Gülcan
Kaplan - Türkiye'de son yıllarda, gelişmiş
ülkelerdeki gibi daha üretken, bağımsız, fonksiyonel ve ağrısız bir
yaşam sürebilmek, ''yaşam kalitesini yükseltmek'' için daha sık ve yaygın olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmeti alınmaya başlandığı bildirildi.
Dokuz
Eylül Üniversitesi (DEÜ) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Doç. Dr.
Salih Angın, son 10 yıl içinde fizyoterapi ve rehabilitasyon
uygulamaları konusunda halkın bilincinin yükseldiğini, vatandaşların ''nerede, nasıl
tedavi uygulanıyor, tedavinin gidişatı nedir, sonucunda nasıl bir tablo çıkacak'' diye önceden sorgulayarak, seçme hakkını kullandığını söyledi.
Klasik sağlık hizmetlerinde ''yaşamı idame ettirme'', bunun için de hayatta kalmayı sağlayan temel tedavi yöntemlerini uygulama yaklaşımın baz alındığını anlatan Angın, ''Yaşamı idame ettirmek tabii ki çok önemli, ilk sırada geliyor. Ama idame ettirirken bireyin ne kadar bağımsız olduğu, ne kadar kaliteli yaşadığı da önemli'' dedi.
Doç. Dr. Angın, fizyoterapinin bir anlamda bireyleri ''bağımlı ve
tüketici'' pozisyonundan ''bağımsız ve üretici pozisyona'' geçebilmesini sağladığını belirterek, şöyle devam etti:
''Örneğin bacaklarını kullanamıyorsa elleriyle yapabileceği bir işle üretici pozisyonuna geçebilir. Ya da bel problemi yaşayan birini düşünün. Bel sorunu üretimi ciddi olarak sekteye uğratır, iş gücü kaybına sebep olur. Beli ağrıyorsa bir işi gereken zamanda, gereken şekilde yapamayacaktır. Ülke ekonomisi için ciddi kayıpları var. Toplum üzerindeki bu yükün alınması lazım ve fizyoterapi yöntemleriyle kişi daha bağımsız hale gelebiliyor. Dolayısıyla
toplumsal yük de biraz azalmış oluyor. Bu da hem bireye hem de tüm ülkeye
kazandırılmış bir artı demektir.''
Fizik tedavi ve rehabilitasyonun geniş bir uygulama alanı bulunduğunu dile getiren Angın, başlıca uygulama alanlarının ''
boyun ve kol ağrıları, omuz, dirsek, el, sırt, bel ve bacak, kalça, diz ve ayak ağrıları, romatizmal
hastalıklar, boyun ve bel fıtığı, donuk omuz, topuk dikeni,
yüz felci, yarım ve tam
felç, eklem kireçlenmesi, kas romatizması, kaza veya
ameliyat sonrası eklem hareket kısıtlılıkları, kas hastalıkları, sinir hastalıkları, MS, serebral palsi, parkinson,
kalp damar ve solunum hastalıkları'' olduğunu kaydetti.
Angın, ''Mesela
KOAH hastasının akciğer kapasitesinin geliştirilmesi ve devamlılığı çok özel egzersiz programlarıyla, özel tekniklerle sağlanabiliyor. Kardiyak yani
kalp damar sistemine baktığımızda mesela bir
kalp nakli olan hasta, kapasitede ciddi bir azalma yaşar. Çok özel yöntemlerle yavaş yavaş arttırarak, var olan kapasitenin devamlılığı ve geliştirilmesini sağlarsınız. Böylece kişinin normal bir yaşam sürmesini sağlarsınız'' dedi.
-''AĞRILARLA YAŞAMA MAHKUM DEĞİLİZ''-
Engellilere ya da değişik nedenlerle fonksiyonel bağımsızlığını yitirmiş insanlara fiziksel, ruhsal,
ekonomik ve sosyal yönden olabildiğince
bağımsızlık kazandırmaya çalıştıklarını anlatan Angın, hastayla uyumlu ve kapsamlı uygulanan rehabilitasyon programının yatağa ve başkalarına bağımlı kalma süresini kısalttığını ve yaşam kalitesini yükselttiğini vurguladı.
Doç. Dr. Angın, Türk halkının tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi artık yaşamını daha üretken, daha bağımsız, daha fonksiyonel ve ağrısız bir şekilde geçirebilmek, ''yaşam kalitesini yükseltmek'' için daha sık ve yaygın olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmeti almaya başladığını söyledi.
-BİLİNÇSİZ FİZYOTERAPİYE DİKKAT-
Son birkaç yılda üniversitelerin fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümlerine gösterilen yoğun ilginin dikkati çektiğini ifade eden Doç. Dr. Angın, ''Bu bölümler sınava giren 10-12 bin öğrenci grubu tarafından
tercih ediliyor. Çünkü insanımızın bu konudaki bilinci yükseldi, bu hizmeti temel bir ihtiyaç olarak görüyor'' dedi.
Doç. Dr. Angın, fizyoterapi eğitiminin 4 yıllık bir
lisans eğitimi olduğunu kaydederek, kendini eğitim almadığı halde fizyoterapist olarak tanıtanların yaptığı uygulamalara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Uygulamayı yapacak kişinin gerekli eğitimi alıp almadığından emin olunması gerektiğini bildiren Angın, ''Bu nokta çok önemli, bazen bu eğitimi almamış kişilerin uygulamaları iyileşme sürecinin uzamasına, sakatlıklara, ölüme bile neden olabilir'' dedi.
(GLC-BAH-BŞK-SA)30.09.2011 10:41:53