Senem Yazıcı - Repertuvarına her yıl birden fazla dünya ve
Türkiye prömiyeri almasıyla adından söz ettiren
İzmir Devlet
Opera ve Balesi (İZDOB), 2010-2011 sanat
sezonunun sonuna yaklaşırken, bir eseri daha ilk kez sahneleyecek olmanın heyecanını yaşıyor.
Sahneye 2004 yılından bu yana 10 dünya, 10 da Türkiye prömiyeri ekleyen İZDOB, Willibald Gluck'ün 4 perdelik ''Iphigeneia Tauris'te'' operasını bu
akşam Türkiye'de ilk kez sahneye koyacak.
Davetlilerin katılacağı prömiyerin ardından eser, 28
Mayıs Cumartesi ve 30 Mayıs Pazartesi akşamları, İZDOB'un Elhamra Sahnesi'nde İzmirli sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Mehmet Ergüven'in sahneye koyduğu eserin kostümlerini Sevtaç Demirer
Ulaş, dekorunu Ata Türk hazırlarken, orkestrayı Wolfgang Riedelbauch yönetecek. Koreografiyi
Neslihan Öztürk'ün üstlendiği 4 perdelik operada, ışık tasarımını Müfit Özbek hazırladı.
Sanatseverler, Iphigenia karakterinde
Diana Nayır Artan, Nurgün Baburhan, Arses Yıldızca, Thros karakterinde Tarık Akça, Gökhan Koç, Fatih Öztürk, Oraste karakterinde İnanç Makinel,
Cengiz Sayın ve Pylade'de
Erdem Erdoğan ile Fahri Önoğlu'nu
izleme olanağını bulacaklar.
Eserde Miken uygarlığı ile İskitliler arasındaki mücadele, Iphigeneia'nın ailesinin trajik öyküsü anlatılıyor.
-ERGÜVEN-
AA muhabirinin prömiyer hazırlıkları sırasında görüştüğü yönetmen Mehmet Ergüven, ''aklında beliren resmi tam olarak sahneye uygulamış olmanın'' mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Eseri beğenip beğenmemenin izleyicinin takdiri olduğunu ifade eden Ergüven, ''Kişi yaptığı işi övmemeli, beğenip beğenmemek seyircinin takdiri, ancak ben tam olarak aklımdakini hayata geçirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum, bu nedenle de uzun yıllardır içime en çok sinen eserin 'Iphigeneia' olduğunu söyleyebilirim'' diye konuştu.
Eserin bestecisi Gluck'ün
Mozart'dan 40 yıl önce dünyaya geldiğini ve opera tarihinin önemli bir kilometretaşı olduğunu ifade eden Ergüven, 2014 yılında Gluck'ün 300.
doğum yılının kutlanacak olması nedeniyle, dünyadaki belli başlı birçok operanın, Gluck'ün eserlerini repertuvarlarına dahil edip sahnelediklerini kaydetti.
Gluck operalarının, dönemdaşları gibi barok değil, ''ön klasik'' olarak tanımlanabileceğini söyleyen Ergüven, şu bilgileri verdi:
''Gluck, Mozart öncesi operalarındaki başarısıyla Beethoven'dan Wagner'e kadar uzanan zincirin ilk önemli halkası olmuştur. Barok operalardan farklı olarak koroya yeterince yer vermiş, aryalarda hançere akrobatiği değil, müziğin ifade aracı olarak kullanılmasına olanak tanımıştır. Dekor ve kostümde eserin yalınlığına sadık kalmaya çalıştık, ışıkta renklere gitmedik, izleyicinin gözünü boyamaya yönelik hiçbir unsur yok. Barbarlıkla uygarlığın çatışmasının anlatıldığı bu eseri son derece yalın biçimde sahneye koyduk. Seyircinin her zaman olduğu gibi bizi yine yalnız bırakmayacağını düşünüyoruz.''
İZDOB'un her yıl kendi kapasitesini zorlayarak Türkiye'ye ve İzmir'e yeni eserler kazandırmayı misyon edindiğini ifade eden Ergüven, İzmirli sanatseverlere yakın gelecekte Puccini'nin ''Turandot'' operasını izleyecekleri haberini verdi. Ergüven, ''Bu sezonun sonu ve gelecek sezon, yine sanatseverleri mutlu edecek, güzel çalışmalarımız olacak'' dedi.
(SY-MV-OSM)26.05.2011 10:24:23