Seval Ocak
Adıyaman - ''Sitem eden yumuşak küskün tonlar, hiddetle haykıran keskin nahoş sesler, kulağı tırmalayan cırlak sesler... Hepsi
telefonda daha çok belli olur. 'Beni görmüyor ya' demeyiniz. Muhatabınızın karşısında değil ama sesinizle kafasının içindesiniz...''
Bu ifadelerin yer aldığı
Mayıs 1958 tarihli Ark dergisindeki ''Sesiniz telefona uyuyor mu'' başlıklı yazının kaleme alınmasının üzerinden geçen 53 yılda, bir zamanlar kullanım kılavuzuna ihtiyaç duyulan telefon herkesin kullandığı bir cihaza dönüştü.
Türkiye'deki telefon sayısının 400 bine yaklaştığını bildiren, abonelere ''Kulaklığı kulağınızı kapatacak şekilde tutunuz, ağızlığın içine konuşunuz'' tavsiyesinde bulunan 1966 yılına ait PTT Bülteni dergisindeki yazının yerini bugün,
sanal alemde, her saniye bir yenisi üretilen teknoloji harikası cihazlara ilişkin editör yorumları aldı.
Sabit telefonların kullanımının azaldığı, cep telefonlarının ise internet hızı, multimedya ve
dokunmatik özellikleriyle kıyaslandığı
mobil iletişim çağında, Mors cihazının kullanım şekli, santral üzerinden bağlantı kurulabilen telefonlar ve ilkel ''mesajlaşma cihazı'' teleksin işleyişi, sadece belgesellerde görülebilir diye düşünülüyor.
Ancak Türk
Telekom,
Ankara'daki kampüsünde bulunan ''İletişim,
Teknoloji ve Uygulama
Müzesi'', iletişim serüvenine katkıda bulunan tüm cihazları ekranlar yerine
uygulamalı olarak kullanmak ve incelemek isteyenlere önemli bir imkan sunuyor.
19. yüzyılda Mors cihazıyla başlayan iletişim teknolojisinin tüm
gelişim aşamalarının görülebileceği müzede, uygulamalı eğitim imkanı da sunuluyor. Rehber öğretmenler eşliğinde cihazların tanıtımı yapılan müzede, Mors alfabesi öğretilerek uygulama yapılıyor.
-DERS KİTAPLARINDA YER ALAN MÜZE-
Milli Eğitim Bakanlığınca 2005 yılında
ilköğretim 4. sınıfta dağıtılan Sosyal Bilgiler
ders kitabında konu olarak da işlenen müze, yıllık ortalama 15 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor.
İç içe geçmiş 3 salondan oluşan müzenin girişinde,
merhum Başbakanlardan Adnan Menderes'in da aralarında bulunduğu tanınmış kişilere ait abonman sözleşmeleri, eski dönemlere ait evraklar, Atatürk'ün 1930 yılında Telgraf Müdürlüğüne
hediye ettiği ve Ankara Radyosu'nun uzun yıllar ona göre saatleri ayarladığı
duvar saatiyle uydu ve radyolink
kule maketleri sergileniyor.
Müzenin bir salonunda ilk iletişim araçlarından Mors cihazı, teleks ve teleteks cihazları, ilk ev telefonları ve
ankesörlü telefonlar, telekartlar, ölçü aletleri, şebekede kullanılan malzemeler ve telekomünikasyon altyapı malzemeleri bulunuyor.
Türkiye'de 1972 yılında hizmete sunulan ilk ankesörlü telefonunun yer aldığı müzede, ayrıca son teknoloji ürünü, e-
posta gönderen, fotoğraf çeken, video kaydeden multimedya ankesörlü telefon da sergileniyor.
Müzede, yan kısmında bulunan kolun çevrilmesiyle santrale bağlanan ve bu santral üzerinden iletişime geçilmesini sağlayan
ev telefonu, kadranlı ve tuşlu telefonların yanı sıra çağın teknolojisi görüntülü telefona kadar pek çok cihaz bulunuyor.
(SVL-EAY)01.09.2011 10:52:07