İstanbul Sanayi Odası Başkanı
Tanıl Küçük, geçmiş dönemde ekonomide, makroekonomik istikrar anlamında önemli kazanımlar elde edildiğini, küresel krizle mücadelede başarılı olunduğunu belirterek, ''Ancak, cari açık başta olmak üzere henüz giderilemeyen yapısal sorunlar ekonomide kırılganlık yaratmaya devam etmektedir. Yeni dönemde ekonomide
hedef, yapısal dönüşüm olmalıdır'' dedi.
Küçük, Sanayi Odası haziran ayı
Meclis toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte, dikkatlerin süratle ekonomiye ve çözüm bekleyen diğer temel meselelere yoğunlaşmasını beklediklerini söyledi.
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Küçük, sanayide
üretim artışının devam ettiğini, ilk 4 ayda yüzde 12,6 oranındaki ortalama artış oranının yılın ilk çeyreğinde, GSMH'da da iki haneli bir
büyüme elde edileceğinin habercisi olduğunu bildirdi.
İmalat sanayi kapasite kullanımının da olumlu bir seyir içinde olduğunu ve son olarak mayıs ayında, yüzde 75,2 ile 2011'deki en yüksek orana ulaşıldığını ifade eden Küçük, işsizlikte de nispi de olsa olumlu bir gelişme göstererek yüzde 10,8'e gerilediğini kaydetti.
Küçük, ''
Türkiye, krizden kaynaklanan konjonktürel işsizliği bertaraf etmekte başarı sağlamış. Şimdi önümüzdeki mesele, işsizlik oranımızı, 2001 krizinden bu yana devam eden ve adeta kemikleşmiş yüzde 10'lar civarının da altına çekebilmekte'' dedi.
Ekonomideki bir olumlu gelişmenin de
bütçe performansıyla ilgili olduğunu ve Ocak-
Mayıs 2011 döneminde bütçe açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 97,7 oranında azaldığını ifade eden Küçük,
seçim döneminde bütçe açığının azalmasının bir eğilim değişikliğine işaret etmesi bakımından önemli olduğunu kaydetti.
Küçük, mayıs ayında enflasyonun dikkati
çekici bir sıçrama yaparak aylık bazda
TÜFE'de yüzde 2,42 ÜFE'de ise yüzde 0,15 olarak gerçekleştiğini ve yüzde 42,2'lik artışın 2008
Ekim ayından bu yana aylık bazdaki en yüksek TÜFE artış oranı olduğunu söyledi. Küçük, enflasyondaki artış eğiliminin aynı ölçüde devam edip etmeyeceğini önümüzdeki aylarda göreceklerini, ancak devam etmesi olasılığının oldukça tedirgin edici olduğunu ifade etti.
-CARİ AÇIK-
Ekonomide olumlu gelişmelere karşın
dış ticaret açığı ve cari açıktaki hızlı artışın devam ettiğine işaret eden Küçük, 2011 yılının Ocak-
Nisan döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranının bir önceki yıla göre 10 puan azalarak yüzde 56,3'e gerilediğini kaydetti.
Küçük, yılın ilk dört ayında
dış ticaret açığının 33,7 milyar dolara,
cari işlemler açığının ise 29,6 milyar dolara dayandığını ifade ederek, ilk dört aydaki eğilim baz alındığında yıl sonu itibarıyla, 80 milyar dolar civarında hatta üzerinde bir cari açığın söz konusu olabileceğini söyledi.
IMF'nin öngörüsünün de Türkiye;nin 2011'de milli gelirinin yüzde 8'i civarında bir cari açığı olacağı ve 2012 ve 2013'te de yüzde 8'in üzerindeki açığın devam edeceği yönünde olduğunu hatırlatan Küçük şunları kaydetti:
''Türkiye büyüme ihtiyacı içinde olan bir
ülke, o nedenle, cari açık vermesi kaçınılmaz ama, burada mesele, taşınabilir düzeylerde, makul seviyelerde bir cari açıktır. Milli gelirimizin yüzde 8-10'ları civarında bir cari açık, kanaatimizce her zaman ciddi bir kırılganlık nedenidir. Şimdiye kadar, cari açığa karşı
para politikası merkezli önlemler gündeme geldi. 2010 yılının sonlarından itibaren,
Merkez Bankamız, cari açığa karşı önlem olarak
zorunlu karşılık oranlarını artırma yoluna gitti.
Son olarak
BDDK da hafta sonu yayımladığı tebliğ ile Merkez Bankası'nın uygulamalarına
destek verdi. Mevcut durum itibarıyla, bu önlemlerin ne kadar etkili olduğuna dair soru işaretleri var. Zira
kredi hacmi artmaya devam ediyor. Ancak, soru işaretlerine rağmen, Merkez Bankamızın uygulamaları önemlidir ve devam etmelidir. Ama, cari açıkla mücadele için tek başına Merkez Bankası'nın uygulamaları yeterli olamaz. Zira, Merkez Bankası'nın elinde, sadece,
faiz oranları, zorunlu karşılık oranları gibi para politikası araçları bulunmaktadır. Ekonomiye müdahalede, bir diğer önemli ayak olan maliye politikası ve maliye politikası araçları ise hükümetin elindedir.''
-YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER-
İSO Başkanı Tanıl Küçük, Türkiye'nin cari açık vermesinin, ani dış kaynağa ihtiyaç duymasının iki ana nedeninin yüksek dış ticaret açığı ve iç tasarruflarının yetersizliği olduğunu belirterek, ''Bu iki ana nedeni bertaraf edecek yapısal dönüşüm politikalarını hayata geçirmekte de hükümet iradesine ihtiyaç vardır'' dedi.
İç tasarrufları artırmak için
kayıt dışını kayıt altına alarak, kamu gelirlerini artıracak bir
vergi reformunun bu anlamda en önemli ilk adımlardan biri olduğunu ifade eden Küçük, özel
sektör tarafındaki tasarrufları artırmak için de
rekabet gücü desteklenerek, şirketlerin kaynak yaratma kapasitelerinin artırılması, işsizlik sorununun çözülmesi, tarım sektörünün verimlilik temelinde yenide yapılandırılmasının önemli olduğunu söyledi.
Küçük, ihracat ve ithalat arasındaki dengesizliği makul düzeylere çekmek için ise, üretim ve ihracatın güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, üretimde ve ihracatta katma değeri yüksek üretim yapısını öne çıkarılması gerektiğini kaydetti.
Küçük, ''Tüm bunlar için, hükümetin inisiyatif ve iradesini ortaya koymalı ve Merkez Bankamızla birlikte cari açığa karşı topyekun bir mücadele yürütmelidir.
Cari açıkla çok ayaklı bir mücadele yerine, sadece para politikaları ile yetinmek, reel sektöre zarar verecektir. Yeni dönemde, tüm siyasi partilerden beklentimiz, özgürlükçü ve katılımcı bir anayasa başta olmak üzere, sorunlarımıza, uzlaşma ve
işbirliği içinde, kalıcı ve demokratik çözümler üretmeyi başarmalarıdır ve kanaatimizce,
seçmen bu yönde açık bir
mesaj vermiştir'' diye konuştu.
Kendi içinde sorunlarını çözmüş, güçlü bir Türkiye'nin bölgenin istikrarına da katkı yapacağına işaret eden Küçük, şunları söyledi:
''AK Parti'nin üçüncü dönemine oy oranını artırarak ulaşması dikkat çekici bir başarıdır. Ancak, bu dikkat çekici başarı, sorunlara çözüm üretmek konusunda artan bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Geçmiş dönemde, ekonomide, makroekonomik istikrar anlamında önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Küresel krizle mücadelede başarılı olunmuştur. Ancak, cari açık başta olmak üzere henüz giderilemeyen yapısal sorunlar ekonomide kırılganlık yaratmaya devam etmektedir. Yeni dönemde ekonomide hedef, yapısal dönüşüm olmalıdır. Türkiye ekonomisini güçlü bir küresel
oyuncu haline getirecek yapısal dönüşüm politikaları süratle hayata geçirilmelidir.
Bu noktada, bütün siyasi partilerimize, esasen hepimize, tüm
sivil toplum kuruluşlarına görev düşmektedir. Bununla beraber, en büyük görev ve sorumluluk, icra makamı olarak, hükümetimize düşmektedir. Beklentimiz, Türkiye'nin son sekiz dokuz yılına damgasını vurmuş, deneyimli ve büyük bir kitle desteğine sahip bir hükümet olarak, AK Parti'nin Türkiye'yi daha ileri, daha özgürlükçü, daha katılımcı bir demokrasiye, yapısal kırılganlıklarını gidermiş, daha verimli, daha yüksek rekabet gücüne sahip bir ekonomiye dönüştürebilmesidir.''
(SER-FAN-GZA)22.06.2011 18:22:56