Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin, Ergenekon soruşturmasında tutuklanan gazetecilerin, Türk milletine adına karar veren bağımsız bir mahkeme önüne çıkarılarak tutuklandıklarını söyledi. Şahin, tutuklama kararını savcının değil hâkimin verdiğini kaydetti. Afyonkarahisar Barosu'nda düzenlediği basın toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Şahin, içeriği bilinmeyen bir konuda tartışmanın çok anlamlı olmadığını söyledi. Soruşturma içeriğini ancak gazetelerden takip edebildiklerini dile getiren Şahin, bu konuda ulusal basında hukuki kavramların kullanılması ve adli haberlere karşı bilgisizlikten kaynaklanan problem olduğunu belirtti. Basında çıkan hukuk ve tıp haberlerinde kullanılan dilin vatandaşı yanlış yönlendirebildiğini aktaran Şahin, "Buna biz de dâhiliz. En son gözaltına alınarak tutuklanan gazetecilerle ilgili olarak elimizde sağlıklı bir veri yok. Ancak şunu söyleyebiliriz. Gözaltına alınma sürecini eleştirebilirsiniz. Ancak, Türk milletine adına karar veren bağımsız bir mahkeme önüne çıkarıldılar ve tutuklandılar. Yani tutuklama kararını savcı vermiyor, hakim veriyor." dedi. Baro olarak tutuklama müessesinin bu kadar hoyratça kullanılmasını eleştirdiklerini ifade eden Şahin, "Cezaevi, tutukevlerinde kalan insanların yüzde 60'ı tutuklu, ancak yüzde 40 hükümlü. Yani demek oluyor ki tutuklama biraz aşırı ve hoyratça uygulanıyor. Titizlikle takip edilmiyor. Adeta bir infaz yöntemi gibi kullanılıyor. Ama şöyle bir sıkıntı var. Bakıyorsunuz bazı çevreler tutuklamayla ilgili eleştirilerini sadece Ergenekon yargılaması çerçevesinde ileri sürüyorlar. Sadece Ergenekon yargılamasındaki tutuklamaları eleştiriyorlar. Bazı çevreler sadece KCK davasında tutuklamaları eleştiriyorlar. Bakıyoruz basında kopan gürültüye. Sadece ve sadece basın mensuplarının tutuklanmasını eleştiriyor. Bu dil bizi sonuca götürmeye el vermez, sonuca götürmez. Çünkü herkes kendi açıklamalarına baktığında toplumun geri kalan kısmını sorunun dışında gibi algılanmasına yol açar ve sahip çıkılmasını engeller. Yani birisi Ergenekon adına sadece savunuyorsa olayları, onun dışında hassasiyetli olan insanlar buna destek vermezler. Türkiye'de hukukun gerçek demokrasi, ileri demokrasi standartlarına ulaşması için çaba göstermeliyiz." diye konuştu. Çok sık ve gereksiz başvurulan tutuklama müessesinin sınırlandırması gerektiğini savunan Şahin şöyle devam etti: Ama bu herkes için olmalı. Bu basın mensubu için, Ergenekon, KCK davasında yargılanan için, başka bir şahıs içinde olabilir. Yani biz bir adil düzenlemeden, biz adil kurumdan, müesseseden yanayız. Bunu sade bir olayla sınırlamak gerçekten meselenin bütünü görmemizi engelliyor. Ama ümit ediyorum ki; o konuda tutuklanan basın mensubu insanlar, en kısa zamanda serbest kalırlar. Çünkü haklı dahi olsalar, haklı bile olunsa, sonuçta dünyaya basın özgürlüğünün kısıtlandığı bir ülke imajını vermekten dolayı üzgünüz. Eğer basın mensupları görevlerini aşacak ve suç teşkil edecek bir takım şeylere bulaşmışlarsa elbette hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü, imtiyazı yoktur. Bu avukatlar içinde, basın mensupları içinde böyle. Bizim sahip olduğumuz zırh bizim suç işlememiz için değildi. Bize verilen kamu görevinin sağlıklı götürülmesi içindir. Avukatlık zırhı savunma hakkı için gereklidir. Basına verilen zırhta basın özgürlüğü, vatandaşın sağlıklı bilgi alması içindir. Dolayısıyla bu hakkın istismar edilmesi durumunda elbette yargılanacaktır. Ama dediğim gibi bu konuda bilgi sahibi olmadan yorum yapmak son derece tehlikelidir. Sağlıklı bilgiye ulaşılıncaya kadar bu konuda vatandaşları yanlış yönlendirecek yorumlardan kaçınmak gerektiğin düşünüyorum."