Memur-Sen ve
Eğitim-Bir-Sen' class='textetiket' title='Eğitim Bir-Sen haberleri'>Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet
Gündoğdu, ana muhalefet partisi liderinin bile canlı yayında Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen'in üyesinin kaç kat büyüdüğüne
vakit ayırdığını belirterek, ''Keşke siyasetçiler kendi işlerini yapsalar. Bu
iktidar 2002 yılında iş başına gelmiş. Biz 10. yılımızda yetkiyi alıyoruz. Biz mi beceriksiziz, iktidar mı beceriksiz?'' dedi.
Gündoğdu, Eğitim Bir-Sen'in eğitim ve bilim
hizmet kolunda elde ettikleri yetkiyle ilgili olarak Rixos Otel'de
basın toplantısı düzenledi. 2001 yılında çıkan bir yasayla
sendikaların ne kadar üye kaydetmişlerse tamamının sıfırlanarak hükümsüz kabul edildiğini, 1992 yılında kurulan Eğitim Bir-Sen'in de sıfırdan başlayarak üyeliklerini yeniden belirlediğini anlatan Gündoğdu, her yıl ortalama 18 bin üye kaydederek bugünlere geldiklerinin altını çizdi.
Eğitim Bir-Sen'in 15
Mayıs 2011 itibariyle 195 bin 670 üye sayısıyla ''Genel Yetkili'' sendika olduğuna işaret eden Gündoğdu, kurulduklarından bugüne geçen 9 yılın ilk 4 yılının Eğitim Sen'in, son 5 yılının da Türk Eğitim Sen'in yetkisiyle ama eğitim çalışanları adına yetkisizlikle geçtiğini savundu. Gündoğdu, ''Konfederasyonlar (masaya oturmuyorum) söylemiyle eğitim çalışanlarının temsil hakkından mahrum bırakıldığı ya da pazarlık yapamama yetersizliğiyle kaybedilen 9 yıllık bir sürenin sonunda elde ettiğimiz en önemli kazanım eğitim ve bilim hizmet kolunda aldığımız yetkidir. Bu da
Memur Sen'in yetkili konfederasyon olmasından kaynaklanan bir sonuç'' diye konuştu.
''Niçin sendika?'' sorusuna cevaplarının ''
vesayeti deşifre etmek'' olduğunu belirten
Ahmet Gündoğdu, bu cevabın kendilerinin sendikal bakışlarına da
yol haritası oluşturduğunu dile getirdi. Gündoğdu, şunları söyledi:
''Demokrasi ağacı ateş almış yanıyorsa onun dallarında
meyve arayışında olmayız. Önce bu ülkenin iklimini normalleştirmek, milleti değerleriyle barıştırabilmek görevi vardır ki özelde üyelerimizin özlük hakları, genelde de ülkemizin normalleşmesini sağlayarak bugüne kadar sendikacılık yaptık. Türkiye'nin en önemli iki meselesi demokratikleşememesi ve eğitim sisteminin çarpıklığı. Bu iki kavram birbirini tetikliyor. Eğitim sisteminde özgür bireyi yetiştiremediğimiz için demokratikleştirmede yeterince yol alamıyoruz. Merkeze sınavı ve
dershaneyi aldığımız sürece özgür bireyi yetiştirmede hep sıkıntılar yaşayacağız.''
Gündoğdu, Eğitim Bir-Sen'in bundan sonraki süreçte vesayeti deşifre etme anlayışının devamı olarak ''
Milli Eğitim Şura kararlarının yürürlüğe konulması, merkeze öğrencinin alınması, 28 Şubat'ın 8 yıllık kesintisizlik dayatması gibi giydirilmiş elbiselerden kurtulunması adına'' yetkili sendika olarak çalışma yapma zorunluluğu taşıdığını söyledi.
Bütün
sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesinin sonuna kadar takipçisi olmanın yanı sıra pedagojik formasyonu olmayanların (ders boş geçmesin) anlayışıyla derse girmesine izin vermeme gibi bir sorumlulukları olduğuna dikkati çeken Gündoğdu, ''Şu anda 150 bin öğretmen açığımız var. Kadrolu öğretmen istihdam etmezsek, bunun ülkeye gelecekte olumsuz faturaları neler olabilir diye sormamız gerektiğini düşünüyorum. Eğitim çalışanlarının top yekun özlük haklarında iyileştirme gerek'' şeklinde konuştu.
Yüzde 99'u
Müslüman olan Türkiye'de 12 yaşına gelmeyenlerin hala yazın camiye
Kuran kursuna gidemediğini, askerlerin de Milli
Güvenlik derslerine öğretmen olarak girdiğini anlatan Memur Sen Genel Başkanı Gündoğdu, eğitimin eğitimcilerin işi olması gerektiğini kaydetti.
Atanmışları koruyan, seçilmişleri itibarsızlaştıran bir vesayet sistemi olduğunu iddia eden Gündoğdu, şöyle devam etti:
''Bu itibarsızlaştırma sendikacılıkta da var. Dünyanın hiçbir ülkesinde sendikalı üyelerin sendikasız üyelerden daha az
ücret aldığı görülmemiştir. Toplu sözleşme ve
grev hakları olan
işçi sendikacılığında da sendikalılar sendikasızlardan daha çok ücret alırlar. Sendikacılığı itibarsızlaştırmak kimseye yarar getirmez.
Ayrıca, ana muhalefet partisi lideri bile canlı yayında Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen'in üyesinin kaç kat büyüdüğüne vakit ayırıyor. Keşke siyasetçiler kendi işlerini yapsalar. Bu iktidar 2002 yılında iş başına gelmiş. Biz 10. yılımızda yetkiyi alıyoruz. Biz mi beceriksiziz, iktidar mı beceriksiz? Bizim bütün iktidarlardan tek beklentimiz sendikalar kendi vizyonlarıyla kendi çalışmalarıyla
rekabet etsinler.''
Gündoğdu,
Başbakan Erdoğan'ın bir televizyon programında
sözleşmeli öğretmenlere kadronun birkaç gün içinde verileceği açıklamasının hatırlatılması üzerine, sendika olarak yaptıkları çalışmada bu konunun bir
kanun hükmünde
kararname ile çözüme ulaşabileceğini düşündüklerini, bazı bakanlıkların ise 'Bu, zorlama olur' görüşünde olduklarını söyledi. Ahmet Gündoğdu, ''Seçim öncesi ya da sonrası, kanun hükmünde kararname olması ya da olmaması''ndan ziyade çalışanların tamamını kapsayıcı olması çalışması üzerinde durduklarına işaret etti.
(MTM-KUM)31.05.2011 13:49:04