Selma Kocabaş - Gıda,
Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının destekleriyle son yıllarda Türkiye'de sayıları artan bal ormanları, arı yetiştiricilerinin ifadesiyle birer ''cumhuriyet'' olan kovanlarda ''
altın kesesi'' haline gelen peteklerle ''mucizevi
besin'' balın üretimine katma değer sağlıyor.
Kütahya'nın Tavşanlı ilçesi
Orman İşletme Müdürü Göksel Gökçayır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitki florası zenginliğiyle ilkbahar ve yaz aylarında gezgin arıcılara ev sahipliği yapan
Merkez Yeniköy mevkisinde geçen yıl bal ormanı tesis ettiklerini hatırlattı.
Eski bir kömür havzası olan bölgede, 6 hektarı
göletten oluşan 102 hektarlık bal ormanının 5 bin kovana yetecek kapasiteye sahip olduğunu ve halen 1000 civarında kovanda arı yetiştirilerek bal üretimine katkı sağlandığını belirten Gökçayır, 5 bin kovandan yılda 50 ton bal alınıp 1 milyon lira gelir elde edilebileceğini bildirdi.
Bu bal ormanının tesisi hakkında bilgi veren Gökçayır, şöyle devam etti:
''102 hektarlık alanda gölet dışında 96 hektarda bozuk karaçam ile meşe ağaçları mevcuttu. Bu ağaçların bakımlarını yaptık. Dozerle
toprak işlemesi yaparak, toplamda 50 bin karaçam, 10 bin sedir olmak üzere 60 bin ibreli
fidan diktik. Bunun haricinde
ceviz,
ıhlamur, sarı salkım gibi 50 bin yapraklı tür fidanın dikimini gerçekleştirdik. Boş kalan yerleri de sürerek otsu bitkiler ektik ve 445 kilogram
tohum kullandık. Fiğ, korunga, yonca,
ayçiçeği, bakla gibi arıların seveceği, bal üretimini artıracak türleri ektik. Daha sonra arı yetiştiricileri buraya gelmeye başladı.''
-BAL ÜRETİMİNDE GLİKOZA KARŞI DENETİM-
Bal ormanındaki
arıcılık faaliyetlerini denetleyen İlçe Tarım Müdürlüğünde görevli
Ziraat Mühendisi Özkan Parlak ise Türkiye'nin bitki florası yönünden zengin bölgelerinden birinin Merkez Yeniköy çevresinde olduğu bilgisini verdi.
Burasının arı yetiştiricileri için bir cazibe merkezi olduğunu ifade eden Parlak, İlçe Orman
işletmesi ile geliştirip genişlettikleri alanda gelecek yıllarda büyük miktarda bal üretimi yapılmasını hedeflediklerini anlattı.
Bal üretiminde glikoz kullanılmasının
yasak olduğuna işaret eden Parlak, ''Buradaki kovanlarda glikoz kullanıp kullanmadığıyla ilgili genel denetimler yapıyoruz. Üretici, Arıcılar Birliğine üyeyse kovan başına 7 lira destekleme ödeniyor. Ayrıca arı yetiştiricileri geldiğinde, bölgenin flora ve bitki durumuna göre konaklama izinleri ve yerleştirilmelerini İlçe Orman
İşletmesiyle birlikte gerçekleştirerek, güvenliği sağlamak için jandarmaya haber veriyoruz'' dedi.
Parlak, bölgedeki
çiçek türünün 200 civarında olmasının bal kalitesini olumlu etkilediğini bildirerek,
Anadolu Üniversitesi uzmanlarının yaptığı araştırmaya göre bal üretimi için Türkiye'de en uygun bölgenin,
Kayseri ve Tavşanlı olduğunun belirlendiğini kaydetti.
Bu yıl ilkbahar yağışlarının yoğun şekilde görülmesinin, bal üretiminin geç başlamasına neden olduğunu belirten Parlak, ''Şu günlerde bal sağımı dönemindeler. Gezginci arı yetiştiricilerinin bir ay daha burada kalacağını tahmin ediyoruz'' diye konuştu.
-KOVANLARA ''DEVLET'' BENZETMESİ-
Gezginci arı yetiştiricisi Ubeydullah Aydın, kaliteli bal üretimi için kovanlarını alıp 37 yıldır çeşitli illerde yaylaları gezdiğini anlatarak, buna rağmen arıların sırrını çözemediğini dile getirdi.
Arıların yaşantısını, demokrasiyle yönetilen devletin yapılanmasına benzeten Aydın, şunları kaydetti:
''İşçi arısı, dinlendirici arısı, içeriyi serinleten arısı, polen arısıyla bir devlettir. Bir devletin nasıl devlet başkanı,
cumhurbaşkanı varsa, kovanın kraliçesi de odur. Zamanı geldiğinde kendisini dahi
imha edebilecek kadar akıllı, cesur bir arıdır. Her petek bir 'cumhuriyet', her kovan bir 'altın kesesi' gibidir. Dünyanın sağlıklı kalabilmesi için her şeyi arılarda görüyorum. Arı sayısının azaldığı ülkelerin zayıfladığı, bitkilerin yok olduğu görülür. Böyle ülkelerde
doğa da çölleşir. Arının çok bulunduğu yerlerde ise doğa güzel olur. Kitaplar yazsan, arının faydaları anlatılamaz. Arı hastalıklar üzerinde de çok etkilidir. Ben yıllardır
şeker hastasıyım. Arılarımın yanına geldiğim zaman dinleniyorum, stres diye hiçbir şey kalmıyor.''
-GEZGİNCİ ARI YETİŞTİRİCİSİNİN BİR GÜNÜ-
Aydın, arı yetiştiricisinin bir gününün hem yoğun hem de zevkli geçtiğini, arılara bir evlat gözüyle baktıklarını bildirdi.
Arı kolonisinde genelde bütün işleri gören
işçi arılar bulunduğunu, her birinin yapacağı işin belli olduğunu ifade eden Aydın, ''İşçi arılar, ayın belli günlerinde yavruların bakımını, kovan havalandırmasını, su ve polen
taşıma işini yapar. Dışarıya çıkan işçi arı, günde 1500–2000 çiçek gezerek bir petek gözünü ancak doldurabilir. İşçi arılar 42 ve 45 gün sonunda öldükleri takdirde yerine ana arı kuvvetli ise devamlı suretle işçi arı gelmektedir. Ancak ana arı yaşlandıysa ya da yalancı ana arı dediğimiz birey öldüyse bu kolonide erkek arı artmakta ve koloniler çökmektedir'' ifadelerini kullandı.
Her gün
sabah namazı vaktinde uyanarak işe koyulduğunu dile getiren Aydın, bir günlük uğraşını şöyle özetledi:
''
Sabah ilk iş olarak petekler için çerçeveler hazırlayıp tellerim. Sonra bir taraftan oğul, bir taraftan bal sağımı gibi işleri yaparım. Bunları bezsiz kovanlara veririz. Normal kovanlardaki oğula yönelen kovanlarda bulunan ana arı, memeleri üzeri kapandığı zaman kesilip buraya aktarılır. 9 gün kalır ve burası açıldıktan sonra buşet dediğimiz kovandan çiftleşme uçuşuna çıkar. Çiftleştikten sonra aynı yere
döner. Çiftleşmeden sonra yaşlanmış anasını alıp farklı bir kovandan yeni ana arıyı veririz. Bu
doğal yollarla ana arı üretimi olur. Yani günlerimiz arıların A'dan Z'ye bakımı, çoğaltılması ve bal sağımıyla geçiyor.''
Aydın, balın insanlar için enerji kaynağı olduğuna ve vücuda direnç kazandırdığına işaret ederek, propolisin anti bakteriyel özelliğiyle mikropların bertaraf edilmesinde etkili olduğunu, arı sütünün çocukların zihinsel gelişimine katkı sağladığını, polenin yüksek oranda protein kaynağı olduğunu, arı zehirinin ise
romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını sözlerine ekledi.
(SK-SDT-TLN)19.07.2011 10:59:25