Konya Baro Başkanı Fevzi Kayacan, Danıştay 8. Dairesi'nin, 2010 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES)'na başörtüsü ile girmenin önünü açan ALES Sonbahar Dönemi Kılavuzu'nun yürütmesini durdurmasına tepki gösterdi. Hukukçular Derneği Konya Şube Başkanı Özgür Solak ise kararın her yönüyle sakat olduğunu kaydetti. Konya Baro Başkanı Avukat Fevzi Kayacan, yaptığı açıklamada, Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen kararın hukuki olmaktan uzak olduğu ifade etti. Başkan Kayacan, "Her şeyden önce idari yargı yerlerinde tartışılan, sorgulanan idari işlemlerdir. Ortada idari işlem olmadan yargı yerlerince hukuki denetim yapılamaz" diyen Fevzi Kayacan, şunları kaydetti: "Karar, hukuk ilkelerine karşın ideolojik argümanlarla verilmiştir. Anayasa'nın 125. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinde belirtilen 'yargı yerlerince yerindelik denetimi yapılamaz' kuralına karşın, yürütmeyi durdurma kararı verilmesi temel hukuk ilkeleriyle çelişmiştir. Yargı yerleri yerindelik değil, hukuki denetim yapabilirler." dedi. Danıştay'ın, yargısal güçle ideolojik ve yasakçı bir karara imza attığını ifade eden Kayacan, bireylerin, en temel haklardan olan eğitim hakkını özgürce kullanmaları Türk milletinin öteden beri arzusu olduğunu ifade etti. Kayacan, "Esasen bu konuda toplumun her kademesinde mutabakat da vardır. Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan mahkemelerin millete rağmen karar almaları kamu vicdanını sızlatmaktadır." diye ifade etti. Danıştay'ın kararına bir tepki de Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER)Konya Şube Başkanı Özgür Solak'tan geldi. HUDER Başkanı Solak, kararın her yönüyle sakat olduğunu belirterek, ideolojik ve marjinal bir yaklaşımı yansıttığını kaydetti. Solak, kararın hukuki hiçbir temele ve esasa dayanmadığı gibi, usul bakımından da hatalı olduğunu dile getirdi. Bu yaklaşımın, Danıştay'ın, idarenin yerine geçmesi ve idare gibi hareket etmesinden kaynaklandığını savunan Özgür Solak, "Sınava nasıl girileceğine ilişkin karar yetkisi idareye ait bir yetkidir. Danıştay'ın idare yerine geçip, 'şu ifadelerin de yazılması gerekir' şeklindeki yaklaşımı, açıkça kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Referandumda halkın yüksek düzeyli desteğiyle kabul edilen düzenlemelerde de bu kuvvetler ayrılığını güçlendiren düzenlemelere yer verilmesine rağmen, Danıştay'ın kendisini idare yerine koyması anayasaya da aykırılık taşımaktadır." şeklinde konuştu.