Doç. Dr.
Osman Can, "yüc
e devlet, kutsal devlet" kavramlarının darbelerin ve cuntaların siyasi hayatı zehirlediği dönemlerde ortaya çıkan kavramlar olduğunu söyledi.
İzmir Selahattin Akçiçek
Kültür ve
Sanat Merkezi'nde 'Yeni
Anayasa Platformu' tarafından düzenlenen 'Yeni Anayasa' konulu panelde konuşan Doç. Dr. Can, "Halkın anayasası, sizlerin bizlerin anayasası olmalı. Bu bizim kaderimiz. Yeni bir anayasanın konusu nedir? Anayasanın konusu devlet. Yüce, kutsal falan filan değil. Darbelerin ve cuntaların Türk siyasal hayatını zehirlediği dönemlerde ortaya çıkan anayasaya konulan kavramlar." ifadelerini kullandı.
"Bir anayasa sürecine girildi, yeni bir anayasadan bahsediyoruz." diyen Can, "Yepyeni bir anayasa, yepyeni bir yapılanma, inşaat demek. Bu bir noktada yüzünü geleceğe dönmek, geleceği inşa etmek demek. Geleceği belirlemek gibi bir iddiayı kendi içinde taşıyor." şeklinde konuştu.
Can, "anayasanın kaderimiz olmasına rağmen bugüne kadar önümüze getirilip oylamamız istendiğini" belirterek, "Burada problem var. Kaderimizle ilgili bir şey ise eğer bu konuda bizim konuşmamız lazım. Falanca parti
taslak hazırlasın, bunun üzerinde tartışalım. Buna 'artık yeter' dememiz gerekiyor. Anayasal irademizi ortaya koyalım. Bizler konuşalım, sizler Meclis'te formüle edin." ifadesini kullandı.
Yeni anayasanın, halkın anayasası olmasının
özgürlükleri sağlayacağını anlatan Can, "Kutsal bir devlet tartışması içindeyiz. Darbecilerin yaptığı anayasanın başlangıç kısmında 'yüce devlet', ondan önce 'kutsal devlet'ti. Anayasalar devleti konu alır. Devlet hayatımızı kolaylaştıran bir aparattır. Yüce, kutsal bir şey değildir. Etkin ve çok önemli bir aparat; ama bizim hayatımızı kolaylaştırmak zorunda olan bir aparattır." dedi.
Anayasalardaki 'devlet' kavramının özgürlüklerimizi tehdit ettiğini vurgulayan Can, "Devleti öyle yapılandıralım ki özgürlüklerimiz için tehdit olmasın. Devleti özgürlüklerimizi tehlikeye atan yetenekten, potansiyelden arındırmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.
Anayasaları gücün ürettiğini belirten Can, bu gücün nasıl ortaya çıkmasının önemli olduğunu ifade ederek, "Bu güç sizin gücünüz mü, üniformanın mı, silahın mı, kravatın mı, cübbenin mi? Sizlerin gücüyse üreteceğiniz bu devlet tehdit olmaz, tehdit olması gerekmez." yorumunda bulundu.
130 yıla yakın anayasacılık tarihimizde 1921 yılı hariç anayasa hakkında bugüne kadar verilen kararların bize ait olmadığını hepimizin bildiğini, ya kravatın gücü ya da yüzüğün gücüyle karşı karşıya gelindiğini anlatan Can, şunları söyledi:
"Özgürlük yoktur ama içinde birçok özgürlük vardır.
Özgürlükleri ciddiye almaya başladığında
sendika veya öğrenci, hemen
sistem o hakları
grev hakkını, düşünce özgürlüğünü iptal eder. 1960 Anayasası'nda edildiği görülmüştür. 1982 Anayasası ile ilgili çok değişiklik yapıldı. Bize ait olmayan bir anayasa. Beş tane generalin üzerinde
kalem oynattığı kompakt metin haline getirdiği,
eleştiri yapma imkanı vermediği bir anayasa. En son değişiklik 2010. Kişisel olarak inandım, değiştirdik. Ama her şey güllük gülistanlık olmadı. Çünkü bize ait olmayan bir yapı hala ortada duruyor.
Bize ait olmayan bir sistemi, daha fazla özgürlükler talep eden, daha fazla söz sahibi olmak isteyen bir ülkenin anayasası olamayacağı ortadadır. Bu işlemeyen sistem mevcut iktidarın, muhalefetin handikabıdır. Bu sistem herkese zarar verecek. Biz artık şunu demek istiyoruz: Hiç kimseye zarar vermeyen ama her kesimin yaşamını kolaylaştıran, barış içinde kucaklayabilecek ama herkesin kendi gerçekliğini, kendi hakikatini, inançlarını yaşayabileceği bir anayasa. 'Söz sizde' diyorum. Gelip konuşacaksınız. Siyasi partilere taleplerinizi ileteceksiniz. Bütün
siyasi partiler sizin taleplerinizi okuyacak ve kendi yaptıkları anayasalarını dayatmayacaklar."