Osmanlı döneminde,
İngiliz gemilerinin Çanak
kale Boğazı'nı geçmelerinde ihmali olduğu gerekçesiyle, Sultan 3. Selim'in emriyle idam ettirilen ve mezarı
Çanakkale'nin
Eceabat ilçesine bağlı Kilitbahir köyündeki Mecidiye Şehitliğinin bitişiğinde yer alan ünlü matematikçi Feyzullah Efendi'ye ait yeni bilgilere ulaşıldı.
Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi (
ÇOMÜ)
Tarih Bölümü
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl on binlerce vatandaşın geldiği Tarihi
Gelibolu Yarımadasında ziyaret edilen önemli noktalardan biri olan ve Mecidiye Tabyasının 1
8 Mart 1915'te şehit olan askerlerinin yattığı şehitliğin bitişiğinde yer alan, üzerinde
Osmanlıca kitabe bulunan mezarın Feyzullah Efendi'ye ait olduğunu söyledi.
Yaklaşık bir yıldır bu konuda araştırmalar yaptığını ve
arşiv belgelerine ulaştığını belirten Sayılır, Sultan 3. Selim tarafından idam fermanı çıkarılıp, Kilitbahir Kalesi arkasında asılan Feyzullah Efendi'nin günümüzde halen kullanılan teknolojiye ışık tutan çalışmalarının bulunduğunu kaydetti.
Yrd. Doç. Dr. Sayılır, Feyzullah Efendi ile ilgili şu bilgileri verdi:
''Denizlerde gemicilerin, bulundukları yeri anlayabilmeleri için, güneşle ufuk düzlemi arasındaki açısal mesafeyi ölçen optik seyir cihazı olan ve John Handley tarafından yapılan ilk 45 derecelik oktantla
modern sekstanttan yararlanarak havada yükseklik ölçümünün logaritma ile hesaplanmasını konu alan 'Muhazarat-ı Feyziye' adında önemli bilgileri içeren bir yazma eseri bulunuyor. Feyzullah Efendi'nin, 1804 yılında kaleme aldığı bu eserin birer kopyasının
İstanbul Eyüp'te Hüsrev Paşa Kütüphanesi ile
Yıldız Sarayı Kütüphanesi'nde olduğunu belirledik.''
Osmanlı'nın ünlü matematikçisi ve mühendisi Feyzullah Efendi'nin, idamından sonra gömüldüğü Kilitbahir Kalesi yakınlarındaki mezarının, 1980 yılında buradan alınıp,
Çanakkale Boğazı'nı net gören yeni yerine taşındığını bildiren Sayılır, şöyle konuştu:
''Feyzullah Efendi, Peksimetçibaşı Ahmet Ağa'nın oğludur. Gençlik yıllarında görev yaptığı Muhasebe Kalemi kâtipleri içerisinde, (Güzel Yüzlü Feyzi) olarak bilinirdi. Önceki defterdar Hasan Efendi'nin kardeşi Ahmet Efendi'nin himayesinde yetişmiş ve onun ölümünden sonra eğitimine devam edip önce zimmet halifesi ve baş muhasebe kisedarı yani vekilharcı, daha sonra
Ziya Paşa'nın Mısır'a gidişinde ordu defterdarı, ordu ile Mısır'dan dönüşünden kısa süre sonra İrad-ı Cedid Defterdarı oldu.
Edirne vakası üzerine diğer birçok devlet ricali gibi kendisi de azledildi. Feyzullah Efendi kendinden emin bir duruş ve tavra sahipti. Başını vakur bir şekilde yukarı kaldırarak gezme alışkanlığı vardı. Ekin tarlasına girdiğinde ekinlerin başakları gözlerine batmasın diye suda yüzer gibi başını yukarı dikip yürüdüğü için kendisine (Ekin iti Fevzi) lakabı takılmıştı.
O dönem, Yeniçeriler Nizam-ı Cedid fikrini savunanlara karşı
öfke ve kin besliyorlardı. Ancak Feyzullah Efendi'nin kibirli tavrı kendisine yönelik nefretin bir derece daha artmasına neden olmuştu. Aslında düşük derecede bir kâtip iken kısa sürede birden bire parlayıp İrad-ı Cedid Defterdarlığı gibi bir göreve
tayin edilerek yüksek kademeli devlet ricali arasına girmesi, birçok kıdemli devlet adamı arasında Feyzullah Efendi'ye karşı genel bir nefret uyanmasına neden olmuştu.''
-FEYZULLAH EFENDİ'NİN İDAM EDİLMESİ-
Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, 1807'de
İngiltere ile
Osmanlı Devleti arasında diplomatik bir
kriz çıktığını ve Osmanlı Devleti ile Fransa'nın yakınlaşmasından rahatsızlık duyan İlgiltere'nin, bu iki ülkenin arasını açmak için her yolu denediğini
bildiri.
İstanbul'da yoğun diplomatik girişimlerde bulunan dönemin İngiliz elçisinin, 29 Ocak 1807 gecesi bir İngiliz gemisine binerek İstanbul'dan kaçtığını ve bunun üzerine Osmanlı-İngiliz savaşının çıkacağı düşüncesinin güçlendiğini vurgulayan Sayılır, İstanbul'da hem askeri
danışman hem de elçi olarak bulunan
Fransız General Sebastiani'nin, Çanakkale Boğazı'nın İngiliz donanmasının geçişine engel olabilecek derecede
tahkim edilmesi ve kalelerin ve istihkamların eksikliklerinin giderilmesinin gerektiği yönünde uyarılarda bulunduğunu anlattı.
Sayılır, bunun üzerine, Osmanlı'nın tanınmış matematikçi ve mühendis Feyzullah Efendi'yi, Çanakkale Boğazı istihkâmlarının eksikliklerini gidermek ve modernizasyonunu yapmak üzere görevlendirdiğini, kısa süre sonra da
Salih Paşa'nın, yapılan tabyaları
kontrol etmek üzere Çanakkale'ye gönderildiğini söyledi.
Bozcaada'ya ulaşan İngiliz elçisinin, İstanbul'a, Osmanlı Devleti sınırlarını terk etmediğini ve görüşmelere devam edeceğini bildiren bir yazı gönderdiğini hatırlatan Sayılır, yaşananları şöyle aktardı:
''Bu yazı üzerine İngiliz elçisi ile yapılacak olan görüşme ve yazışmaları Çanakkale'de bulunan Kaptan Paşa Salih Paşa ile Feyzullah Efendi'nin yapması ve tercüman olarak da Pizani'nin Çanakkale'ye gönderilmesi kararlaştırıldı. İngiliz elçisi ise boğazdan geçmek için uygun hava şartlarını bekleyip, o zaman kadar istihkamlardaki iyileştirmelerin geciktirilmesi için, İngiltere'nin iyi niyetli olduğunu ve savaş olmadan işin barışla bitirileceğini inandırıcı bir şekilde söylemesi Salih Paşa ile Feyzullah Efendi'yi tamamen yanıltmıştır. İşte tabya işlerinin ağır yürümesinin başlıca nedeni buydu. Hatta bundan dolayı Nara Burnuna gönderilen 54 adet topun birazı yerde, birazı da
kundak üzerinde bulunarak henüz yerlerine tabya edilmemiştir. Osmanlı Donanması da Nara Burnu'nun üst tarafında demirlemiş ve tayfalarını bayram namazı kılmaları için karaya çıkarmıştı.
İngiliz Donanmasının beklediği sert
lodos, 1
Şubat 1808 günü esmeye başlayınca, İngiliz Donanması Bozcaada'dan çıkıp herkes bayram namazında iken gemileri
turna katarı gibi dizip Boğazda ilerlemeye başladı. Kumkale ile Seddülbahir hizalarına ulaştığında bu iki kalenin istihkamlarının donanmaya zarar verecek kadar güçlü olmadığı anlaşıldı. Ancak Kilitbahir-Çanakkale hizasına gelindiğinde denizin iyice daralmasından dolayı buradaki kale istihkamlarının donanmaya oldukça fazla zarar verebileceği görüldü. Bunun üzerine İngiliz donanması her iki tarafa gülle yağdırarak hızla boğazdan geçti. İngiliz donanmasına kalelerde ve Nara Burnundan ateş edilerek bir miktar zarar verildiyse de, donanmanın Çanakkale Boğazı'ndan geçişine engel olunamadı.''
Yrd. Doç. Dr. Sayılır, İngiliz donanmasının
Topkapı Sarayı önünde belirmesinin endişe ve karışıklığa neden olduğunu, krizin bir anlaşmayla çözülmesinin ardından Salih Paşa ve Feyzullah Efendi'nin görevlerinden azledildiklerini belirtti.
Feyzullah Efendi'nin Karahisar'a gönderilmesinin kararlaştırıldığını ancak bazı devlet adamlarının Sultan 3. Selim'e yaptığı baskılar sonucunda, idam edilmesine karar verildiğini kaydeden Sayılır, idamın Kilitbahir Kalesi arkasında 1814'te gerçekleştiğini, dönemin kimi devlet adamlarının idam kararının haksızlık olduğunu ve tüm yetkinin Salih Paşa'da olduğunu dillendirdiklerini sözlerine ekledi.
(CC-OSM)18.08.2011 13:38:57