Vücudun dışa açılan penceresi olan cildin dış etkenlerden çok çabuk etkilendiğini hatırlatan uzmanlar, sağlıklı bir cilt için bol bol su içilmesini öneriyor.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr.
Hacı Ali Telbisoğlu, cildin kışın olumsuz etkilenmemesi için su ihtiyacının karşılanması, beslenmeye dikkat edilmesi, güneşten korunması,
psikolojik dengenin sağlanması ve kullanılan kremlerin tercihinde hassas olunmasını istedi.
Dr. Hacı Ali Telbisoğlu, "Su, hayatın temel kaynağını; aynı zamanda vücudumuzun yüzde 70'ini oluşturuyor. Tüm canlıların
yaşam kaynağı olduğu gibi; su, derinin de
genç kalabilmesindeki en temel unsur. Bu nedenle hidrasyonun, yani vücudun su ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Kışın da su tüketiminin gerektiği ölçüde yapılması ve günde en az 8
bardak su içilmesi öneriliyor. Su, vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayarak, cildin güzelleşmesine de yardımcı oluyor." dedi.
Sağlıklı ve güzel bir cilt için, beslenmeye de önem vermek gerektiğini belirten Dr. Hacı Ali Telbisoğlu, şu bilgileri aktardı: "Eğer yediğiniz meyvenin mevsimi değilse, (
üretim sürecinde genetiği değiştirilmiş organizmalar,
doğal olmayan güneş ışını ya da vitamin takviyeleri) fazla tüketilmemesi gerekiyor. Meyveler en zengin
antioksidan ve vitamin kaynağını oluşturuyorlar. Antioksidanlar, hücrenin enerji santralleri olan mitokondrileri aktif hale getirerek, daha etkin çalışmalarını sağlıyorlar. Mitokondrilerin aktif hale gelmesi de yaşlanma sürecini yavaşlatıyor. Su gibi, güneş de hayatın en temel unsurlarından biri. Her şeyin, suyun bile fazlası organizmaya zararlı olduğu gibi, ölçülü olmayan güneş ışınları da cildin baş düşmanı haline gelebiliyor.
Güneş ışığında bulunan UVA cildin yaşlanmasından sorumlu. Uzun süre ve yoğun alımı yaşlanma sürecini hızlandırıyor. Bu nedenle yaz-kış yoğun güneş ışığı alınımından güneş koruyucuları aracılığı ile sürekli korunmak gerekiyor.
Cilt kendini korumaya çalışırken pigmentasyon (renklenme) oluşuyor ve yaşlanma süreci hızlanıyor."
Dr. Hacı Ali Telbisoğlu, güzel bir cilt için, ruhsal dengenin yerinde olmasının önemli bir rol oynadığını ifade etti. Cilt hastalıklarının birçoğunun psikolojik dengesizliklerde, depresyonda ve streste daha yoğun biçimde ortaya çıktığını vurgulayan Telbisoğlu, "Psikolojiniz bozulduğunda, depresyona girdiğinizde bazı mekanizmalar harekete geçiyor; örneğin asetilkolin (merkezi sinir sisteminde yer alan bir kimyasal iletici) deşarjı oluyor. Bunun sonucunda alerjik reaksiyonlar, sedef hastalıkları ve saç dökülmeleri görülebiliyor." uyarısında bulundu.