Zafer Barış/Betül Abbak -
Yazar Sinan Yağmur'un 'Aşkın Gözyaşları-Hz.
Mevlana' ve 'Aşkın Gözyaşları-Şems-i Tebrizi' adlı kitaplarından uyarlanacak sinema filminin çekimlerine ekim ayında başlanacak.
Mevlana'nın felsefesini ve geçtiği yolları dünyaya tanıtacağı ifade edilen ''Aşkın Gözyaşları'' filmiyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan filmin yapımcı şirketi My Elit'in sahibi Eda Sürmeli, ''
Hz. Mevlana'nın 'Yaşadığım sürece Kur-an'ın kölesiyim, ben seçilmiş Hazreti Muhammed'in ayağının tozuyum' sözünün üzerine harekete geçtik.
Filmin ana konusu bu'' dedi.
Mevlana'nın felsefesini dünyaya duyurmak için, 5 yıldan bu yana çalıştıklarını, Mevlana'nın hayatı hakkında bir çok eser araştırdıklarını belirten Sürmeli, ''Uzun ve titiz çalışmalar sonucu, yazar Sinan Yağmur'un, 'Aşkın Gözyaşları-Hz. Mevlana' ve 'Aşkın Gözyaşları-Şems-i Tebrizi' adlı romanlarını gerçeğe en yakın biyografik romanlar oldukları ve 2010 yılında en çok satılan,
tercih edilen eserler oldukları için, sinema filmine uyarlamayı uygun gördük'' diye konuştu.
''Filmimizi, dünyaca ünlü bir yönetmene teslim etmek istiyoruz ve bu konudaki görüşmelerimiz devam ediyor'' diyen Sürmeli, yönetmen olarak ilk önce ünlü yönetmen ve
oyuncu Nicolas Cage'yi düşündüklerini ancak bazı nedenlerle vazgeçtiklerini kaydetti. Filmin oyuncu kadrosunun da netleşmek üzere olduğunu ifade eden Sürmeli, ''Ancak bu aşamada sadece Şems-i Tebrizi'yi, ünlü oyuncu Hassan Mesut'un oynayacağını söyleyebilirim'' dedi.
Sürmeli, iki bölüm olacak filmin çekimlerinin,
Konya,
Kayseri,
Karaman ve Kırşehir'de gerçekleşeceğini ve 40 ülkede gösterime girmesini hedeflediklerini bildirdi.
Aşkın Gözyaşları filminin, Türkiye'de çekilmiş en büyük bütçeli film olacağını vurgulayan Eda Sürmeli, filmin gelirlerinin yüzde 70'ini Somali'ye bağışlayacaklarını da sözlerine ekledi.
Aşkın Gözyaşları-Hz. Mevlana ve Aşkın Gözyaşları-Şems-i Tebrizi kitaplarının yazarı Sinan Yağmur da kitaplarının sinema filmine uyarlanması anlaşmasını imzalarken, çekimlerin bir bölümünün mutlaka Kırşehir'de yapılması şartını koyduğunu belirtti ve ''
Ekim-
Kasım tarihlerinde inşallah Kırşehir'deki tarihi mekanlarda sinema kadrosuyla çekimler yapılacak'' dedi.
Yağmur, ''Aşkın Gözyaşları film ve dizi gelirlerini, Kırşehir'de rahmetli babam
Hacı Emin Yağmur adına okul yaptırmak üzere bağışladım ve sözleşmede belirttim. Memleketimde bir dikili
ağaç bırakmak istiyorum'' diye konuştu.
-HZ. MEVLANA VE ŞEMS-İ TEBRİZİ-
Mevlana,
İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir
şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsüdür. Onun felsefesi ve düşünceleri, yüzyıllar ötesinden günümüze ışık tutmaktadır.
Şems-i Tebrizi ise Mevlana'nın gönül dünyasında büyük değişiklikler yapmış kuvvetli bir alimdir. Daha
küçük yaşlarda, manevi ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkati çeken Şems, din ilimleri tahsilinden sonra,
genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf'a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine Şemseddin Perende (uçan Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebriz'de tarikat pirleri ve hakikat arifleri ona 'Kamil-i Tebrizi' adını vermişlerdir.
Döneminin pek çok alim ve düşünce adamından eğitim alan Şems-i Tebrizi, Hazreti Muhammed'in (s.a.v) ahlakını örnek aldı ve devamlı bir arayış içerisinde oldu. Manevi bir işaret üzerine de Mevlana'yı arayıp buldu. Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlana ile 3-3,5 yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onu
ilahi aşkın potasında eriterek, kamil bir 'Hak Aşığı' yapmaya muvaffak olmuştur.
Şems-i Tebrizi, bir süre Suriye'ye gider ve bu
ayrılık, iki dost için çok zor geçer. Bir süre sonra Şems, Celaleddin'in oğlu Sultan Veled'in çağrısı üzere Konya'ya geri gelir. Celaleddin, bir daha şehirden ayrılmasın diye, Şems'i bir kızla evlenmeye ikna eder. Bu kız Celaleddin'in evinde evlatlık olan Kimya Hatun'dur. Kimya Hatun'a gizliden
aşık olan, Mevlana'nın küçük oğlu Alaaddin, bu durumu hazmedemez ve Şems aleyhtarlarının yanında yer almaya başlar.
Şems, hicri 645, miladi 1247 tarihinde Mevlana'da meydana gelen büyük değişikliği hazmedemeyenler tarafından mı öldürüldü, yoksa geldiği gibi kimseye haber vermeden Konya'yı terk mi ettiği bilinmemektedir.
Bu gün Konya'da Şems Makamı olarak bilinen,
halk ve bilhassa Mevlevilerce Mevlana Türbesi'nden önce ziyaret edilen bu
mescit-türbede mevcut sanduka, boş bir sanduka mı, yoksa Mehmet
Önder Bey'in bir hatırasında anlatıldığı gibi, Şems gerçekten burada mı gömülüdür, bu da bilinmez.
Niğde'deki Kesikbaş Türbesi de Şems'e izafe edilir. Bunlardan ayrı olarak, Tebriz şehrinde 'Geçil' denilen mezarlıkta, aynı bölgede Hoy'da, Pakistan'ın Multon şehrinde Şems türbeleri veya makamları vardır.
(ZB-BA-EHK)17.08.2011 11:43:26