Geçirdiği
trafik kazası sonucu 2009 yılında hayatını kaybeden Prof. Dr.
İbrahim Canan'ın ortaokulda okuduğu yıllarda yemek parasıyla kitap aldığı, öğlenleri ise yemek yemediği belirtildi.
Abdullah Arıdoru'nun
Nesil Yayınları tarafından yayınlanan "Meşhurlarla
Gönül Sohbetleri, Mihmandar" isimli kitabında 30 isimle yapılmış
röportajlara yer veriliyor. Vefatından önce kendisiyle söyleşi yapılan Prof. Dr. İbrahim Canan, hayatından ilginç kesitler anlatıyor. Canan, röportajın bir bölümünde ortaokulda okuduğu sıralarda yemek parasıyla kitap aldığını şöyle anlatıyor:
"O dönemde Ömer Seyfettin'in kitaplarını okurdum. Öğle yemekleri için
babam bana 25
kuruş verirdi. Bu paraya çeyrek ekmek, biraz
peynir, biraz
üzüm alıp karnınızı doyurabilirdiniz. Bugün belki bunlar 3-4 liraya mal olur. Ben o zaman bu harçlıkların 4 tanesini bir araya getirip kitap alırdım. Öğlenleri yemek yemezdim. Bu bir başlangıç gibi oldu. Bir ara bir
misafir bize uğramıştı.
Kitapları görünce, babama dedi ki: "Ya oğlun bir kütüphane kurmuş!" Ben elime geçen imkânları, babamın değişik vesilelerle verdiği harçlıkları kitaba tahvil ederdim, kitap alırdım. Mesela Ömer Seyfettin'in bütün kitaplarını almıştım. Cevat
Rifat Atilla'nın kitaplarından aldığım vardı. Osman
Yüksel Serdengeçti'nin kitaplarını okurdum. Onunla daha lisedeyken gıyaben tanışmıştık. Ankara'ya gidince de ilk aradığım kişi o oldu. Tanıştık, uzun müddet beraber olduk."
ÖNEMLİ HAYAT DERSLERİ
Kitapta kendisiyle röportaj yapılan şahıslar yaşadıkları hayattan önemli kesitler sunuyorlar. Kitapta kendisiyle röportaj yapılan bazı isimlerin verdikleri mesajlar şöyle:
Ahmet
Şahin: "
Annem, ekmek yapmak için hamur yoğuruyor, ben de ona bakıyordum. Annem hamuru o kadar çok
yumrukladı ki ben "Anne, yeter artık, çok yumrukladın hamuru" dedim. Annem bana dedi ki: "Oğlum, bir hamur ne kadar çok yumruklanırsa o kadar kaliteli ekmek olur." Bu cümle benim zihnimin üzerine mermere nakşedilir gibi nakşoldu. "Bir hamur ne kadar çok yumruk yerse o kadar kaliteli ekmek olur." Bir
genç hayatının başında ne kadar zorluk çekerse, ne kadar yokluk çekerse, ne kadar sıkıntılara göğüs gererse, o kadar kaliteli olur, o kadar başarılı olur. Ben de o zaman çok sıkıntı çektim, çok mahrumiyet çektim ama ondan sonraki hayatımda karşılaştığım zorluklar ve mahrumiyetler benim için
sürpriz olmadı, hayal kırıklığı olmadı. Hepsine dayanma gücünü hissettim kendimde..."
Ahmet Taşgetiren: "Her dönemde her kalitede insan vardır, bulunur. Eksiklik, hayatın anlamını kavramak, kavramamak noktasında ortaya çıkar. Nefeslerin sayılı olduğunun farkına varan ve her nefesin içini en yüksek değerle doldurmak isteyen, hayatı farklı bir zenginlikte yaşar; bunun farkında olmayan,
vakit öldürür, yani bir anlamda kendi hayatının bir bölümünü boşu boşuna ölüme gönderir. Ben bir çocuğa ulaştığımda ona, bir söz söyleme imkânı buluyorsam, en çok, zamanın farkına varması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Diyorum ki, insanlar bir salise ile 100 metrede
dünya rekoru kırıyorlar, demek bir salise bile önemli.
Hayatı, saliselerin farkına vararak yaşayın."
Hekimoğlu İsmail: "Hayatta başarılı olmak için içkiden, kumardan, kız arkadaştan uzak durmak gerekir. Bunların hepsi kafa karıştırır. Tabii ki kızlar için de erkek arkadaştan. Bir de
akılcılığa çok güvenmemek gerekir. Çünkü akıl su gibidir, konduğu kabın şeklini alır. Aklın vazifesi aklı Yaratana tabi olmaktır. Kur'an'ı anlamaktır. Yaradana tabi olmayan akıl, zararlı şeylerle meşgul olur ve hayatını mahveder. Gerçek Kur'an'dır, İslâmdır. Akılla ilim bütünleşmelidir."
Emrullah Hatipoğlu: "
İmam kendisini, Resulullah
Efendimizin makamında, adeta O'nun
tayin ettiği Musab bin Umeyr (r.a) gibi telakki ederek "bu makamın hakkını hutbede, mihrapta ve kürsüde nasıl verebilirim" diye düşünen insandır. "Resulullah Efendimiz bugün burada olsaydı nasıl bir tavır sergilerdi? Konuşmalarında bu topluma neleri hatırlatırdı?" Bu sorumluluğu duyarak oraya layık olmak için gayret eden kişidir. İmamlığın dışında eğer
Allah'ın dinine
hizmet noktasında daha faydalı olabileceği bir imkânı Allah ona bahşederse ondan da geri durmamalıdır."
Nevzat Yalçıntaş: "
Çocuklarınızı sevin, çocuk şımarır diye düşünmeyin. Annenin her çocuğunu bağrına basışta ve babanın çocuğuyla her oynamasında büyük faydalar vardır. Babam
akşam yorgun argın bizimle oynardı. Güreşirdi bizimle. Ben de aynı şeyi yapmışımdır. Başta Murat olmak üzere en küçüğüne varıncaya kadar hepsiyle oynarım. O en büyük
gıda, en büyük ruhsal gıda. Çocuk; anne, baba ve dolayısıyla çevre tarafından sevildiğini hissettiği zaman hisleriyle olumlu bir insan olur."
Nevzat Tarhan: "Çocuk eğitiminde, anne babanın çocuk odaklı yaşamaları önemlidir. Anne baba, çocuğunun geleceği için kendi rahatından fedakârlık yapabilmeli. Bir evin en büyük ürünü çocuklardır. İyi
fabrika kurulabilir, iyi iş adamı olunabilinir, gökdelenler yapabilir ama toplumun geleceğine iyi bir
çocuk yetiştirmek bunlardan daha önemlidir."
Kemal Sayar: "Anne babalar sevgiyi çocuklarına sınırsız bir biçimde vermelidirler. Çocuk bir bitkinin suyla, güneşle büyümesi gibi sevgiyle büyüyen, sevgi aldıkça gelişen, serpilen bir varlıktır. Anne babaların çocukları ihtiyaç duyduğunda orada olmaları gerekir. Sadece fiziksel varlıklarıyla değil sundukları şefkatle, sevgiyle orada olmaları, sınırsız bir şekilde o sevgiden çocuklarını yararlandırmaları lazım."
Sabahattin Zaim: "Başarılı olmak önemli değil. Mühim olan güzel insan olmaktır. Güzel insan Allah'ın rızasına nail olan insan demektir. O zaten başarılı olur. Bunun içinde lazım olan şartları ben şöyle sıralıyorum: Evvela
inanç ve iman. İnanç sahibi olmak lazım, manevi bakımdan güçlü olmak lazım. İkincisi kuru bir iman boş bir iman bir şey ifade etmez. Onun içini ilimle doldurmak lazım."
Yavuz Bahadıroğlu: "Yürek adamlar sadece özgür ortamlarda yetişir. Ve "özgür ortam"
ailede başlar. Aile okul v
e devlet planında
Türkiye özgürleştiği ölçüde "yürek adam" özlemimize kavuşacağız. Osmanlı'nın "Aile içi eğitim" modelini geliştirip uygulamaya koymamız gerekiyor. Keşke her şeyi karıştıran politikacılarımız biraz tarih karıştırsalar!"
30 İSİM
"Meşhurlarla Gönül Sohbetleri, Mihmandar" kitabında söyleşisine yer verilen isimler şunlar: Ahmet Şahin, Ahmet Taşgetiren, Ayşe Böhürler, Emrullah Hatipoğlu,
Erdem Bayazıt,
Erkan Mutlu,
Fatih Kısaparmak, Gürbüz Azak, Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz,
Hekimoğlu İsmail, Hüseyin Kutlu, Prof. Dr. İbrahim Canan, Prof. Dr. Kemal Sayar, Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Prof. Dr. Mehmet
Emin Ay, Mehmet Niyazi, Mustafa İslamoğlu, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Prof. Dr.
Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Nihat Bengisu,
Nihat Hatipoğlu, Prof. Dr.
Niyazi Öktem,
Nuh Gönültaş, Prof. Dr. Orhan
Okay, Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Sami Savni Özer, Senai Demirci,
Vehbi Vakkasoğlu,
Yavuz Bahadıroğlu, Yıldız Ramazanoğlu