Uluslararası Stratejik
Araştırmalar Kurumu (
USAK) Genel Koordinatörü
Sedat Laçiner, "27
Mayıs darbesi sonrası idam edilen
Başbakan Adnan Menderes'in kefeni ortada durdukça suçluların değil, suçsuzların korkmaya devam edeceğini" söyledi. Suç cezasız kaldıkça bazılarının darbeciliği
doğal bir hak olarak göreceğini, kendisini durdurmaya çalışanlar
yargıç ve savcılar olsa da bunu anlayamayacaklarını vurgulayan Laçiner, mahkemenin sorununun ise hala bu ülkede darbenin suç olduğuna inanmayan pek çok aydının ve siyasetçinin olması, hatta bugüne kadar bir tek darbecinin dahi yargılanamamış olması olduğunun altını çizdi.
Sedat Laçiner,
Ergenekon ve
Balyoz davalarından sonra Türkiye'de siyasi cinayetlerin bıçakla kesilmişçesine durmasının suçu doğrulayan bir diğer kanıt olduğunu ifade etti.
USAK'ın internet sitesinde "Menderes'in Kefeni ve Balyoz" başlıklı bir yazı kaleme alan Laçiner, devletlerin kendilerine karşı işlenen suçlarda çok daha acımasız olabileceğini, dünyanın en ağır cezalarının
terör suçlularına verildiğini belirtti.
"Bir hukuk düzeninde işleyebileceğiniz en büyük suç, o hukuk düzenini kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaktır. Başka bir deyişle sisteme darbe yapmaktır." diyen Laçiner, şöyle devam etti: "Eğer darbe yaparsanız mevcut yasaları çöpe atarsınız, demokrasinin kalbi olan parlamentoya
kilit vurursunuz. Böylece hukuka ve demokrasiye karşı toptan savaş açar, işlenebilecek en ağır suçu işlemiş olursunuz.
27 Mayıs'ta tam da böyle olmuştur. Darbeciler Meclisi kapatmış, ülkenin tüm kurumlarını kontrollerine almışlar ve en önemlisi anayasayı ve yasaları çöpe atmışlardır. Milletin seçtiği devlet adamları hapislere tıkılmış, kurulan sözde mahkemelerde 'üretilmiş deliller'le yargılanmışlardır. Ağır
insan hakları ihlalleri sonucunda pek çok milletvekili sağlığını ve hatta hayatını kaybetmiştir. Ülkenin Başbakanı ve iki bakanı idam edilmiş, Cumhurbaşkanı ise hayatını zor kurtarmıştır. Sözde davaların devam ettiği Yassıada'da aralarında Lütfi Kırdar'ın da bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetmiş, birçok
sanık ise hakaretlere dayanamadıklarından
intihar teşebbüsünde bulunmuştur."
BU ÜLKEDE HUKUKU VE DEMOKRASİYİ KATLETMENİN HİÇBİR CEZASI OLMADI
Darbede dayanılan temel gerekçenin ise '
Anayasayı ihlal' olduğunu dile getiren Laçiner, "Bugün de darbecilik yapanlar aynı gerekçeye sığınmıyorlar mı?" diye sordu.
27 Mayıs'ın ilk olduğunu ama son olmadığını hatırlatan Laçiner, hukuk ve demokrasinin üzerindeki zorbalığın 27 Mayıs'la kurumsallaştığını ve kalıcı hale geldiğini ifade etti.
Ülkenin tüm Başbakanlarının militarist çevrelerle yaşadıkları sorunlarda Menderes'in beyazlar içinde idam sehpasında sallanan bedenini hatırladığını anlatan Laçiner, Türk siyasi hayatında 'höt' deseniz korkacak siyasetçiler belirdiğini kaydetti.
12
Mart, 12
Eylül ve 28 Şubat'ın 'Anayasa adına' hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına aldığını vurgulayan Laçiner, "Eğer bir elmayı çalarsanız bunun bir cezası vardır. Fakat hukuku ve demokrasiyi katletmenin bu ülkede herhangi bir cezası hiç ama hiç olmadı. Saydığımız tüm zorbalıkları ve hukuk ihlallerini yapanlar bugün devlet tarafından hala suçsuz ve onurlu birer
Türk vatandaşı olarak tanınıyorlar. Darbeciler işledikleri bir tek suçtan bile yargılanmadılar, mevcut yasalar önünde onurlarından da bir tek zerre bile kaybetmediler. Hatta bazı siyasiler bu zorbalıkları bugün bile savunabiliyorlar. 27 Mayıs'ı haklı bulan pek çok sözde
hukukçu olduğu gibi, yeni 28 Şubat'lar isteyenler bile var aramızda." dedi.
Sözü Ergenekon ve Balyoz davalarına getiren Laçiner,
belge, bilgi ve bulguların yeni darbe girişimlerine işaret ettiğini ifade etti.
Bildik senaryonun, "Önce tanınmış kişilere suikast düzenlersin, sonra suçu toplumun bir kesimine atarsın. Ardından siyasi kutuplaşma sağlar, insanları
sokak çatışmalarına çekersin. Çatışmalar şiddetlenince de arayı bulmak bahanesiyle darbe yaparsın." olduğunu anlatan Laçiner, "Balyoz sanıkları suçlu mu, değil mi; bunu zamanla göreceğiz. Diğer taraftan kimin suçlu olduğunu bilemesek de ortada büyük bir suç olduğu muhakkak." diye konuştu.