Konya Selçuk Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Fidan, son günlerde basında üçüncü sayfa haberlerinin veriliş biçimini eleştirdi. Doç. Dr. Fidan, ABD'de
ikiz kulelere yapılan saldırı başta olmak üzere hiçbir ülkede bu tür bir yayıncılığın olmadığına dikkat çekti.
Türkiye'de her gün bir çocuğun öldürülmesi ya da vahşice işlenen
cinayet haberleriyle sarsılıyor. İşlenen
cinayetlerin yazılı ve görsel medyada en ince detayına kadar verilmesi ise
iletişimcilerin tepkisini çekiyor.
Selçuk Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Fidan, son olarak Kayseri'de üç çocuğun kapı komşuları tarafından hunharca öldürülmesi olayında medyanın kötü bir sınav verdiğini anımsattı.
CİNAYET HABERLERİNİN MEDYADA GENİŞ YER ALMASI KORKU İKLİMİ OLUŞTURUYOR
"İşlenen cinayet ile ilgili haberlerin, eylemin bizzat kendisinin trajikliği ve korkunçluğu kadar, bu cinayet sonrası oluşan haberlerin meydana getirdiği sonuçların da vahim olduğuna vurgu yapan
öğretim üyesi Fidan, "
Medyanın 'da bu tür cinayet haberlerini eleştirel duruş ve tutum geliştirme yerine etik söylemler doğrultusunda bir duruş sergilemeli. Türkiye'nin
toplum yapısını kurgulayarak haberi sunmalıdır.
Şiddet içerikli haberlerin oluşturacağı bazı temel sorunlar vardır. Büyük bir korku iklimi meydana getirir ve tasarlatır. Yeni cinayetlerin oluşumunda ve tasarımında tetikleyici olabilir." uyarısında bulundu.
"CİNAYETLER KANIKSATILIYOR"
Bu tür cinayet haberlerinin yoğun bir şekilde yer alması daha sonra genel olarak normal olaylar gibi kanıksanacağını anlatan Mehmet Fidan, cinayet şekli ve aydınlatılmasında polisin metodu detaylı haber yapılmasının diğer buna benzer cinayetlerin çözümünü zorlaştıracağının altını çizdi.
"CİNAYET HABERLERİ YENİ VAHŞETLERİ BERABERİNDE GETİRİYOR"
Cinayetle ilgili haberlerin medyada haber olarak kamuoyuna sunulması, aktarılması kitle iletişim araçlarının zorunlu görevi olduğuna değinen iletişim hocası, medyanın da sorumluluklarının bulunduğunu vurguladı. "Demokratik toplumlarda kendilerine sağlanan
kanuni güvence ortamında medyanın' da toplumsal sorumluluklarının bulunduğu da bir gerçektir." şeklinde konuşan Fidan, "Cinayet gibi şiddet içerikli haberlerin gerçekleştirilmesinden çok, yankısı büyüktür. Bu paralellikte şiddet olaylarının abartısız ve ayrıntısız olarak kitleye ulaştırma görevini medya yerine getirmelidir. Cinayetin en ince ayrıntısı kadar haber içerikleri yapılmamalıdır. Bunu bilerek veya bilmeyerek haber ölçütlerinin dışına taşması, cinayet detaylarının açıklanması, röportajların yapılması yanlış izlenimler oluşturur.
Basın etiği açısından da yanlıştır." dedi.
Cinayetle ilgili görüntülerin tekrar tekrar verilmesinin, abartılmasının, düzene karşı bir yapının oluşmasına neden olabileceği uyarısında bulunan iletişim doçenti, buna meyilli
psikolojik sorunlu insanların bu yola itilmesinin güçlenmesine yol açacağını dile getirdi.
"BATI'DA CİNAYET VE VAHŞET GÖRÜNTÜLERİ MEDYADA VERİLMEZ"
Batı dünyasında basın özgürlüğünün, kamu düzenini koruma düşüncesi ve ulusal çıkar kavramlarından hareketle oluşturulduğunu hatırlatan Doç. Dr. Mehmet Fidan, sözlerini şöyle tamamladı. "Genelde bu tür şiddet haberlerinin özgürce yayınlanması etik bulunmamaktadır.
Avrupa'da bu tür cinayet haberlerinin görüntüleri bu kadar medya'da yer almaz. Hatta en son
Japonya'daki depremin göz önünde bulundurursak Japon medyasın da
ceset görüntüsüyer almadı. ABD'de vurulan
ikiz kuleler,
Rusya ve bazı Avrupa ülkelerinde metro istasyonlarına düzenlenen
terör saldırıları sonrası bir cesedin görüntüsü medya tarafından
servis edilmedi."