Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Çom:

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Çom:

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, kırsal kesimde kene vakasının hala ciddiye alınmadığını belirterek, ''Köylülerimiz 'bizim kene bir şey yapmaz' anlayışıyla keneleri kendileri patlatıyor'' dedi. Çom, Anitta Otel'de düzenlenen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Değerlendirme Çalıştayı'nda yaptığı açıklamada, önceki yıllara kıyasla hem kene vakalarında hem de KKKA'dan kaynaklanan ölümlerde azalmalar olduğunu bildirdi. 2008 yılına kadar kene vakalarının katlanarak yükseldiğini hatırlatan Çom, 2008 yılından sonra ortaya konan farklı mücadele yöntemleri sayesinde her yıl vakalarda azalma yaşandığını kaydetti. Yılın sonuna kadar kene vakalarının devam edeceğini bildiren Çom, eylül, ekim aylarında da vaka görülebileceğini, bilinçlendirme amacıyla her yıl kene vakalarının sık görüldüğü illeri gezdiklerini ifade etti. ''Keneyle yaşamayı öğrenmeliyiz'' diyen Çom, şunları kaydetti: ''Kene her yerde var, kene yüzyıllardır her ortama uygun hayatını devam ettirebilen bir hayvan. Keneyi yok etmemiz gibi bir şey mümkün değil. Önemli olan bizim kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmemiz. Belli meslekler risk altında hayvanlarla uğraşanlar, kasaplar. Ancak kenenin her cinsi KKKA hastalığına da neden olmuyor. Özellikle 3 cinsi var. Kene ya evlerdeki hayvanlardan ya da tarladan, kırsal kesimden insanlarla temas eder. Vatandaş daha çok tarladan, bahçesinden keneyle temas ediyor. İnsanlar keneyi fark etmiyor ancak gelen hastalara baktığımızda vücudunun herhangi bir yerinde keneye rastlıyoruz. O nedenle böyle ortamlardan evinize döndüğünüzde mutlaka kendinizi ve ailenizi kontrol ediniz.'' Özellikle kırsal kesimde yaşayan insanların kene vakası durumunda keneyi kendi imkanlarıyla çıkarttıklarına dikkat çeken Çom, şöyle devam etti: ''Köylü vatandaşlarımız hayvanının üzerindeki keneyi gördüğünde bir alışkanlık var. O keneyi iki parmağının arasında patlatır, 'çıt'' diye de ses çıkar. Köylülerimiz 'bizim kene bir şey yapmaz' anlayışıyla keneleri kendileri patlatıyor. Çocukken de bizler de yaptık hatırlıyoruz. Bu 'kene patlatma' hadisesi, gerek hayvanın üzerinde olsun gerek kendi üzerinde olsun büyük bir risk taşıyor. Çünkü parmak aralarında, görünmeyen bir yerde küçük bir yara varsa, o keneden çıkan virüs o yarayla temas ediyor. Bu nedenle kesinlikle bu patlatma hadisesinin yapılmaması gerekiyor. Uzun zamandır bizimde vatandaşımıza anlatmaya çalıştığımız bu.'' -''KENE VAKALARININ YÜZDE 92'Sİ KELKİT VADİSİNDE''- Çom, kene vakalarının büyük çoğunluğunun Kelkit Vadisi çevresinde görüldüğünü belirterek, ''Bu coğrafyada kene vakalarının çoğunluğunu, yüzde 90-92'sini görüyoruz. Şehir merkezlerinde kene vakasına rastlamadık'' dedi. Kene virüsünün bulaştığı her insanı öldürmediğine dikkati çeken Çom, şu bilgileri verdi: ''Kene virüsü herkesi öldürmüyor. İnsanlar dirençleriyle, bağışıklık sistemleriyle bunu yenebiliyorlar. Yenemeyen kesim maalesef hayatını kaybediyor. Dünyada hastalığa yakalananların yüzde 20'si ölümle sonuçlanabiliyor. Ülkemizde bu oran yüzde 5-7 civarında. Dünya ortalamasının oldukça altındayız. Şehir merkezinde yaşayanlar panik ve eğitimden dolayı kene vakalarına karşı daha duyarlı, dikkatliler. Kırsal kesimde yaşayanlarda ise bir vurdumduymazlık görüyoruz. Keneye vücudunda rastlayan kişi, doğru çıkarma yöntemini biliyorsa kendi çıkarmalı. Bilmiyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalı. Çıplak elle keneye dokunulmamalı, mendil ya da cımbızla sağa sola oynatmadan 90 derecelik açıyla yukarı çekilmeli. Bazı yerlerde bu kenelerin üzerine kükürt, gaz veya benzin dökülüyor. Bunlar keneyi tahrik edebilir, kesinlikle böyle bir yöntemi tavsiye etmiyoruz. Her kene vakasını hastaneye yatırmıyoruz kan tahlilleri alarak, denetliyoruz.'' Çok eski tarihlerde de kene vakalarının olduğunu belirten Çom, ''Kene vakası hep vardı. Ancak bilim bunun adını koyamamıştı. Tehlikeli cins belki bu kadar yaygın değildi. Bu cinsin yayılmasının nedeninin de mevsim farklılıkları, iklimsel değişiklikler olduğu bilim adamları tarafından söyleniyor. Keneye karşı aşı geliştirme çalışmaları da devam ediyor, bu aşamada epey yol kat edildi, ancak aşı geliştirme 5-9 yıl kadar süren bir çalışma'' dedi. -OBEZİTEYLE MÜCADELE- Türkiye'de obezitenin yaygınlığına ve risklerine de değinen Genel Müdür Seraceddin Çom, ''Türkiye'nin şu anki en önemli sağlık sorunlarının arasında obezite geliyor. En son yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de 10 kişiden 3'ü normal olması gereken kiloya sahip, 7'si ise aşırı şişman obezite sınıfına giriyor. Bu durum pek çok hastalığı da beraberinde getirebiliyor'' dedi. Orta yaş çalışmayan kesimde obezitenin daha fazla olduğunu belirten Çom, ilerleyen yaşlarda da obezite riski olduğunu, çocuklarda ise ilköğretim öğrencilerinin yüzde 20'sinin obez sınıfında olduğunu bildirdi. Çok geniş kapsamlı bir ''Obezite ile Mücadele Stratejisi'' hazırladıklarını bildiren Çom, sözlerini şöyle tamamladı: ''Üniversite, STK'lar, bilim adamları, kurumlar herkes dahil bu plana... Başbakanlık genelgesi olarak yayınlandı bu program. Her kurum kendi üzerine düşen görevi yapmak zorunda. Okullardaki mücadele bunun sadece bir kısmı. Öncelikli faaliyetleri eğitim ve bilinçlendirme oluşturuyor. Okullarda obeziteyi tetikleyecek, ayak üstü yeme alışkanlığını önleyecek önlemler alınacak. Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili bu konudaki görüşmelerimiz sürüyor, özellikle kantinlerde kola, hamburger gibi gıda türünden çok doğru beslenmeyi sağlayacak gıdaların tüketilmesi için irtibat halindeyiz. Bu konuda öğretmenleri, velileri, öğrencileri bilinçlendireceğiz. Velilerimize 'Çocuklarının bizim için de değerli olduğunu' anlatan mektuplar yazacağız. Toplu çıkan yemeklerde menüler düzenlenecek, kaloriler belirlenecek. Gıda paketlerindeki ambalajların üzerine, sektör temsilcileriyle de görüşerek kalorilerle ilgili bilgilendirme yazıları yazılması sağlanacak.'' (ESM-RDE-MVA)11.07.2011 19:00:09
<< Önceki Haber Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER