Erdinç Aksoy - Karabük'ün tarihi konaklarıyla ünlü
Safranbolu ilçesinde, yüzyıllardır nice
vakit ve
teravih namazlarına ev sahipliği yapan tarihi camiler,
mimari özelliklerinin yanı sıra ilginç yapılış öyküleriyle de dikkat çekiyor.
Sürgün
paşanın adak camisi, dere üzerine inşa edilen Lütfiye
Camisi,
ölüm korkusuyla minaresi inşa edilen
İzzet Mehmet Paşa Camisi ve idam edilen ayanın yaptırdığı camiye, vatandaşlar ramazanda da her vakit
akın ediyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında inşa edilmiş tarihi konakların turistlerin ilgisini çektiği Safranbolu'da, 1661'de inşa edilen Köprülü Mehmet Paşa, 1778'de yapılan Kazdağlıoğlu, 1796'da inşaatı tamamlanan İzzet Mehmet Paşa ve 1878'de bitirilen Lütfiye camileri, yıllara adete meydan okuyor.
Ramazan ayında tarihi yapılardaki
ibadetin manevi huzurunu daha fazla yaşamak isteyen vatandaşların akın ettiği camilerdeki teravih namazları da genel yerleşim alanına uzaklıklarına rağmen yıllardır kendilerine özgü cemaatleriyle sürüyor.
Tarihi camiler, farklı mimari özelliklerinin yanı sıra
halk arasında ve çeşitli kaynaklarda anlatılan ilginç yapılış hikayeleriyle de merak uyandırıyor.
Safranbolu Müftüsü İlyas Yılmaztürk, AA muhabirine, tarihi camilerin ibadete açık olduğunu belirterek, ''Camilerimizde
teravih namazı da kılınıyor. Tarihi camiler çarşı bölgesinde, yerleşim alanlarına uzak olmasına rağmen kendine özgü cemaati var. Özellikle ramazan ayında vakit namazlarında yoğun kalabalık yaşanıyor'' dedi.
-KAZDAĞLIOĞLU CAMİSİ-
Safranbolu'da ''ayanlık mücadelesinde'' idam edilen Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa tarafından, 1778'de yaptırılan Kazdağlıoğlu Camisi, ilçenin önemli tarihi yapıları arasında yer alıyor.
Giriş kapısı üzerindeki yazıtta, 1778'de
Hacı Halil Mahallesi'nden Borlu Ayanı Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa tarafından inşa ettirildiği anlatılan cami, taş ve tuğladan tek kubbeli yapılmış.
Önündeki
küçük avlusunun ise geçmiş yıllarda çevre düzenlenmesi sırasında ortadan kalktığı yapının ortadaki bölümü kubbe, yandakiler ise aynalı tonozlarla
örtülü. Caminin, üç bölümlü son cemaat yeri bulunuyor.
Kazdağlıoğlu Camisinin inşasıyla ilgili halk arasında ve bazı kaynaklarda anlatılan öyküye göre, şehir ve kasabaların ''ayan'' denen itibar ve nüfuz sahibi kişilerin,
Osmanlı devletinin merkezi-despotik gücü zayıflayıf otoritesi sarsılınca, taşralarda önemi arttı.
Safranbolu'da da güçlenen nüfuz sahibi kişilerden Borlu Ayanı Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa, 1778'de kendi adına cami inşa ettirdi. Camiye gelir sağlamak amacıyla da Safranbolu'ya 24 adet dükkan yaptırdı.
Camiyi yaptırdığı yılda Mehmet Ağa,
vergi toplamada ve güvenliği sağlamada devlete yardımcı olmadığı gibi gerekçelerle idam edildi. Mehmet Ağa'nın ölümünden sonra cami ve çevresindeki dükkanlar adına kurulan vakfa bağışlandı.
-KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİSİ-
Çeşitli kaynaklarda 1661'de hizmete açıldığı belirtilen Köprülü Mehmet Paşa Camisinin yapılışıyla ilgili öykü, Paşanın,
sürgün olarak geldiği tahmin edilen Safranbolu'da sıkıntılı anlar yaşadığı dönemde adak adamasıyla başlar. Sürgündeyken, ilk namaz kıldığı dergahın yerine, affedilmesi ve İstanbul'a dönmesi durumunda cami yaptıracağına yönelik adakta bulunan Köprülü Mehmet Paşa, 1656'da sadrazam olmasının ardından sözünü yerine getirerek 1658'de inşaat emrini verir.
Caminin yazıtı olmadığınından açılış tarihi, Köprülü Mehmet Paşa'nın camiye gönderdiği el yazması Kur'an-ı Kerim'den, 1661 olarak belirlenir.
İlçenin anıtsal yapılarından biri gösterilen ve büyük kemerli kapıdan girilen caminin, tuvaletler ve
abdest musluklarının bulunduğu avludaki zaman göstergesi tarihi güneş saati,
İslam dininde ibadet saatlerine verilen önem nedeniyle zamanın en doğru şekilde belirlenmesi amacıyla yapılır.
Sabah 06.40 ile
akşam 17.20 arasındaki zamanı, özel hazırlanmış
mermer üzerindeki
metal plakanın gölgesi yardımıyla gösteren yatay tip güneş saati, gölge ile mermer üzerindeki çizgilerin
buluşma anını, zaman olarak yanılgısız göstermeyi günümüzde de sürdürüyor.
-LÜTFİYE CAMİSİ-
Akçasu Deresi'nin üzerine 1878'de yapılan yuvarlak kemere oturan Lütfiye (
Kaçak) Camisi, ahşap minaresi ve mimarisiyle ilgi çekiyor.
1878'de Hacı Hüseyin Hüsnü tarafından yaptırıldığı bildirilen yazıtı bulanan cami, tavanı, ahşap korkuluklu mahfili ve ahşap minaresiyle büyük ölçüde özgünlüğünü koruyor.
Safranbolu'daki yaklaşık 2 bin geleneksel konağın özelliklerine uygun inşa edilmiş cami, dikdörtgen plan üzerine moloz taşlardan yapılarak ahşap örtüyle kaplanmış.
Caminin inşasıyla ilgili halk arasında anlatılan öyküye göre, Safranbolu'nun yerlilerinden bir kadın hacca giderken, ''Eğer dönmezsem, mal varlığımla cami yaptırılsın'' diye vasiyet etmiş. Zamanın ağır şartlarında uzun süre dönmeyen kadının öldüğü haberi gelmiş. Bunun üzerine de caminin yapımına başlanmış.
Bölgede tarım arazilerinin binalarla kapanmaması gerektiği düşüncesinden hareketle Akçasu Deresi'ne yapılan kemer üzerine cami inşa edildiği sırada ölüm haberinin yanlış olduğu öğrenilir. Bunun üzerine Muslih Beyzade Hacı Hüseyin Hüsnü'nün sağladığı kaynakla cami yaptırılır.
-İZZET MEHMET PAŞA CAMİSİ-
Padişah 3. Selim zamanında sadrazamlık yapan Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa tarafından 1796'da inşa ettirilen ve adını taşıyan cami, 18. yüzyılda
batı etkilerinin Türk mimarisine yansıdığı eserler arasında gösteriliyor.
3. Selim'in saltanatında 1794-1798'de sadrazamlık yapan İzzet Mehmet Paşa, 1743'de doğduğu ilçeye İstanbul'daki Nuruosmaniye Camisinin adeta küçük bir modelini inşa ettirdi.
Giriş kapısındaki iki yazıttan sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırıldığı ve 1902'de onarım gördüğü anlaşılan cami, Safranbolu'nun 18. yüzyıl sonunda kalma en ilginç yapıtları arasında yer alıyor.
Mihrabının üzerinde Padişah 3. Selim'in tuğrası olan İzzet Mehmet Paşa Camisi, içindeki
kalem işleri, bezemeleri, çok köşeli kalemi andıran minare gövdesinin yanı sıra külah ve alemiyle
estetik unsurlar yansıtıyor.
Örtü elamanları dıştan kurşunla kaplı olma özelliğiyle Safranbolu'daki camiler içinde tek olan yapı, mihrabı, minberi, kalem işleri ve parmaklıklarına kadar bütünlük duygusu oluşturuyor.
Caminin inşasıyla ilgili anlatılan öyküye göre, yapımının ardından caminin minaresi defalarca yıkılır. Minarenin son bir kez daha yaptırılmasına karar verilerek sağlam inşa edene çok büyük para verileceği söylenir. Ancak minare yine yıkılırsa, minareyi yapan ustanın boynunun vurulacağı duyurulur.
İnşaat için tüm minare ustalarına haber verilmesine karşın hepsi can derdine düştükleri için bu işi yapmak istemezler. En sonunda caminin minaresi,
Yahudi bir minare ustası tarafından yeniden inşa edilir. Fakat o usta da parasını alamadan apar topar
Samsun civarındaki köyüne kaçar.
Yapımından 20 yıl geçmesini karşın minareye bir şey olmayınca ustasına haber salınarak gelip parasını alması söylenir. Usta da aradan 20 yıl geçtikten sonra Safranbolu'ya gelerek emeğinin karşılığını alır.
(SOY-OA-OSM)11.08.2011 12:11:32