını gördüğümde çok üzülüyorum, bir
kaymakam olarak bunun bir
komplo olduğuna inanıyorum, o dönemde Cizre'nin adım adım huzura kavuşturulmasına eğer bir isim konulacaksa en uygunu 'Cizre'nin Fatihi Cemal
Yüzbaşı'dır."
Antalya Vali Yardımcısı Osman Bulgurlu'ya gönderilen mektup özetle şöyle:
Sayın Valim, bilginize başvurulacağını düşünerek 1993-94 yıllarında Cizre'de görev yaptığınız esnada, Cizre'nin genel durumunu anlatan bazı hususları unutmuş olabileceğinizden tarafınıza iletilmesinin uygun olacağını değerlendirdik.
1 Cizre'ye geldiği dönemdeki (ilk gelişi) karşılaştığı tablo/genel durumdan bahsedilmesi.
2.
PKK ve silahlı milislerin Cizre'yi nasıl kıskaca alarak haftanın birkaç günü ilçe genelinde saldırı yaptığı,
3. Yolların, köprülerin, geçitlerin nasıl
mayın ve
patlayıcı madde tehdidinin altında olduğu
4. Bu saldırılarda ilçe genelinde elektriklerin kesildiği, ertesi günde de her yer kapalı olduğundan Cizre'nin nasıl ölü bir şehre dönüştüğünü
5. Köylerde eğitimin tamamen sorun olduğunu, öğretmen ataması yapamadıklarını (can güvenliğinden dolayı) ilçe merkezinde de eğitim faaliyetlerinin ağır aksak yürüdüğünü
6. Kaymakam olarak her yere gidip gelemediğini, hele gece olduğunda hayatın tamamen durduğunu, her gece
terör saldırısı beklentisinde olduklarını
7.
Sağlık hizmetlerinin de problemli olduğunu, devlet
hastanesinde sadece birkaç doktorun olduğunu, hastaların yatamadığını, sadece ilk müdahale ve
tahliye yeri olarak (Mardin'e sevk için) kullanıldığını, Fuat adında (
Müslüman iken
Hristiyan olmuş) bir cerrah vasıtasıyla çok zorunlu hallerde (ölmek üzere) nasıl cerrahi müdahale yapıldığını
8. Hastane olmasına rağmen duvarların nasıl delik deşik olduğunu, saldırı esnasında eğer güvenlik güçleri eşliğinde bir yaralı getirilecek olursa hastane girişinin yüksek yerlerden,
sokak başlarından nasıl ateş altına alındığını
9. İlçe genelinde yapılan her saldırıda bir yerlerin
hedef alındığını
10. Bir saldırıda hükümet konağının hedef alındığını, çatıya yapılan mevziye yerleştirilen polisin
örgüt tarafından roketlenerek şehit olduğunu, hükümet konağının üst katının aldığı isabetlerden dolayı nasıl yandığını, Cemal Yüzbaşı'nın hükümet konağına intikal ederek nasıl yangını söndürdüğünü, hükümet konağının dış cephesinin delik deşik olduğunu, bu saldırıda hükümet konağı ağır
hasar aldığından devlet işlerine (
adliye dahil) 10 gün ara verildiğini, bu olayın Türkiye'de ve dünyada tek olay olduğunu
11. Cizre genelinde yapılan saldırıların birinci hedeflerden birinin de kendisi olduğunu,
Kaymakamlık konutuna çok yoğun ateşler ile saldırı yapıldığını, koruma polislerinin konutun bahçesinde saldırılara karşı dayanmaya çalıştığını, güçlerinin tükenmeye başladığını anladığında konutun içinde yere yatmış bu vaziyette karanlıkta Cemal yüzbaşıyı aradığını,
telefonda kendisine 'beni kurtar' dediğini, Cemal Yüzbaşı'nın da 'Kaymakam bey biz de ateş altındayız. Bulunduğum bölgedeki çatışmayı sevk ve idare ediyorum, fırsat bulduğumda sizi kurtaracağım' demesi üzerine bir daha telefon etme fırsatının da olamayacağını söylemesi üzerine Cemal Yüzbaşı'nın kendisini nasıl kurtardığını
12. Cizre'nin PKK'nın
halk mahkemelerini kurup insanları yargıladığı bir yer olduğunu,
13. Terör örgütünün saldırılarının birinde
Cudi Mahallesi'nde bulunan Kamil Atağ ve ailesinin hedef alındığını, Kamil Atağ'ın babası ve kardeşinin şehit olduğunu, bir kardeşinin de yaralandığını, yaralıyı da yine Cemal Yüzbaşı'nın kurtardığını
14. Cizre Belediyesinin o dönem terör örgütünün
kontrolünde olduğunu, 27
Mart yerel seçimlerinde adaylığını koyan
korucu başı Kamil Atağ'ın belediye başkanı seçilmesine, vatanını ve milletini seven her vatandaş gibi, mülki idare amiri olarak çok sevindiğini, terör örgütünün boykot ettiği seçimde her türlü
tedbiri alarak seçimlerin devletin yerle bir edilmeye çalışıldığı Cizre'de güvenlik güçlerinin üstün gayretiyle kanunlara uygun yapıldığını ve vukuatsız sona erdiğini
15. Cemal Yüzbaşı'nın, göreve başladığı andan itibaren çok aktif mücadele edeceğini, örgütün üstüne gideceğini, saldırıyı beklemeyeceğini söyleyerek Cizre genelinin emir komutasına talip olduğunu, gerekçe olarak ilçe merkezinden polisin sorumlu olduğunu, ancak yetersiz olduğundan tedbir alınamadığını, bunun için sokaklara girilmesi gerektiğini söylemesinin mülki idare olarak uygun görüldüğünü, il valisinin de onayı alınarak 3 mahallenin sorumluluğunun protokolle jandarmaya devredilmesinin sağlandığını ve polis özel harekatın emir komutasının da ilçe jandarma komutanına devredildiğini
16. Cemal Yüzbaşı'nın yaptığı çalışmalarla bazı aşiretleri de kazanarak isteyeni
gönüllü ve geçici köy korucusu yaptığını
17. Korucuların sayısı arttıkça onları da bir düzene koyup her gün gece gündüz ilçenin güvenliği için görevlendirdiğini
18. Kendisinin de bazı vatandaşlardan elde ettiği istihbarı bilgileri Cemal Yüzbaşı'ya ilettiğini, o dönemde vatandaşların jandarma veya polise gitmesi, orada görülmesi çok sıkıntılı olduğu için, kendisinin ve Cemal Yüzbaşı'nın tespit ettiği bazı ailelerden haber alma yöntemini geliştirdiğini, çarşaflı bayanların elinde bir kağıt ile sanki bir müracaatı varmış gibi kaymakamlığa geldiklerini, bu durumun gelirken de beklerken de dikkat çekmediğinin bu şekilde elde ettiği bilgileri Cemal Yüzbaşı'ya aktardığını
19. Cemal Yüzbaşı'nın talebi üzerine
yoksul vatandaşlar için sık sık un ve kuru gıdayı ilçe jandarma komutanlığına gönderdiğini, Cemal Yüzbaşı'nın da bu malzemeleri dağıttığını
20. Sorulursa İlçe Jandarma Komutanlığının sivil aracının olmadığını bildiğini
21. İtirafçıların jandarmada kullanıldığını duymadığını, görmediğini
22. Daha önceki yıllarda kanlı gösterilere dönüşen
Nevruzu kutlamak için korucubaşı Kamil Atağ'ın talebini kabul ettiğini, çünkü her türlü provokasyon olacağına dair bilgilerin geldiğini, Cemal Yüzbaşı'nın Nevruz kutlamasında her türlü sorumluluğu üzerine aldığını, her türlü tedbiri alabileceğini, meydanın teröristlere bırakılmaması için bu talebin uygun olduğunu söyleyerek kendisini rahatlattığını, Vali ile de görüşerek Nevruz kutlamalarına onay verdiğini, şehir meydanında birlerce kişinin katıldığı büyük Türk bayraklarının binalara asıldığını, elde taşındığını, coşkuyla halayların çekildiğini, Nevruz ateşinin yakıldığını, Türkiye'de ilk defa bir Nevruzun Cizre'de bu şekilde kutlandığını, bunun mimarının da Cemal Yüzbaşı olduğunu
23. Nevruzdan önce de 1993 sonu veya 1994 başı olabilir, PKK'yı tel'in mitinginde de yine Cemal Yüzbaşı'dan büyük
destek gördüğünü, o tarihte Cizre'de imkânsız olan şeylerin kademe kademe başarıldığı
24. Bugün, devletin minnet borcu olması gereken kişileri yargılandığını gördüğünde çok üzüldüğünü, bir kaymakam olarak bunun bir komplo olduğuna inandığını, o dönem eğer Cizre'nin adım adım huzura kavuşturulmasına bir isim konulacaksa en uygununun "Cizre'nin Fatihi Cemal Yüzbaşı'dır" demek olduğunu düşündüğünü
25. (Eğer görev dönemine denk geliyorsa)
Ağustos 1994'te de PKK'yı tel'in mitingi yapıldığı, pankartlı, büyük
Türk bayrağı altında yürüyüş, konuşmalar gibi.
26. Bayramların yavaş yavaş halkın katılımıyla kutlanmaya başlandığı
27. (Sorulursa) Yavuz, Selim Hoca, Cabbar vs. gibi kişileri tanımadığını
28. Çok yoğunluklu mayınlama yapıldığını, Cemal Yüzbaşı'nın bu mayınlardan dolayı
toprak yollu karakollara ulaşması ve kontrol etmesi mümkün olmadığından, temin ettiği atlarla araziden gece gündüz karakollara gittiğini bildiğini
29. Terör haricinde Irak'tan yapılan
koyun kaçakçılığı, uyuşturucu madde kaçakçılığı ile de mücadele ettiğinden her kesimin hedefi haline geldiğini bildiğini.