Prof. Dr.
Mümtazer Türköne, "
Ordu, asker
darbe yaptı" söylemlerinin ordu ve askerlikle hiçbir ilgisinin olmadığını, bunların bir çete işi olduğunu söyledi. Türköne, "Bu çete mensuplarının ordu içinden çıkması, bu işin ordu tarafından yapıldığı anlamına gelmiyor. 29
Mayıs'ta darbe yaban 38
subayın ve cuntanın
Kurtuluş Savaşı'nda dağda gezen, eşkıyalık yapanlardan hiçbir farkı yoktu." diye konuştu.
Gümüşhane Denge Hukuk Derneği tarafından düzenlenen "Sivil
Anayasa Sürecinde
Türkiye" konulu panele gazeteci-yazar Oral Çalışlar, Prof. Dr.
Mehmet Altan, Prof.Dr. Mümtazer Türköne ve gazeteci Mehmet
Faruk Mercan katıldı.
Atatürk Kültür Merkezi'nde açılış konuşmalarının ardından Mehmet Faruk Mercan'ın moderatörlüğünde başlayan panelde ilk sözü gazeteci Oral Çalışlar aldı.
Çalışlar,
sivil anayasa için değişik görüşlerdeki sivillerin ve
toplum önderlerinin birlikte bir şeyler yapmaya inanması gerektiklerini vurguladı.
"Buna yavaş yavaş inanmaya başladık." diyen Çalışlar, "
Askerler, yargıçlar ve bürokratlar izin vermeden de biz anayasa yapabilir miyiz diye düşünüyorduk bugüne kadar ve şimdiye kadar da yapamadık. Şimdiye kadar buna izin vermediler. Türkiye resmi, dayatma, askeri anayasaların yaşandığı ve o anayasalarla yönetilen bir
ülke." dedi.
Çalışlar, Türk hukuk ve anayasa mantığında temel sorunun devlete karşı suçlar kategorisi olduğunu öne sürerek, bu maddenin kişinin bütün geleceğini yok edebilecek kadar tehlikeli bir madde olduğunu söyledi.
Çalışlar, şöyle konuştu: "Dünyada milleti ve ülkesi olan tek devlet biziz. Genellikle milletlerin devleti ve ülkesi olur. Bizde is
e devletin milleti ve ülkesi var. Bunu toptan tersine çevirecek yeni bir anayasal anlayışa ihtiyaç var. Yeni anayasanın temel felsefesi bu cümleyi tam tersine çevirmeli. Milletin, devleti ve ülkesi olmalı."
Prof.Dr. Mehmet Altan ise konuşmasında Türkiye'de hep kimin yöneteceğinin konuşulduğunu, nasıl yönetileceğinin ise konuşulmadığını belirterek, Türkiye'nin 1982 yılında çıkarılan darbe anayasasının bile değiştirilmediğini söyledi.
Sivil anayasa sürecinin tartışıldığı son günlerde "Nerede bu
taslak?" diyerek
sorgulama yapan Altan, "Gümüşhane kadınlı-erkekli halkını, kamuoyunu bir sivil anayasa etrafında toplamanın yolu, yöntemi bir taslak halinde bunu ortaya koymak mıdır, yoksa gizleyerek yapacağım demek midir?" diye eleştirdi.
Prof.Dr. Mümtazer Türköne ise konuşmasında, Türkiye'nin anayasal düzeninin "devletin vatandaştan korkmasına" dayandığını savundu.
Devletin bu korku ile vatandaşına çok zalim davrandığını kaydeden Türköne, "
27 Mayıs 1960 yılında belki de tüm tarihimiz boyunca hiç hak etmediğimiz korkunç bir eziyetle, zulümle karşı karşıya kaldık. 38 subay kendi arasında bir çete kuruyor. Devletin
silah ve askerleri kullanarak ihtilali
gasp ediyor. Bu olay tam anlamıyla silahlı gasptır." diye konuştu.
"Ordu, asker darbe yaptı" söylemlerinin ordu ve askerlikle hiçbir alakasının olmadığını savunan Türköne, bunların bir çete işi olduğunu iddia etti.
Türköne şöyle devam etti: "Bu çete mensuplarının ordu içinden çıkması, bu işin ordu tarafından yapıldığı anlamına gelmiyor. 29 Mayıs'ta darbe yaban 38 subayın ve cuntanın Kurtuluş savaşında dağda gezen, eşkıyalık yapanlardan hiçbir farkı yoktu." diye konuştu.
Yeni bir anayasanın var olan sorunları çözmek için geleceğini belirten Türköne, ne olursa olsun mutlaka yeni anayasanın yapılacağını, herkesin buna hazır olduğunu ve kimsenin de bundan korkmasına gerek olmadığını söyledi.
Türköne, 2007 yılında başlayan
Ergenekon davasının ardından Türkiye'de hiçbir
faili meçhul cinayetin meydana gelmediğini,
laiklik tartışmasının yaşanmadığını da vurguladı.
Panelin son bölümünde katılımcılardan gelen sorular cevaplandırıldı. Panelin sonunda kitap imzalayan panelistlere, plaket takdim edildi.