Hüseyin Aka -
Beykoz Lojistik
Meslek Yüksekokulu İşletme Programı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nükhet Güz başkanlığında yapılan ''Gençlerin Organ Bağışına Bakışı'' konulu araştırmaya göre, gençlerin yüzde 34'ü,
organ bağışında bulunulduğunda sağlıklarının tehlikeye gireceğini düşünüyor.
Aynı araştırma, gençlerin yüzde 33'ünün
organ mafyası, yüzde 24'ünün dini inançlardan kaynaklanan endişeler nedeniyle
organ bağışında bulunmadığını ortaya koyuyor.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, üniversite gençliğinin organ bağışına bakışını saptamak amacıyla yapılan araştırmada, ''organ bağışlama'', ''organ bağışı kartı'', ''yasal hakların bilinirliği'', ''başvuru hakkında bilgi'', ''hangi organların bağışlanabildiğinın bilindiği'', ''hekimlere güven'', ''organ bağışı ve insanlık için önemi'', ''organ bağışı yapılmasına engel haller', ''bilinç düzeyi'', ''medya ve organ bağışı'' konuları sorgulandı.
Araştırma, İstanbul'daki devlet ve
vakıf üniversitelerinde öğrenim gören 18-25 yaş arasındaki 1745 öğrencinin katılımıyla, sormaca tekniği kullanılarak yüz yüze gerçekleştirildi.
Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin yaptığı anket araştırmasından elde edilen bulgulara göre, gençlerin büyük çoğunluğu (yüzde 83) organ bağışını, insanlık için gerekli bir davranış olarak gördüğü halde, organ bağışında bulunan gençlerin oranı yüzde 10'u bile bulmuyor.
Yapılan ankette, ''Organ bağışında bulunmayı düşünüyor musunuz?'' sorusuna olumlu
yanıt verenlerin oranı yalnızca yüzde 55. Gençlerin yüzde 45'i, organlarını bağışlamayı düşünmediğini ifade ediyor.
-ORGAN BAĞIŞININ ÖNÜNDEKİ ÜÇ ÖNEMLİ ENGEL-
Ankete göre, gençleri organ bağışından alıkoyan üç önemli etken bulunuyor. Bu etkenlerin başında, kişilerin kendi sağlıkları ile ilgili endişeleri geliyor.
Gençlerin yüzde 34'ü, organ bağışında bulundukları takdirde kendi sağlıklarının tehlikeye gireceğini düşünüyor.
Bu yanıtın oranı, ''
Organ nakli konusunda Türk hekimlerine güveniyor musunuz?'' sorusu ile hemen hemen aynı. Gençler, acil durumlarda
hastaneye gittiklerinde, üzerlerinde organ bağışı kartı bulunduğu takdirde, doktorların kendilerini kurtarmak için yeterince uğraşmayacağına inanıyor.
Organ bağışına engel olduğu düşünülen ikinci etken, yüzde 33 oranla organ mafyasıyken, yüzde 24'lük oranla dini inançlardan kaynaklanan endişeler üçüncü sırada yer alıyor.
Özellikle kulaktan kulağa (ya da internette) şehir efsanesi olarak yayılan organ mafyasına ilişkin asılsız haberler ve cenazede beden bütünlüğünün bozulmasına ya da ahirete eksik gitme düşüncesine ilişkin endişeler, gençlerin organ bağışı konusunda çekimser davranmasına neden oluyor.
Anket sonuçlarına göre, gençler, organ bağışı konusunda bilinç düzeyinin yüksek olmadığının da farkında. Ankete katılanların yüzde 92'si ''Organ bağışı konusunda halkın yeterli derecede bilinçli olduğuna inanıyor musunuz?'' sorusuna ''hayır'' yanıtını veriyor. Bu oran, ankete katılanların büyük çoğunluğunun organ bağışı konusuna neden sıcak bakmadığını açıklayan bir başka etken.
Anket çalışmasında, gençlerin, medyanın konuya yaklaşımıyla ilgili soruya verdikleri
cevap ise düşündürücü. Gençlerin yüzde 90'ı, medyanın organ bağışı konusuna yeterince yer vermediğine inanıyor.
Ankete göre, gençlerin yüzde 91'inin organ bağışı kartı bulunmazken, 9'unda organ bağış kartı bulunuyor.
Üniversite öğrencilerinin yüzde 34'ü yasal haklarını biliyor, yüzde 41'i organ bağışı başvurusu konusunda bilgi sahibi, yüzde 58'i organ nakli için yaş sınırından haberdar, yüzde 58'i hangi organların bağışlandığını biliyor, yüzde 32'si organ bağışı yapıldıktan sonra kararından vazgeçme durumu hakkı olduğunu biliyor.
-KADAVRADAN YILDA 300-400 ORGAN BAĞIŞI-
Anket kapsamında yapılan bir diğer araştırmaya göre, veriler, Türkiye'de organ nakline ihtiyaç duyanların sayısının, her geçen yıl katlanarak arttığını gösteriyor. Var olan hasta sayısını ve artış oranlarını dikkate alan uzmanlar, bugün 60 bine yakın olan
böbrek yetmezliği çeken hasta sayısının 2016 yılında 100 bini bulacağını belirtiyor.
Ancak bu artışa karşın, bağışlanan organ sayısı son derece yetersiz. Türkiye'de
beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden yapılan organ bağışı (kadavradan bağış) yıllık olarak 300-400 civarında bulunuyor.
Böbrek yetmezliği olan hastaların çok az bir kısmı, canlıdan nakil yoluyla
tedavi olabiliyorken,
kalp ve
karaciğer yetmezliklerinde, kadavradan nakilden başka çare bulunmuyor. Sorunun üstesinden gelmenin yolu, organ bağışından geçiyor.
Organ bağışında bulundukları taktirde sağlıklarının tehlikeye gireceğinden endişelenen öğrencilerin aksine, Türkiye'de bugüne kadar bu anlamda polise intikal etmiş bir vaka bulunmuyor.
Ölüden (kadavradan) nakil diye tanımlanan durum, yalnızca hastanelerin yoğun bakımlarında gerçekleşen beyin ölümleri sonucunda gerçekleştiriliyor. Beyin ölümü gerçekleşen kişinin üstünden organ bağışı kartı çıksa bile, yakınlarının rızası olmadan organları alınamıyor.
(STJ-ÇİĞ-DÜR-JM)12.07.2011 11:24:24