Murat Yolcu - Kocaeli'nin
İzmit ilçesinde 58 yaşındaki İshak Çuvalcı, 1994'te
trafik kazasında kaybettiği kızının acısını diğer çocuklarıyla kapatmaya çalışırken, 17
Ağustos 1999
Marmara depreminde ikinci kez evlat acısını yaşadı.
Arızlı
Irak Konutları'ndaki evinde, AA muhabirine açıklama yapan 58 yaşındaki İshak Çuvalcı,
17 Ağustos 1999 depreminin olduğu gece eşi ve kızlarıyla oğlu
Sinan Çuvalcı'yı Kayseri'deki askeri birliğine yolcu ettiklerini söyledi.
Daha sonra eşi Selime, o zaman 21 yaşında olan kızı
Seyhan ve 8 yaşındaki kızı Remziye ile birlikte
Kartepe ilçesi Acısu köyündeki evlerine döndüklerini anlatan Çuvalcı, bir süre oturduktan sonra 8 yaşındaki kızları Remziye'yi de yanlarına alarak, eşi ile birlikte evin salon bölümünde uyuduklarını kaydetti.
Bir süre sonra büyük bir gürültüyle uyandığını ve depremin olduğunu anladığını ifade eden Çuvalcı, şöyle devam etti:
''4 katlı binanın en alt katında olduğumuz için bina bizim üzerimize çöktü. Ben salona vuran cılız bir ışığı fark ederek dışarı çıkmayı başardım. Dışarı çıktığımda herkes bağırıyordu. Kendi başıma bir şey yapamadım.
Depremden 10 saat sonra bir cankurtaran geldi. Onların yardımıyla
enkaz altındaki büyük kızımı sağ olarak çıkardım. Eşinin sol bacağının sıkışmıştı. Saatlerce süren çalışmaların ardından onu da çıkarabildik. Daha sonrada
küçük kızımın cesedini çıkardılar. Elle çıkardıkları için parçalanmamıştı. O an yıkıldım. 'Keşke görmez olaydım, keşke ölseydim' dedim kendi kendime.''
Depremin ardından kızının ölümüne üzülmek için zaman bulamadan eşinin acısı ile ilgilenmek zorunda kaldığını anlatan Çuvalcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kızımı öyle gördüğümde, yüreğim parçalandı ama eşimin enkazdan çıkma anı da beni derinden yaraladı. Eşimin sol bacağı, enkazdan çıkardıklarında büyük
hasar görmüştü. Kaldırıldığı hastanede kangren olma olasılığından bacağın önce diz bölümünden daha sonra kalça bölümünden kesmek zorunda kaldılar. 6 ay boyunca eşimle uğraştım. O zaman Değirmendere Mahallesi'ne gelen Amerikalı doktorların
tedavi ettiğini ve eşine protez bir bacak taktılar. Ancak o da bir iki sene sonra kırıldı. Eşim zaten onu hiç kullanmadı. Bir gün olsun dışarı çıkmadı. Kullanamıyor protez bacakları. Ben de yardımcı olmaya çalıştım ona. Büyük kızımla birlikte eşimin acısını dindirmeye çalıştık. Şimdi kol değnekleri ile yürümeye çalışıyor. Ancak eşimi o
koltuk değnekleri ile her gördüğümde depremi bir kez daha hatırlıyorum. Bu nedenle acım ölünceye kadar dinmez.''
Oğlu Sinan'ın depremi Kayseri'deki askeri birliğe gittiği sırada otobüste öğrendiğini ve bir hafta sonra Kocaeli'ne geldiğini bildiren Çuvalcı, ''Oğlum, kendi evine geldiği zaman ilk başta bizi bulamadı. Tanıdıklara sorarak bizi buldu. Biz de o aşamadan sonra Uzunçiftlik Mahallesi'ndeki prefabrike binada eşim, oğlum ve kızım ile birlikte yaşantımızı sürdürmeye çalıştık'' diye konuştu.
Başlarını sokacak bir ev ve geçinecek bir şeyler bulmalarının ardından yavaş yavaş normal hayata döndüklerini anlatan Çuvalcı, hayatta kalanlarla yaşantıya devam etmelerine rağmen küçük kızlarının yokluğunu her zaman hissettiğini dile getirdi.
1994 yılında da o gün 2 yaşında olan Remziye'nin 8 yaşındaki ablası Suzan'ın okul çıkışı otomobil çarpması sonucu öldüğünü hatırlatan Çuvalcı, şunları kaydetti:
''Ondan da önce annemi ve babamı kaybetmiştim. Ama kızımın ölmesi kadar acı vermemişti bana. Trafikte kazasında ölen kızımın acısını o zaman Remziye ile dindirmeye çalıştım. Remziye, beni teselli etti. Remziye ile tekrar hayata bağlandım ama o kızımı da deprem aldı. Deprem anı ağlayamamıştım, haykıramamıştım 'Kızım, kızım' diye ama bugün ağlıyorum. 'Kızımın ölümünü görmez olaydım, yerine keşke ben ölseydim' diye haykırıyorum. Bugün kızım yaşıyor olsaydı belki onu üniversiteye gönderir, belki de evlendirirdim. Belki bu kadar acı çekmezdim. Tabi ki belkiler için konuşuyoruz. Bugün 33 yaşımdaki kızım ve eşimle birlikte hayatımızı sürdürüyoruz. Ancak her 17 Ağustos'ta depremin bizi ayırdığı kızımı hatırlıyorum. 17 Ağustos'ta yine hep beraber deprem şehidimizi ziyaret edeceğiz. Onu göreceğiz.''
İshak Çuvalcı, oğlu Sinan'ı bir süre önce evlendirdiğini ve evini ayırdığını sözlerine ekledi.
(MY-FTH-HMD)16.08.2011 11:59:37