2011 – Gümüşhane'nin Torul ilçesinde, ikisi de görme engelli abla ile kardeşi birbirlerine
destek olarak hem hayata tutunuyorlar hem de oruçlarını tutuyor.
Kış mevsimini ilçeye bağlı Köprübaşı Mahallesi'ndeki evlerinde, senenin geri kalan bölümünü ise hayvanlarını da yanlarına alarak göç ettikleri Harmancık köyünde geçiren 71 yaşındaki Kadriye Baydar ile 66 yaşındaki kardeşi Canfer Baydar, yaklaşık 20 yıl önce görme engelli babalarını, 13 yıl önce de kendilerine
bakan annelerini kaybettikten sonra yalnız kaldı.
Bu tarihten itibaren kendi imkanlarıyla yaşamalarını sürdüren Baydar kardeşler, her yıl ilkbaharla birlikte göç ettikleri köylerinde her işlerini kendileri görmeye çalışıyor,
tarlalarında fasulye, patates,
marul gibi sebzeler yetiştiriyor, besledikleri ineklerin
bakımlarını yapıyor.
Kadriye Baydar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iki inekleri bulunduğunu belirterek, ''Canfer inekleri beklerken ben de tarla işleri ile ilgileniyor ve diğer günlerde olduğu gibi
iftar yemeklerimizi hazırlıyorum. Canfer ile tam bir
dayanışma içindeyiz. Bugüne kadar birbirimizi hiç kırmadık ve birbirimize hiç küsmedik'' dedi.
Kardeşi ile dayanışma içinde, güzel bir hayatları olduğunu anlatan Baydar, ''Hiçbir zaman durumumuzdan şikayetçi olmadık.
Allah bizi böyle sevdi, böyle yarattı. İşlerde görev bölümü yaptık. Canfer inekleri beklerken ben de tarla ve
ev işlerini yapıyorum.
Ramazan ayı olduğu için iftar ve sahur sofralarını da ben hazırlıyorum. Bazen de işlerimizde yeğenleriniz
yardımcı oluyor. Ziyaretimize gelip, halimizi, hatırımızı soruyorlar. Hatta
evde bakım mı ne varmış. Devlet bizleri bakanlara para verecekmiş ama biz bu hayata alıştık ve istemedik. Yıllarca böyle yaşadık, bu hayattan vazgeçemiyoruz'' diye konuştu.
-''HİÇBİR ŞİKAYETİMİZ YOK, BU GÜNÜMÜZE DE ŞÜKÜR''-
Ramazan ayının kendileri için bir güzellik olduğunu, iftar saatinde birlikte oruç açtıklarını ifade eden Baydar, şöyle devam etti:
''20 yıl önce kendimiz gibi engelli olan babamızı kaybettik. 13 yıl öncede annem
vefat etti. Kendisi bana 'ben ölürsem size bakan olmayabilir, yemek yapmayı öğren' derdi. Ama olduğum halde annem bana yemek yapmayı öğretti. Ben de onun öğrettiklerini uygulayarak yemeklerimizi hazırlıyorum. Katmer açmayı, kuymak yapmayı, çay demlemeyi, çorba pişirmeyi,
makarna,
pilav yapmayı hep anamdan öğrendim. İneklerimiz de var. Onların sütünden yoğurt yapıyorum, yoğurt yiyoruz. İftara bu tür yemekler yapıyorum ne kadar becerebilirsem. Canfer de pişirdiğim yemeklerden bugüne kadar hiç şikayetçi olmadı.
İftarı yaptıktan sonra
akşam namazını kılıyoruz. Yatsı namazını da kıldıktan sonra yatıyor.
Sahurda yine kalkıyor bir şeyler yiyerek orucumuza başlıyoruz. Ramazan ayı bereketi ile geliyor. Zaman zaman komşularımız da yemek veriyor, güzel bir şekilde orucumuzu tutuyoruz. Hiçbir şikayetimiz yok, bu günümüze de
şükür.''
Canfer Baydar da köyde mutlu olduklarını, ev dışındaki işlere kendisinin baktığını belirterek, şunları söyledi:
''Her şeye rağmen ablamla mutluyuz.
Yaşlılık maaşı alıyoruz. Yeğenimiz zaman zaman evimize kadar yiyeceğimizi getiriyor.
Kaymakamlık da yardım ediyor. Diğer günlerin dışında ablamın hazırladığı iftar sofrasının tadı bir başka oluyor. Ev işlerine ben karışmıyorum. Ev işleri tamamen ablamın. Ben ineklerimizi otlatıyorum.''
(ÖZ-TY-MK-HMD)22.08.2011 12:58:25