Kurban bağışı kesim
ihalelerinde yolsuzluk yaptıkları iddialarına ilişkin haklarında
dava açılan LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer,
Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet
Cengiz ve
Mehmetçik Vakfı Genel Müdürü
Salih Güloğlu'nun da aralarında bulunduğu 45 kişinin yargılanmasına başlandı. Terör ve organize suçlara ilişkin davalara bakmakla görevli
Ankara 12. Ağır
Ceza Mahkemesinde görülen dava, 3 gün boyunca aralıksız sürecek.
Mahkeme, yapılan kimlik tespitiyle başladı. Duruşmaya 3 kişinin dışındaki tüm sanıkların müdafileri katıldı. Katılmayan üç kişinin ifadesinin ise talimatla aldığı bildirildi. Mahkeme Başkanı, yolsuzlukla ilgili hazırlanan iddianameyi özetleyerek aktardı. Tutuklu sanıklar tarafından
tahliye taleplerini içeren dilekçelerin verildiğini dile getiren
mahkeme başkanı, "
telefon dinlemelerinin yasaya aykırı olduğu,
delil olarak değerlendirilmemesi gerektiği" yönündeki taleplerin ise konunun esas hükümle değerlendirileceğinden taleplerin oy birliğiyle reddine karar verildiğini açıkladı. Duruşmada ilk savunmayı ise
Mehmetçik Vakfı Genel Müdürü Salih Güloğlu verdi. Hakkındaki suçlamaları reddeden Güloğlu, 39 yıl devlet memurluğu yaptıktan sonra
emekli olduğunu belirterek vakfa 1
Aralık 2008 tarihinde başkan seçildiğini hatırlattı. Vakfın 1996 yılından itibaren vekalet yoluyla
kurban kesmeye başladığını anlatan Güloğlu, şimdiye kadar kendilerine konuya ilişkin herhangi bir şikayetin gelmediğini savundu.
"İHALE ŞARTNAMESİ DEĞİŞTİRİLMEDİ, REVİZE EDİLDİ"
Kesimlerin dini usullere göre yapıldığını ileri süren Güloğlu, nasıl kesim yaptıkları konusunda
Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüştüklerini ifade eden Güloğlu, dönemin Başkanı Ali Bardakoğlu'nun kurban kesimine ilişkin yaptığı açıklamalara göre kesimleri gerçekleştirdiklerini belirtti. Kurban kesiminin öncesi ve sonrasına ilişkin basına ve kamuoyuna gerekli açıklamaların yapıldığını kaydeden Güloğlu, bunun dışında bir eylemlerinin bulunmadığını savundu. İhale şartnamesinin değiştirilmediğini, revize edildiğini iddia eden Güloğlu, son 7 yılda en çok ödemenin 2009 yılında yapıldığını belirterek 17 kesim bölgesinde yapılan kurban kesimleri sonrası etlerin o bölgedeki şehit ve gazi yakınlarına dağıtıldığını söyledi. 2 bin 410 aileye dağıtım yapıldığını anlatan Güloğlu, kendilerinin ihale kanununa tabi olmadıklarını için fesat karıştırmalarının da söz konusu olamayacağını ileri sürdü. Özel sektörle çalıştıklarını dile getiren Güloğlu, Et Balık Kurumuna
teklif sunduklarını ancak bağışçılarının menfaatlerine uygun olmadığı için
anlaşma yapılmadığını savundu.
"ETLERİN TAMAMININ DAĞITIMI KONUSUNDA BİR VAADİMİZ OLMADI"
Hiçbir zaman kesilen kurban etlerinin tamamının dağıtılması konusunda bir vaatlerinin olmadığının altını çizen Güloğlu, sadece kesim bölgelerindeki şehit ve gazi yakınlarına et dağıtımı vaadinde bulunduklarını söyledi. Dağıtılmayan etlerden elde edilen gelirin ise gazi ve şehitlere
maaş olarak ödendiğini anlatan Güloğlu, kesim denetimlerinin de din görevlisi ve noter dışında her bölgeye gönderilen vakfın maaşlı çalışan üç kişi tarafından yapıldığını belirtti. 2009 yılında küçükbaş hayvanların 90 TL, büyükbaş hayvanların 630 TL'den ihale edildiğini anlatan Güloğlu, kalan etlerin de
firma tarafından satın alındığını söyledi.
Olay sırasında Mehmetçik Vakfı Genel Sekreterliği görevini yapan Alaattin Torun ise kendisinin İhale Yeterlilik Komisyonu Başkanı ile İhale Komisyonu gözlemci üyesi olduğunu ifade etti. Üç ihale yapma ile tek bir ihale yapma arasında özü itibariyle bir farkın bulunmadığını savunan Torun, kurban derilerinin Türk Hava Kurumuna verildiğini belirtti. Vaatlere uygun kurban kesildiğini ileri süren Torun,
Diyanet İşleri Başkanlığına zaman zaman görüş sorduklarını ve dönemin Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın açıklamaları doğrultusunda bu işi yaptıklarını kaydetti.
2009 yılında 356 bin kurban bağışı yapıldığını ve bunların hepsini zaten
vakıf olarak dağıtma imkanları bulunmadığını iddia eden Torun'a mahkeme başkanı, "O zaman insana sormazlar mı; sizde dağıtacağınız kadar neden kurban toplamıyorsunuz?" diye sordu. Ancak Torun, bu soruya bir
cevap veremedi. Mahkeme Başkanının "ihale ettiğiniz firmanın
vergi borcu bulunduğunu, buna rağmen neden ihalenin bu firmaya verildiğini" sorması üzerine ise Torun, firmanın vergi borcu olduğunu bilmediklerini, bunu fark edemediklerini iddia etti. Vakfın kamu ihalesine tabi olmadığını dile getiren Torun, şeffaf olmak adına örnek alınarak ihale yapıldığını ifade etti. Duruşmaya öğlen arası verildi.
İDDİANAMEDEKİ SUÇLAR
İddianamede, "vakıf veya
dernek tüzel kişiliğini
araç olarak kullanıp, dini
inanç ve duyguları istismar etmek suretiyle nitelikli
dolandırıcılık" suçundan Mehmetçik Vakfı Genel Müdürü Salih Güloğlu'nun 156 bin 334 defa, Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz'in 6 bin 370 defa, LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer'in ise 52 bin 10 defa ayrı ayrı cezalandırılmaları isteniyor. TCK'nın 158/1. maddesinin (a) ve (d) bentlerinde düzenlenen bu suç için 2 yıldan 7 yıla kadar
hapis cezası öngörülüyor. Buna göre, Güloğlu'nun 1 milyon 94 bin 338, Ezer'in 364 bin 70 ve Cengiz'in ise 44 bin 590 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Güloğlu'nun ayrıca "ihaleye fesat karıştırmak", Cengiz'in ise "özel
belgede sahtecilik ve sahte özel belge kullanmak" suçlarından da cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, 1 numaralı
şüpheli olarak yer verilen Mahmut Ay'ın "suç işlemek amacıyla
örgüt kurmak ve yönetmek", "ihaleye fesat karıştırmak", "edimin ifasına fesat karıştırmak", "resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak" ve "resmi belgede sahtecilik suçuna azmettirme" suçlarından cezalandırılması talep ediliyor.
Diğer şüpheliler hakkında ise "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "ihaleye fesat karıştırmak", "edimin ifasına fesat karıştırmak", "resmi belgede sahtecilik", "rüşvet", "vakıf veya dernek tüzel kişiliğini araç olarak kullanıp, dini inanç ve duyguları istismar etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık", "örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek
yardım etmek", "suç delillerini gizleme ve değiştirme" ile "özel belgede sahtecilik" gibi iddialardan cezalandırılmaları isteniyor.