Greenpeace Akdeniz, bugün gerçekleştirdiği basın toplantısıyla Japonya'da yaşanan nükleer felaketin boyutlarını değerlendirdi. Toplantıda hükümetin Japonya'daki felakete rağmen Türkiye'deki
nükleer enerji planlarına devam etmesi eleştirildi.
Nükleer enerjinin tehlikelerine dikkat çekildiği toplantıda katılımcılar hükümetten, Çin,
Almanya,
İsviçre ve Venezuela'nın yaptıkları örnek göstererek,
nükleer santral planlarının durdurulması istedi.
Greenpeace Akdeniz Ofisinden yapılan açıklamada, Japonya'da yaşanan deprem ve tsunami ardından gerçekleşen nükleer felaket masaya yatırıldı. Beyoğlu'ndaki Greenpeace Akdeniz Ofisinde gerçekleştirilen toplantıya Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi ve
nükleer fizik uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç katıldı.
Toplantıda konuşan Dr. Uygar Özesmi, bir yıl önce
Enerji Bakan'ı
Taner Yıldız'ın ofislerini ziyaret ettiğini hatırlatarak, "Kendisine bütün samimiyetimizle, 'nükleer ile yaşamaya hazır mısınız?' diye sormuştuk. Kendisi de 'Evet. Nükleer ile yaşamaya hazırım' diye
cevap vermişti. Merak ediyorum, Japonya'da
Fukuşima Nükleer
Santral'inde yaşanmakta olan felaketi televizyon kanallarından izlerken, Bakan Yıldız, aynı cevabı tekrar verebilir mi? Sayın Erdoğan, Rusya'ya gittiği gibi bugün Japonya'ya gidebilir mi? Fukuşima nükleer santralinin 30 km yakınına giderek yine günlerdir dile getirdiği fütursuzca sözleri aynı rahatlıkla dile getirebilir mi? Biz kendi hükümetimizden nükleer santral planını durdurmasını beklerken, Baş
bakan Japonya'da yaşanan felaketin boyutlarını eve tüp gaz almakla karşılaştırdı. Ancak Türkiye'de insanların hayatı bu kadar
ucuz olmamalı.
Hükümet, Çin'in, Almanya'nın, İsviçre'nin ve hatta Venezüella'nın yaptığını yapmalı.
Başbakan, nükleer santral planını durdurmalı" şeklinde konuştu.
Konuşmasında Japonya'da yaşanan felaketin boyutlarına dikkat çeken Prof. Dr. Hayrettin Kılıç da "Fukuşima Daiçi santralinde, 14
Mart gecesi 12.30 itibariyle yapılan
radyasyon dozu ölçümleri santral 3130 Micr Sivert /saat yani, 310 milirem/saate ulaşan çok yüksek düzeyde radyasyon dozu ölçülmüştür. Bunu daha açık ifade etmek gerekirse, Amerika'da nükleer santraller civarında yaşayan
halk için bir yılda kabul edilebilir doz miktarı 1 yılda 100 miliremi geçemez. Oysa ilk 5 gün içerisinde Fukuşima'dan yayılan radyasyon dozu bir senede alınanın 3600 misline ulaştı. Ayrıca Enerji Bakanı'nın bahsettiği gibi Japonya'daki reaktörler o kadar da eski değil. Zaten reaktörlerin eski ya da yeni olması değil, soğutma problemi risktir. Rus nükleer teknolojisindeki sıkıntı malzeme sıkıntısıdır,
batı standartlarında değildir. Japonya'nın ise Sinop'ta kurmayı planladığı santral Amerika'dan
lisans alamadı. Meydana gelen
kazayı sadece deprem derecesiyle veya tsunaminin boyuna bağlamak mümkün değildir. Teknolojik problemler varsa, dizaynı yapan şirketler ve lisans veren hükümetler sorumludur." dedi.
Greenpeace Akdeniz Ofisinden yapılan açıklamada ise şöyle denildi: "Çernobil'den bu yana resmi olarak yaklaşık 800 dikkate değer kaza Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na
rapor edildi. Enerjide merkeziyetçi bir anlayış ve planlamayla devam edildiği sürece üretilen enerji ihtiyacı karşılamaya yetmez. Merkezi enerjide hem üretilen enerjinin %60'ını ısı enerjisi olarak boşa harcıyoruz hem de uzun elektrik hatları yüzünden elektrik kayıplarına maruz kalıyoruz. Bu nedenle enerji açığımız arttıkça onları nükleer enerji gibi tehlikeli ve merkezi olan seçeneklerle çözmeye çalışıyoruz. Akılcı bir enerji politikası
rüzgar, güneş,
jeotermal ve biyokütle gibi tüm
yenilenebilir enerji çeşitlerini akıllı bir şekilde bir arada kullanmaktır. Greenpeace'in hazırladığı Enerji [D]evrimi Raporu, yenilenebilir enerjinin olgunlaşmış, hazır ve büyük ölçekte uygulanabilir olduğunu gösteriyor."