Şükran
Yücel - 17 yaşından bu yana kronik
şeker hastası olan öğretmen
Nejat İnan (43), yapılan
organ nakillerinin ardından, sonuna geldiğini düşündüğü hayata yeniden ''merhaba'' demenin mutluluğunu yaşıyor.
Kronik şeker hastalığıyla 17 yaşında tanışan Beşevler
Anadolu Otelcilik ve
Turizm Meslek Lisesi öğretmeni Nejat İnan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 26 yıldan bu yana TİP-1 diyabet hastası olduğunu, hastalığın, normal hayatını zaman içinde çok fazla etkilediğini söyledi.
İnan, ''
Ramazan aylarında oruç tutamadığım için dışarıda
yemek yemek zorunda kaldığımda insanları rahatsız ettiğim için üzülüyordum. Dersler yemek saatine denk geldiğinde yanımda
bisküvi taşıyordum ama öğrencilerin karşısında yemek çok tuhaf oluyordu. Hastalığım boyunca hep bu tür zorluklar ve sıkıntılar yaşadım'' dedi.
Zaman içinde şeker hastalığı dolayısıyla
böbrek yetmezliği yaşamaya başladığını ifade eden İnan, şöyle konuştu:
''
Böbrek yetmezliğiyle birlikte ayaklarımda korkunç şişlikler oluşuyordu. Ayakkabı giyinemiyordum. Aşırı yorgunluk yaşıyordum.
Merdiven çıkamıyordum. Bacaklarımdaki şişlikler nedeniyle 6 yıl boyunca bağdaş kuramadım, yere hiç oturamadım ve çömelemedim. Bunlar, kimine göre çok önemli olmayabilir ama, insanın hareket özgürlüğü son derece güzel bir şey. ''
Şekerinin yükseldiği durumlarda farklı, düştüğü zamanlarda farklı sorunlar yaşadığını, zaman zaman şeker komasına girdiğini, hastalığın ilerlemesinin ardından çare arayışlarına başladığını, bir süre sonra hastanelerdeki bürokratik işlemlerden yorulduğunu ve yaklaşık 3 yıl doktora gitmediğini, daha sonra doktora gittiğini ifade eden İnan, ''Doktorlar bana (en fazla 2 yıl içinde diyalize girmeye başlayacaksın. Böbreklerin artık iflas etme aşamasına geldi. Artık dönüşü olmayan bir yola girdin) dediler. Bu durum insanı moral olarak çok kötü etkiliyor'' diye konuştu.
İnan, 'yeniden doğuş' olarak adlandırdığı
ameliyat aşamasını ise şöyle anlattı:
''Yapılan son kontrollerimde, bana böbreğini bağışlayacak bir akrabamın olup olmadığı soruldu. O anda dünya başıma yıkıldı. Kendimi çok kötü hissettim. Eşim ve ailemde büyük bir
yıkım yaşadı. Babam bana böbreğini seve seve vereceğini söyledi. Babam müthiş bir insan, ona ne kadar teşekkür etsem az gelir. Böbrek nakliyle birlikte pankreas naklinin de yapılmasını istedim. Çünkü pankreas nakli olmadıktan sonra şeker hastalığım yine devam edecek ve takılan böbreği de bozacaktı.
Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Transplantasyon Merkezi'nde organ naklinin yapılacağını öğrenince doktorlarla görüştüm ve bana her iki organ naklini de yapabileceklerini söylediler. Ancak, ben ameliyat olana kadar çok tedirgindim, sonunun ne olacağını bilemediğim bir yola doğru gittiğimi hissediyordum. Sonunda ameliyata alındım ve babamın bir böbreği bana takıldı ve böbrek ameliyatımı olduktan bir ay sonra da pankreas nakli yapıldı. Bu da çok büyük bir şans oldu, ben pankreas nakli için en az bir yıl bekleyeceğimi düşünürken bir ay içinde uygun organ bulunarak bana takıldı.''
-YENİ HAYATA ''MERHABA''-
Yapılan nakillerden sonra çok mutlu olduğunu vurgulayan İnan, son ameliyatın ardından şekerinin normal ölçülere geldiğini bildirdi.
İnan, şöyle konuştu:
''Şu anda vücudumda 3 böbrek ve 2 pankreas ile yaşamıma devam ediyorum. Pankreas naklinin ardından diyet yapmıyorum. Şu anda sadece kilo almamak için dikkat ediyorum.
İnsülin yapmıyorum, son derece rahatım. Artık
açlık hissetmiyorum. Artık şeker hastası değilim. İstediğim kadar
tatlı yiyebiliyorum. Her türlü
meyve ve sebzeyi yiyebiliyorum. Diliyorum ki bütün şeker hastaları bu mutluluğu yaşarlar.
Kendimi dünyaya yeniden gelmiş gibi hissediyorum. Benim
doğum günüm 5
Nisan. Artık 27 Nisanda böbrek için, 28 Mayısta da pankreas için birer doğumgünü yapacağım. Şanslıyım artık yılda üç kez doğumgünü kutlayacağım.''
-ORGAN BAĞIŞINDA HASSASİYET-
Organ bağışının ne kadar önemli olduğunu, ihtiyaç duyduğu zamanlarda hissettiğini anlatan İnan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir yakınınızı kaybettiğinizde önceleri her gün dua edersiniz, sonraları bu durum yavaşlar ve belli zamanlarda dua edersiniz. Ben hayatım boyunca hiç görmediğim adını hiç bilmediğim birisine her gün, aldığım her nefeste dua ediyorum. Bana organını bağışlayan kişi 5-6 kişiye hayat vermiş.
Allah rahmet etsin, nur içinde yatsın. O nedenle halkımızı özellikle
organ bağışı yapmaya çağırıyorum. Buna ihtiyacı olan o kadar çok insan var ki... Şu benim yaşadığım mutluluğu başkalarının da yaşaması o kadar önemli ki... Bu konuda herkesin duyarlı olmasını bekliyorum.''
-ÇALIŞMAYAN ORGAN VÜCUDA ZARAR VERMİYOR-
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Transplantasyon Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Acar Tüzüner de hastanın işlevini yitiren diğer organlarını çıkartmadıklarını, böbrek ve pankreas naklinin heteretrofik bir ameliyat olduğunu, yani, yeni organın çalışmayan organın yerine koymadıklarını, farklı bir yere koyduklarını söyledi.
Tüzüner, ''Çünkü bu organların çıkartılmasına gerek yok. Bunların çıkartılması ayrı bir ameliyat ve hastaya verilecek ayrı bir külfet. Bu ameliyatlarda eski organlar çıkartılmaz. Eski organlar vücuda zarar vermez, bu organlar sadece çalışmıyor. Yenisini taktığınız zaman o orgaün bütün fonksiyonları devralıyor, eski organ zaten çalışmadığı için orda öyle duruyor ve küçülüyor'' dedi.
Türkiye'de önemli sayıda organ nakli bekleyen hasta popülasyonu bulunduğunu, sadece böbrek için 60 binden fazla insanın sırada beklediğini söyledi.
Herkesin kendisine organ verecek bir yakınının olmayabileceğini dile getiren Tüzüner, bu nedenle toplumun organ bağışına önem vermesini beklediklerini kaydetti.
(YÜC-OSM)11.08.2011 11:42:55