Yahya Öylek -
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ)
Kadın Sorunlarını
Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü
Sosyolog Sema Sancak, kadına yönelik şiddetin son bulması için kadınlara kendi haklarını anlatılmasının yeterli olmadığını ifade ederek, ''
Erkeklerin de eğitilmesi gerekiyor'' dedi.
20 yıldır Van ve çevresinde kadın ile kadın sorunları üzerine çalışma yapan Sancak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin veya
kadın cinayetlerinin sadece Van'ın veya Türkiye'nin herhangi bir ilinin sorunu olmadığını, dünyanın ortak sorunu olduğunu ifade etti.
Şimdiye kadar hep kadınlara kendi haklarını anlattıklarını ancak bunun tek taraflı olmadığını anladıklarını belirten Sancak, ''Kadına yönelik şiddetin son bulması için kadınlara kendi haklarının anlatılması yetmiyor, erkeklerin de eğitilmesi gerekiyor. Bu konuda erkekler de bilinçlendirilmeli ve bu işin yanlış olduğu konusunda ikna edilerek farkındalık oluşturulmalıdır'' dedi.
Kadına yönelik şiddetin eskiden beri var olduğunu ifade eden Sancak, ancak göz önünde olmadığı için
toplumun bundan haberdar olmadığını söyledi.
Son yıllarda medyada kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin haber yapılmasıyla bu konunun toplumun gündemine geldiğini ifade eden Sancak, şöyle konuştu:
''Medyanın bu konuya eğilmesi önemli. Ancak kadın cinayetlerinin nasıl işlendiğine dair haberlerde detaya inilmesini doğru bulmuyorum. Kadın cinayetlerinin nasıl işlendiğine dair medyada detaylı haber olması, toplumda
taklit dalgası oluşturuyor. Sosyal olaylarda taklit dalgası çok hızlı yayılıyor.
Münevver Karabulut cinayetinde olduğu gibi kol ve bacak kesilmesi olayının
reyting uğruna televizyon kanallarında günlerce hatta aylarca detaylı haber yapılması bu tür vakaların artmasına sebep oldu. Nihayetinde Karabulut cinayetinden sonra bu tür vakalara daha çok rastlar olduk.''
-''DİYANET VE MÜFTÜLÜKLERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR''-
Kadına yönelik şiddetin son bulması için toplumun bütün kesimlerinin ve kurumlarının harekete geçmesi gerektiğini bildiren Sancak, toplum üzerinde önemli etkileri olan genelde
Diyanet İşleri Başkanlığı, yerelde ise müftülüklere büyük görev düştüğünü kaydetti.
Van'da yaptıkları bazı çalışmalarda müftülükten din görevlileri ile hareket ettiklerini bildiren Sancak, şöyle konuştu:
''Mahalle gezilerimizde bizler kadınlara haklarını anlatırken din görevlisi arkadaşımız da konunun dini yönünü anlatıyordu. Bunun önemli bir faydasını görüyorduk. Bu yüzden
Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüklere çok büyük işler düşüyor. Daha önce Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan bir
protokol var. Camilerde vaaz ve hutbelerde, töre cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin günah olduğunun anlatılması gerekiyor. Diyanetin programında bu konu var. Ancak bunu belli periyotlar dahilinde daha sık sık gündemde tutmak gerekiyor.''
-''ANNELER, ÇOCUKLARINI CİNSİYET AYRIMI YAPMADAN YETİŞTİRMELİ''-
Özellikle bu bölgede kadının ikinci
sınıf insan olarak görülmemesi için en büyük sorumluluğun annelere düştüğünü belirten Sancak, şunları kaydetti:
''Anneler olarak kız ve erkek çocuklarımızı
cinsiyet ayrımı yapmadan yetiştirmeliyiz. Erkeği ayrıcalıklı, kızı daha susan ve ürkek yetiştirmekten kaçınmalıyız. Erkek su içecekse suyunu kendi almalı. 'Kızım git ağabeyine su ver' davranışında bulunmamalıyız.Böyle davranmazsak erkekler üstün olduğunu düşünmeyecek. Anneler olarak erkek çocuğumuza üniversiteye gittiğinde kendi kendine yetebilecek işleri yapabilmeyi öğretmeliyiz. Erkekler
halk arasında 'kılıbık' denildiği için eşlerine bir
bardak su vermiyor ve sürekli 'su getir, yemeğimi getir, yatağımı yap' diye talimatlar veriyor. Bu işleri neden erkekler kendileri yapmıyor veya eşlerine
yardım etmiyor. Çünkü annesi onu öyle yetiştirdiği için aynı davranışı eşinden ve gelecekte kızından bekliyor.''
(YÖ-RİN-HAN)05.09.2011 13:03:51