İnsan Hakları Derneği (İHD)
Tunceli Şube Başkanı Barış
Yıldırım, Tunceli'nin merkez Alacık köyü Roşnek mezrası Çoleneser mevkiinde iki yerde toplu halde insan kemikleri bulunduğu iddiasıyla
Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulundu.
Barış Yıldırım, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçesinde kemiklerin 19737–38
Dersim olayları sırasında öldürülen erkek, kadın ve çocuklara ait olduğunun iddia edildiğini belirtti.
Kemiklerin kimlere ait olduğunun ve bu kişilerin ne şekilde kimlerce hangi zaman diliminde öldürüldüğünün tespitinin yasal zorunluluk olduğunu belirten Yıldırım, "Tüm bu hususlar adlî
soruşturma neticesinde açığa çıkacaktır." dedi.
Kemiklerin bulunduğu mevkiye yakın bölgede daha önce de iki
aile fertlerinin de kaybolduğuna dikkat çeken Yıldırım, "Kemiklerin bulunduğunun iddia edildiği mevkiye yakın Gökçek köyünde 1994 yılında iki ailenin tüm fertlerinin kayıp iddiaları da gündeme gelmiştir. Hakikati adlî soruşturma aydınlatacaktır. Olayla ile ilgili olarak ölü muayenesi, adlî muayene,
otopsi, ölünün hüviyetini
tayin gibi ceza muhakemesi işlemlerinin yapılmadığı kuvvetle muhtemeldir. Bu durum
Ceza Muhakemesi Kanunu, Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu, Mezarlıklar Hakkındaki Nizamname ve ilgili mevzuat hükümlerine açıkça aykırıdır. İlgili mevzuat hükümleri uyarınca hangi zaman diliminde öldürülmüş olursa olsun öldürülmüş kişilerin
ölüm sebebinin, ölüm zamanının cumhuriyet başsavcılıklarınca tespiti zorunludur. Keza öldürülmüş şahısların ölü muayenesi, adlî muayene, otopsi, ölünün hüviyetini tayin gibi ceza muhakemesi işlemleri yapılmadan defnedilemeyeceği de emredici hukuk kurallarındandır." ifadelerine yer verdi.
Hukuksal olarak, öldürülmüş bir şahsın işlemleri yapılmadan defnedilmesi halinde, ölü bulunduğu yerden çıkarılarak gerekli işlemler yapıldıktan sonra usulüne uygun defnedilmesi gerektiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti: "
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Şüpheli Ölümün İhbarı' kenar başlıklı 159. maddesinde, 'Bir ölümün
doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi halinde; kolluk görevlisi, köy muhtarı ya da sağlık veya cenaze işleriyle görevli kişiler, durumu derhâl Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirmekle yükümlüdürler. Birinci fıkra kapsamına giren hallerde ölünün gömülmesi ancak cumhuriyet savcısı tarafından verilecek yazılı izne bağlıdır.' hükmü bulunmaktadır."
Yıldırım, söz konusu nedenlerden dolayı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 158–159–160–161. maddeleri çerçevesinde
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunma gereğini duyduklarını kaydetti.