Zeynep Yücetaş - Türkiye'de önemli bağcılık merkezlerinden olan Kilis'te, yıllardır atadan dededen kalma tekniklerle yapılan pekmezcilik, artık modern tesislerde de üretiliyor. Kilis'te 30'a yakın küçük pekmez imalathanesinde kuru üzümden yapılan katı kıvamdaki pekmezin yanı sıra evlerde yaş üzümden elde edilen şıranın bakır kazanlarda kaynatılarak gün ışığında bekletilmesiyle elde edilen ''gün pekmezi'' bulunuyor. Bir sektör haline gelen ve önemli geçim kaynaklarından olan pekmezcilik, artık modern sanayi tesislerinde de yapılıyor. İklim özelliği ve toprak yapısı açısından sadece burada yetişen sanayi tipi ''Rumi'' üzümü, içinde hiçbir katkısı maddesi olmadan üretilen Kilis pekmezinin ana unsurlarından birini oluşturuyor. Kilis Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren Elkim Gıda, kentte yaş üzümden pekmez üretimini ilk kez sanayiye taşıdı. Elkim Gıda Şirket Genel Müdürü Mehmet Kanar AA muhabirine yaptığı açıklamada, Güllüoğlu firmasının sahiplerinden Faruk Güllü ile ortak olarak 2009;da organize sanayi bölgesindeki bu tesisi aldıklarını ifade ederek, yaş üzümden pekmez yapan tek tesis olduklarını söyledi. Kilis'te yaş üzüm pekmezi üretiminin yok denecek kadar az olduğunu belirten Kanar, ''Kilis yöresinde zamanında bağlardan toplanan yaş üzümü işleyip pekmez haline getiriyoruz. Özellikle Kilis topraklarında demir oranı yüksek olduğu için üzümlerde lezzet, aroma farkı var. Rumi üzümü sanayilik bir çeşit. Meyve suyu oranı, şeker oranı yüksek, aroması farklı. Lezzetli bir üzüm ve pekmeze çok uygun. Onun için bu bölgeyi tercih ettik'' dedi. -''Daha hijyenik ve sağlıklı pekmez üretiyoruz''- Kanar, ''Afrin'' markasıyla ürünlerini piyasaya sunduklarını ifade ederek, üretim aşamasındaki farklarını şöyle anlattı: ''Tesisimizde günlük 100 ton yaş üzüm işleyebiliriz. Tesise getirilen üzümler sapından ayırdıktan sonra taneliyor, preste sıkarak üzüm suyu haline geliyor. Sonra kapalı sisteme giriyor, orada pastörize edilerek üzüm suyunu mikroplardan arındırıyoruz. Durultuyoruz ve 3 aşama filtresyondan geçiyor. Ev operatör teknolojisi ile üzüm suyunun inde bulunan buhar yoluyla uçuruyoruz. Bunları gerçekleştirirken hiçbir kimyasal madde kullanmıyoruz. Üretim daha hijyenik koşullarda yapılıyor. Sıvı gıdalarda MHF denilen kanserojen madde var. Bu madde bir kilo sıvı pekmezde 75 miligram bulunması gerek, bizde ise 20 miligramda. Kullandığımız ev operatör teknolojisi sayesinde kanserojen madde yükselmiyor, meyve suyu içindeki proteinler ölmüyor, daha sağlıklı. Çok daha sağlıklı pekmez üretiyoruz. HACCP (gıda güvenliği yönetim sistemi), ISO belgelerimiz var, AB standartlarında üretim yapıyoruz. Evime, çocuğuma yedirmediğim bir ürün burada üretmiyorum.'' Mehmet Kanar, Afrin pekmezini İstanbul'da ve Gaziantep'te doğal ürünler satan mağazalara verdiklerini belirtti. -''Her derde deva''- Üzüm pekmezinin yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağı olduğunu, kan yapıcı özelliğinden dolayı gebelikte bebek gelişimi ve anne adayları için çok faydalı olduğunu, damar sertliğine iyi geldiğini ve kan dolaşımını kolaylaştırdığını vurgulayan Kanar, şunları kaydetti: ''Vücutta savunma sistemini güçlendirdiği için birçok hastalığı da önlüyor. Türk insanı pekmezi çok iyi tanıyor, ama bunu tüketirken sağlıklı ürünü tüketmeliyiz. Biz doğal üretim yaptığımız için üzümün kendi bünyesinde bulunan tartarak asit dibine çöker. Bunu tüketiciler kötü bir şey sanıyor. Hatta Fransızlar şarapların tartarını alırlar, şarap taşı ederler. Bunu da kozmetik sanayinde kullanırlar. Bu doğallığın göstergesidir.'' Afrin pekmezini tüm Türkiye geneline ve yurtdışına satmak için çalışma yaptıklarını bildiren Mehmet Kanar, ihracat yapmayı planladıklarını ifade etti. Üzümün katma değerli bir ürüne dönüştürülmesiyle üreticinin de eline daha fazla gelir geçtiğini vurgulayan Kanar, ''Bölgemizde son 5 yılda para etmediği için üzüm bağlarının yüzde 50'si söküldü. Ama biz bu tesisi kurduktan sonra üzüm alım fiyatlarında artış oldu. Bu bölgenin üzümü çok lezzetli çok kaliteli. Daha fazla sanayiye dönüştürmek lazım'' diye konuştu. Elkim Gıda olarak, bölgeye alternatif tarım ürünleri kazandırmak istediklerini, nar, vişne ve çilek üretimini desteklemek amacıyla anlaşmalı tarım yapmayı planladıklarını belirten Kanar, tesislerinde nar pekmezi ve nar ekşisi de ürettiklerini, reçel tesisi de kurduklarını ve birkaç aya kadar üretime başlayacaklarını bildirdi. Mehmet Kanar, ''Bölgemizde bu kadar üzüm bağı var, bu üzümleri nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük. Üzümlerin suyundan doğal meyve şekeri elde edip, onunla reçel üreteceğiz. Bunu düşünerek Gıda Analiz laboratuvarı projesi hazırladık ve projemize AB onay verdi, hibe destek çıktı. Bölgemizde böyle bir laboratuvar ilk kez kuruluyor'' dedi. -''Gideceğiniz kilis, yiyeceğiniz pekmez''- Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Murat Sakar da, Kilis'te 80-100 bin ton olan yaş üzüm tüketiminin Tekel Suma Fabrikası'nın özelleştirilmesinden sonra fiyat cazibesi kalmadığı için 70-80 bin tona düştüğünü, kuru üzüm imalatının da 20-25 bin ton olduğunu belirtti. Sakar, şöyle devam etti: ''Kilis'te üzüm tiyek sayısı 10 milyon köktü, üzümün para etmemesinden dolayı söküldü, 7 milyona düştü. Yeni ekim yok. Ama buna rağmen hatırı sayılır bir bağ varlığımız var. Yüzde 90'ı sanayi tipine uygun. Şıra, şeker oranı yüksek özel bir ürün. Pekmezcilik bize dedelerden kalan özel bir üretim dalıdır. Her yörenin pekmezi bizimkine benzemez. Üzümünden dolayı artıları var. İçinde hiçbir katkı maddesi yok, glikoz katılmadan tamamen üzümün şırasından elde ediliyor. Tamamen doğal. 'Gideceğiniz Kilis, yiyeceğiniz pekmez' şeklinde atasözlerimiz bile var. Bizde 30 civarında kuru üzümden pekmez yapan atölye var. Türkiye'ni her tarafına satarlar. Bir kısmı Almanya'ya gönderiyor. Pekmez çok besleyici, kan yapıcı, doğrudan kana karışan tek gıda maddesi. İhracat için daha faza tanıtım yapmalıyız.'' Murat Sakar, Kilis üzümünün büyük kısmını Suma Fabrikası'nın satın aldığını, özellikle son 2-3 yıldır Ege bölgesindeki büyük meyve suyu fabrikalarının da buradan alım yaptığını sözlerine ekledi. (ZEY-MRT-NİF)03.10.2011 13:41:52