Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak projelerin
sermaye ve
yönetim desteğiyle hayata geçirilmesi amacıyla kurulan KOBİ AŞ, yüksek
büyüme potansiyeline sahip girişimlere yatırım yapıyor.
Türkiye
Odalar ve
Borsalar Birliği (
TOBB),
Halk Bankası,
KOSGEB,
TESK ile 16 sanayi ve ticaret odasının ortak olduğu KOBİ AŞ, kurulduğu 1999 yılından beri ancak 10 şirketle
ortaklık kurabildi.
2005 yılından itibaren aktif olarak çalışan şirkete bugüne kadar belirlenen kriterlere uyan bin 500 proje başvurusundan sadece 10'u kabul edildi.
KOBİ AŞ, en az yatırım tutarı olan 1 milyon dolar (
bilişim sektörü için 500 bin dolar), en fazla 5 milyon dolar şirketlerin yüzde 49'a kadar olan hissesini satın alarak ortaklık gerçekleştiriyor. Genellikle başlangıç sermayelerini tüketen ve
satış pazarlama için finansman ihtiyacı duyan şirketler ile üreten veya
hizmet veren, teslimatlara başlayan ancak henüz kara geçememiş veya satışları artan, kara geçmiş firmaların büyümeleri için sağlanacak
işletme sermayesiyle sorunlarının çözüleceğine inandığı projelere ortak oluyor.
-''BANKALAR İÇİN ÇOK RİSKLİ GÖRÜNEN PROJELER, BAZEN GİRİŞİM SERMAYESİ FONLARINDAN ÇOK RAHAT FİNANSMAN SAĞLAYABİLMEKTEDİR''-
KOBİ AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Denizli
Sanayi Odası başkanı Müjdat Keçeci, şirketlerine bugüne kadar Türkiye'nin pek çok şehrinden ve yurtdışından ortaklık başvurusunda bulunulduğunu, en fazla başvurunun
İstanbul,
Ankara,
İzmir,
Bursa ve Konya'dan geldiğini söyledi.
Türkiye'deki KOBİ'lerin tüm yatırım ihtiyaçlarını öz kaynaklarını kullanarak yapmaya çalıştığını ifade eden Keçeci, şunları söyledi:
''Girişimcilerimizin genellikle yatırımlarını yaparken ellerindeki paranın yatırıma yeteceğini biliyor olmaları ve ondan sonrasını, yani işletme sermayesi kısmını pek düşünmemeleridir. İşletme sermayesini bir şekilde temin edebileceklerini düşünüyorlar. Ama yatırımlar bitip
üretimin başladığı noktada işletme sermayesi olmadan bu işin olmayacağını anlıyorlar ve kısır döngü içine giriyorlar. Ya çok düşük üretim miktarıyla devam ediyorlar ki o üretimin
ekonomik ölçeğine uymadığı için karlı olmuyor, minimum kara satmaya çalışıyorlar. O da işletme sermayesi birikimini yapmak için yeterli olmuyor. Vadeli işlere giriyorlar, malları vadeli almaya çalıştıklarından pahalı mal alıyorlar. Asıl sıkıntı duydukları nokta işletme sermayesi'' dedi.
Girişim sermayesinin şirketlerin kurtarıcısı durumuna geldiğini vurgulayan Keçeci, ''Çünkü girişim sermayesi şirketin mevcut durumuna değil, ileriye dönük nakit akışlarına, yaratacakları katma değere, pazardan alabilecekleri potansiyele ve en önemlisi de girişimcinin vizyonuna bakarak yatırım yapabilmektedirler. Bankalar için çok riskli görünen projeler, bazen girişim sermayesi fonlarından çok rahat finansman sağlayabilmektedir'' diye konuştu.
-''ŞİRKETİMİZ EMTİALAŞMIŞ ÜRÜNLER ÜRETEN SEKTÖRLER İLE İLGİLENMEMEKTEDİR''-
KOBİ AŞ Genel Müdürü Süleyman Yılmaz da şirketlerinin ortak olmada sektör ayrımı yapmadıklarını belirti. KOBİ AŞ'nin ortak olacağı şirketin, bulunduğu sektör içerisinde rakiplerine üstünlük sağlamış ve ayırt edici bir özelliğinin olması gerektiğini dile getiren Yılmaz, ''Şirketimiz öncelikli olarak yenilikçi iş fikri aramakta, emtialaşmış
ürünler üreten sektörler ile ilgilenmemektedir. Finansman desteği bulunduğu takdirde herkes tarafından kolaylıkla yapılabilecek işler bizim için cazip değildir. Şirketimiz kendisine ait bir know-how'ı, yeni bir iş fikri veya üretim metodu olan firmalarla ilgilenmektedir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'de imalatı yapılamayan çok fazla ürün kalmadığını, pek çok ürünün dünya standardında üretilebildiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
''Bünyesinde araştırma gelişme çalışmalarını sürdüren firmalar imalat sektöründe de öne çıkmaktadır. Bir firmanın ürettiğini diğer firmalar da üretebilmektedir, önemli olan ürünü hiç durmadan geliştirebilmektir. Dolayısıyla bir defaya mahsus yeni bir fikrin çok da kıymeti yoktur.''