Milli Eğitim Bakanı Dinçer:

Milli Eğitim Bakanı Dinçer:

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Gelişmiş ülkelerin yükseköğretimdeki okullaşma oranları ile Türkiye'nin okullaşma oranlarının mukayesesini yapmak bile daha yapacağımız çok iş, atacağımız çok adım olduğunu hatırlatıyor'' dedi. Eğitim hayatına bu yıl başlayan Özel Okan Eğitim Kurumlarının açılış törenine katılan Dinçer, bu tip müesseseleri gördükçe geleceğe daha umutlu bakma şansına sahip olduklarını belirterek, Türkiye'nin eğitim sorunlarının oldukça ciddi olduğunu söyledi. Hem altyapı sorunlarına bakıldığında hem çocukların ulusal ve uluslararası alandaki başarıları gözden geçirildiğinde sorunların insanları olumsuzluğa sevk ettiğini ifade eden Dinçer, ''Bugün benim için umut verici bir gün oldu. Sorunlara bakarak mutsuz olmak yerine olup bitenlere, yeni şeylere bakarak, mutlu olmanın ve bunun vereceği motivasyonla diğer sorunlara yeniden bakmanın gerekli olduğunu ortaya koyuyor'' dedi. Kendisine iş yaşamına en yakın üniversite olmak gibi bir hedef koyan Okan Üniversitesi'nin bu yaklaşımının, çağın ve ülke ihtiyaçlarıyla örtüşmesini dikkate değer bulduğunu belirten Bakan Dinçer, şöyle konuştu: ''2010 yılının Mayıs ayında, Üniversitenin düzenlediği, 'Meslek Yüksekokullarının İş Dünyasına Entegrasyonu ve İstihdam Politikalarına Katkısı' konulu sempozyuma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak katıldım. Okan Üniversitesinin bir diploma veren üniversite olmaktan, çok daha büyük hedefleri bulunduğunu, iş dünyasının ihtiyaçlarına göre kendisini yapılandırmaya çalıştığını, çalışmalarını sektörle iş birliği içinde yürüttüğünü biliyorum. 2008-2009 eğitim ve öğretim yılında 44 öğretim programıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlayan meslek yüksekokulunu da bu anlamda ülkemizin en önemli ihtiyacı olan mesleki eğitime yönelik sosyal sorumluluğun etkili bir ifadesi ve önemli bir yatırımı olarak gördüğümü ifade etmek isterim. Meslek yüksekokulları bilgi ve beceri kazandırmanın yanında bir meslek sahibi olma, iş bulma, girişimcilik ruhu ve yüksek gelir sağlama gibi önemli kazanımlar için gençler için önemli bir fırsat penceresi sunuyor.'' Gençlere hitaben, ''Hepinizin gelecekle ilgili hayalleri arasında ilk sırada gelen husus; sizlere iş dünyasının kapısını açan bir diplomaya sahip olmaktır'' diyen Bakan Dinçer, büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, bilginin her gün yenilendiği, bilim ve teknolojinin en önemli üretici güç ve değer haline geldiği günümüzde üniversitelere çok büyük görevler düştüğünü anlattı. Başta araştırma ve geliştirme çalışmaları olmak üzere, ekonomik büyüme, toplumsal refah, demokratik değerler, insan hak ve özgürlükleri gibi sayısız alanda önemli bir misyonu üstlenen üniversitelerin başarısının, Türkiye'nin kalkınması ve refahı ile doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Dinçer, değişimin lokomotifi olarak görülen üniversitelerin bu değişimi ve dönüşümü sürekli kılması, çağa ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak, hedeflerini gözden geçirmesinin, dünyaya açılmasının büyük önem arz ettiğini kaydetti. Dinçer, Türkiye'nin her anlamda geliştiğini ve dönüştüğünü, toplumsal hayatın her alanında bu değişimin etkilerinin görüldüğünü anlattı. -''GELDİĞİMİZ NOKTA ÖNEMLİ AMA YETERLİ DEĞİL''- Bakan Ömer Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Eğitim sektöründe de önemli bir değişim ve dönüşüm başlamış olsa da henüz hem gençlerin taleplerini hem de bilgi toplumunun gereklerini karşılamaktan çok uzak görünüyoruz. Gelişmiş ülkelerin yükseköğretimdeki okullaşma oranları ile Türkiye'nin okullaşma oranlarının mukayesesini yapmak için bile daha yapacağımız çok iş, atacağımız çok adım olduğunu hatırlatıyor. 10 yıl gibi kısa bir zamanda yükseköğretimde net okullaşma oranını yüzde 14,65'ten, 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında yüzde 33,06'ya yükselttik. Bugün sadece üniversitelerin sayısı, bunların ülkede dengeli dağılımı, yükseköğretimde okullaşma oranıyla değil, aynı zamanda eğitim ve öğretimin niteliği ile 10 yıl öncesiyle kıyas kabul etmez noktadayız. Geldiğimiz nokta önemli, ama yeterli değil. Dünyanın değişim hızıyla kıyaslandığında, yükseköğretim alanında daha çok yatırım yapmalı, üniversitelerin idari özerkliğini, mali esnekliğini, çok kaynaklı gelir yapısını, üniversiteler arası rekabeti ileri noktalara taşımalıyız. Küreselleşen dünya sınırları ortadan kaldırıyor. Bugün avukat, doktor, mühendis, işletmeci ve benzeri pek çok meslek mensubu uluslararası kuruluşlardan meslektaşlarıyla çalışabiliyorlar. Avrupa Birliğine aday ülkemizde insan yetiştirme politikalarımızı bu doğrultuda geliştirme zorunluluğumuz bulunuyor. Bu çerçevede üniversitelerimiz daha kaliteli ve çok yönlü bir eğitim verme anlayışıyla hareket etmelidir. Bu Değerli kurumlarda eğitimlerini tamamlayıp hayata atılan gençlerimiz dünyanın her yerinde çalışabilecek bilgi ve beceriye ve en az bir yabancı dili konuşabilme yeteneğine sahip olmalıdır.'' -''NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ, GÜNÜMÜZÜN EN KIYMETLİ VARLIĞI'' Eğitilmiş yüksek nitelikli insan gücünün bütün zamanların, ama özellikle de günümüzün en kıymetli varlığı olduğunu vurgulayan Dinçer, bu doğrultuda gençlerin yükseköğretime olan taleplerini, şehirlerin üniversiteye olan ihtiyaçlarını önceleyerek, her ile en az bir üniversite ile taçlandırdıklarını anlattı. Vakıf üniversitelerinin kurulmasını sonuna kadar desteklediklerini, 53'ü devlet ve 23'ü vakıf olmak üzere 76 olan üniversite sayısını, 103'ü devlet ve 62'si vakıf olmak üzere 165'e yükselttiklerini anlatan Dinçer, Türkiye gibi genç nüfusu yüksek, talep ve beklentinin büyük olduğu bir alanda özel üniversitenin kurulmasına imkan veren hukuki düzenlemeyi de gerçekleştirerek, yüksek öğretimi güçlendirmeyi düşündüklerini söyledi. Dinçer, 2010-2017 döneminde geçmiş dönemlere kıyasla daha hızlı artması beklenen yükseköğretim çağ nüfusu göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'de yükseköğretime olan talebin bugünkünden daha hızlı artacağının tahmin edildiğini ifade ederek, ''Ayrıca ortaöğretimde giderek yükselen okullaşma oranları da yüksek öğretime olan talebi artıracaktır. Dolayısıyla örgün yükseköğretim arzının hem ülkemizin kalkınması için hem de gençlerin yüksek öğretim taleplerinin karşılanması için hızla artırılması gereken adımlar olarak görmek lazım. Biz de bunu yapıyoruz. Yükseköğretimde genişleme ve kaliteyi artırma sürecine ara vermeden devam edeceğiz'' dedi. Bakan Dinçer, dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip Türkiye'nin taşıdığı büyük iddiaya, varmak istediği büyük hedeflere, vatandaşların mutluluğu ve refahını artırmaya dönük her adımda gençlere ihtiyaç duyulduğunu belirterek, gençlere, ''Bir kez daha vurgulamak gerekirse, zihinler özgür olmadan, gerçeği arama merakı uyanmadan, gerçeğe ulaşma arzusunun önündeki duvarlar aşılmadan, düşünce üretilemez, dolayısıyla bilim de üretilemez. Bu bilinçle eğitim ve hayatınızı sürdürmenizi, size sunulan fırsatlar, imkanlardan azami ölçülerde yararlanmanızı ve ülkenize faydalı bireyler olarak Türkiye'nin kalkınmasında yerinizi almanızı heyecanla bekliyoruz'' diye seslendi. Okan Kültür, Eğitim ve Spor Vakfı ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan da eğitime katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdikleri Üniversitenin kuruluşunun 9. yılı olduğunu ifade ederek, bu yıl öğrenci sayısının 9 bine ulaştığını söyledi. Bekir Okan, eğitimin kalitesinin, anaokulundan başladığı, bu kalitenin ilköğretim ve lisede de devam ettirilmesi gerektiği bilinci ve inancıyla bu yıl anaokulu ve ilköğretimde de eğitim vermeye başladıklarını dile getirdi. (SBE-SİM-DÜR-ALİ)22.09.2011 17:50:08
<< Önceki Haber Milli Eğitim Bakanı Dinçer: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER