Yücel Velioğlu/
Selçuk Yıldız - Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden
Kapadokya bölgesinde geç Hitit dönemindeki Tabal ülkesine ait bulgulara rastlanan Nevşehir'in
Gülşehir ilçesi Ovaören beldesindeki Yassıhöyük'teki arkeolojik kazılarla, bölgenin yaklaşık 2 bin 700 yıllık tarihi gün ışığına çıkarılıyor.
Bölgede 2007 yılında
Bakanlar Kurulu kararı ile
Gazi Üniversitesi
Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülen kazılarda, bugüne kadar
demir, ok ve mızrak uçları, pişmiş
toprak ağırşaklar, kemikten yapılmış
iğne,
dokumacılıkta kullanılan ağırşaklar, çanak-
çömlek kalıntıları ile 12 hektarlık bir alanı kaplayan büyük bir
kent ve kenti çevreleyen taş surlar açığa çıkarıldı.
Anadolu'nun yerleşik hayata geçişinin ilk evresinden başlayıp,
Bizans, hatta
Osmanlı dönemine kadar uzandığı tahmin edilen bölgenin, sadece ikamet edilen bir yer değil, aynı zamanda bir
kale kent, bir idare merkezi ve askeri alanda önemli bir merkez olduğu tespit edildi.
Bölgede bulunan Yassıhöyük ve Topakhöyük olmak üzere yaklaşık 25 hektarlık bir alanı kapsayan arkeolojik kazı alanında, henüz yazılı bir bulguya rastlanmadı, ancak kazı alanında saray ya da bir mabet olduğu tahmin ediliyor.
Mimari buluntuların yanı sıra çanak çömlek buluntuları ile hem Orta Demir Çağ hem de Geç Demir Çağ dönemindeki kültürel dokuyu göz önüne seren kazılar, kısıtlı
bütçe ile devam ediyor.
Kazı heyeti başkanı
Gazi Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, arkeolojik çalışmaları 15 kişilik bir
ekiple yürüttüklerini, öncelikli amaçlarının bilimsel olarak, bölgenin tarihini aydınlatmaya yönelik bulgulara ulaşabilmek olduğunu söyledi.
Bulunan tarihi kentin
mimari, anıtsal eserler ortaya çıktıkça ayrı ayrı projelerle onların restorasyonlarını da yapmak suretiyle gelecek nesillere bırakılacağını belirten Şenyurt, tarihi bölgenin zamanla
yerli ve
yabancı turistlerin de ilgisini çekeceğini, ikinci planda elde edilen bulguları bölge turizmine kazandırmak
hedefinde olduklarını kaydetti.
Arkeolojik bölgenin Anadolu'nun yerleşik hayata geçişinin ilk evresinden başlayıp, Bizans, hatta Osmanlı dönemine kadar süreklilik arz eden bir bölge olduğunu vurgulayan Şenyurt, ''Elimizde geç Hitit Tabal ülkesine ait bulgularımız var. Ovaören beldesinin içindeki mağaralar, yer altı şehirleri zaten buraların bir eski yerleşim yeri olduğunu gösteriyor. Buranın Meneşa, Vaşanya gibi şehirlerden biri olduğunu tahmin ediyoruz. Bunu teyit edebilirsek buranın adına Ovaören-Meneşa veya Ovaören-Vanaşa diyeceğiz'' dedi.
Şu ana kadar özellikle Hitit dönemine ait hem önemli yerleşim mimarisi hem de
küçük buluntular elde ettiklerini anlatan Şenyurt, şu anda bölgedeki arkeolojik kazılarda, Neolitik döneme ait bulgulara rastladıklarını söyledi.
Kale kent olarak adlandırdıkları arkeolojik bölgede, bir saray ya da mabet olduğunu tahmin ettiklerini dile getiren Şenyurt, bundan sonraki kazıları kentin saray ya da mabedinin olduğunu tahmin ettikleri alanda yapacaklarını bildirdi.
-HEDEF KENT SURUNUN ORTAYA ÇIKARILMASI-
Şenyurt, ''Kent içindeki yerleşim dokusunda yaptığımız çalışmalarda ise iri boyutta sayılabilecek yapılarla karşılaştık. Her birisinin
depo odalarının, ayrı birimlerinin olduğu yapılar, bize buranın sadece ikamete yönelik konut veya yerleşim alanı olmadığını gösterdi. Gerek bulduğumuz silahlar, ok uçları, mızrak uçları, bıçaklar ve kamalar gibi aletler, gerekse bulduğumuz surlar, buranın bir idari merkez olduğunu, askeri alanda önemli bir doku olduğunu sundu. Bu yönüyle de biz Ovaören'deki Yassıhöyük arkeolojik bütünlüğünü kale kent olarak isimlendiriyoruz ve Demir Çağının, Anadolu'nun diğer önemli yerleri arasında önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Elde ettiğimiz bulgulara baktığımız zaman, Anadolu Demir Çağı kentleri arasında Orta Anadolu'da önemli bir kent olduğunu, jeopolitik konuma sahip güzel bir coğrafyada
kilit rolü oynayan kentlerden biri olduğunu tespit edebildik. Bundan sonraki çalışmalarımız yine kent surunun kontrollü bir şekilde koruyarak açılması,
restore edilerek gelecek kuşaklara aktarılmasına yönelik olacak'' şeklinde konuştu.
Finansman sıkıntısı nedeniyle yüzde 40 oranında bir kapasiteyle çalıştıklarına dikkat çeken Şenyurt, 15 kişilik bir ekip ile çalıştıklarını, ancak finansman sorunu olmadan 45-50 kişilik bir ekiple çalışılması halinde daha hızlı bir ilerleme kaydedilebileceğini, 10 yıl gibi bir sürede önemli bir mesafe elde edilebileceğini vurguladı.
Şenyurt, bu yılki arkeolojik kazıların önümüzdeki günlerde sona ereceğini de sözlerine ekledi.
(SY-YCL-ZB-İÇR-OSM)30.07.2011 12:10:23