İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin 28 kamu görevlisi hakkında
soruşturma açmasının ardından Dink ailesinin avukatı da 'Bi
Ermeni Var' isimli kitapta yer alan bilgi ve belgelerin araştırılması için
mahkemeye iki ayrı dilekçe ile başvuracak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla araştırmalara başlayan Devlet Denetleme Kurumu (DDK) ise önümüzdeki günlerde
Hrant Dink ailesi ve avukatlarını dinleyecek.
Cihan Haber Ajansı (Cihan)'na konuşan
Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi ve 'Bi Ermeni Var' adlı kitabın yazarı Âdem
Yavuz Arslan,
kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasının siyasi iradenin konuyu sahiplendiğini gösterdiğini söyledi.
Bundan sonra daha hızlı mesafe alınacağını dile getiren Arslan, 'Bi Ermeni Var' kitabının
davanın seyrini değiştireceğini savundu. Soruşturmanın 4 yıl sonra yaşanan çok önemli bir gelişme olduğuna dikkat çeken Arslan, "Davanın seyri değişebilir. Bugüne kadar hep söylediğimiz 'soruşturmanın hakkıyla yapılmadığı, özellikle konunun bir
takım ayaklarının hep boş bırakıldığı,
Trabzon Jandarmasını, İstanbul Valiliğini, İstanbul'daki kamu görevlilerini, Ankara'daki bazı soruşturmada eksik bırakılan alanları, özellikle de MİT'i, hep eksik bırakılan yerler vardı', bugüne kadar. Dünkü duruşmada alınan kararı çok önemsemek lazım. Daha önce kamu görevlileri hakkında izin verilmeyen kişilerle ilgili, izin müessesesini devre dışı bıraktı. Biz bu olayı Mehmet Haberal'ın doktorunda yaşamıştık yakın zamanda. Aynı noktadan hareketle izin müessesini devre dışı bıraktılar. Bu isimlerle ilgili soruşturma süreci başlamış oldu. Dört yıl sonra davada çok önemli, hayati dönüm noktası yaşandı." dedi.
HSYK VE MAHKEME HEYETİNİN DEĞİŞMESİ DAVA İÇİN KRİTİKTİ"
Dink cinayetiyle ilgili çok yeni bilgi, belgelerin ortaya çıktığını ifade eden Arslan, ailenin avukatı
Fethiye Çetin'in dünkü duruşmada bütün bu kitapları, bilgi belgeleri iki ayrı dilekçeyle tek tek mahkemeye taşıdığını belirtti. Bunun çok önemli bir gelişme olduğunu anlatan Arslan, ayrıca avukatların soruşturma savcısına başka taleplerin de olduğunu bildiğini açıkladı. Gazetecilerin buldukları bilgi, belgelerin davanın seyrini değiştirdiğini kaydeden Arslan, ayrıca siyasi iradenin de artık süreçte etkili olduğunu kaydetti.
Bu yılki
anma törenleri esnasında herkesin dikkat çektiği bir konunun "Siyasi irade desteği gerekiyor" olduğunu hatırlatan Arslan, 30 kişiyle ilgili soruşturmanın açılmış olmasının siyasi iradenin de artık konuyu sahiplendiğini gösterdiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanlığının konuyu yakından takip ettiğini bildiklerini aktaran Arslan, şöyle devam etti: "DDK, Cumhurbaşkanının talimatıyla çalışmaya başladı. Onlar da çok kapsamlı bir çalışma yapıyorlar. Önümüzdeki günlerde Hrant Dink ailesi ve avukatlarını dinleyecekler. Dolayısıyla siyasi irade de artık bu davada etkili bir şekilde sahada. Siyasi irade olayı sahiplenmiş durumda. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), mahkeme heyetini değiştirdi. 'Yeni gelen heyetin konuya çok daha sahip çıkacağı' gibi bir izlenim edindik dünkü duruşmadan itibaren. Biraz gecikmeli de olsa Dink cinayetinde bundan sonra daha hızlı mesafe alınacak diye düşünüyorum. Kritik olan şeylerden bir tanesi, mahkeme başkanının değişmesi. HSYK'nın değişmiş olmasını çok önemsemek lazım. Eski HSYK, bu tip kritik davalarda tuhaf davranışlar sergiliyordu. Başka bir HSYK var bugün. Başta Dink davası olmak üzere önemli davalarda, daha inisiyatif kullanıyor. HSYK'nın değişimi, bundan sonraki süreç için çok önemliydi. Dink davasındaki bu dönüşümünün de HSYK ve mahkeme heyetinin değişimiyle ilgili olduğunu düşünüyorum."
"EMNİYET 24 SAATLİK KORUMA SÜRECİNE BAŞLADI"
Soruşturma başlatılan kamu görevlileri içinde daha önce detaylı soruşturulmayan çok sayıda isim bulunduğunu dile getiren Arslan, "Çözüm için önemli bir adım. Ak
koyun, kara koyun ortaya çıkacak." dedi.
Mermili tehdit mektubuna ilişkin soruşturma hakkında da bilgi veren Arslan, şunları söyledi: "
Kitap çıkar çıkmaz, bir takım tehdit telefonları almıştık. 26 Ocak akşamı bir kargo paketiyle 4 tane
Kaleşnikof mermisi ile bir tane de beyaz bere gönderilmişti.
Tehdit,
mesaj açıktı: 'Bu işi, cinayeti kurcalarsan, senin de sonun Hrant Dink gibi olur.' mesajıydı. Çünkü beyaz bere ve kurşunların başka bir anlamı yok. Maalesef o günden bugüne kadar baya bir zaman geçmesine rağmen, hiçbir ipucu yakalanamadı. Tehdidi yapan şahıslar, son derece profesyonel gözüküyorlar. Sahte kimlik kullanmışlar, Ankara'da bir üniversite öğrencisine ait
sahte kimlik var. Sonrasında
Yozgat Yerköy'den kamerası olmayan bir yurtiçi kargo şirketi bulunmuş. Eşkâl yok,
parmak izi yok, DNA yok, hiçbir ipucu yok. Görünen o ki tehdidi yapan kişiler de son derece profesyonel kişiler. Dolayısıyla
emniyet de bu süreçten hemen sonra 24 saatlik koruma sürecine başladı. Artık o gün bugündür de biz de korumayla yaşamaya çalışıyoruz."