Eski
özel harekat polisi Ayhan Çarkın'ın ifadeleri üzerine başlayan
soruşturma kapsamında bazı kayıp yakınları savcıyla görüştü. Yakınlarının ölü ya da diri bulunmasını isteyen kişiler, "Bugün
adliyeyi daha şeffaf bulduk." değerlendirmesini yaptı. Eski taleplerini tekrarladıklarını ifade eden
avukat Taylan Tanay ise, "Umarım bu adliye
Mehmet Ağar, Reşat
Altay ile tanışır." diye konuştu.
5
Mayıs 1992 tarihinden itibaren kayıp olan
Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman ile 24
Aralık 1994 tarihinde kaybolan İsmail Bahçeci'nin kardeşi Ümit Bahçeci, soruşturmayı yürüten savcı Hakan Karaali ile görüştü. Ölü ya da diri yakınlarının bulunmasını isteyen Yaman ve Bahçeci sorumluların da cezalandırılmasını istedi.
Kayıp yakınları ve avukatları adliye çıkışında soruları cevapladı. Hüsamettin Yaman'ın 1992'den beri kayıp oluşuyla birlikte oluşan mağduriyetlerini bir kez daha gündeme getirdiklerini ifade eden ağabeyi Feyyaz Yaman, "O dönemin sorumluları arasında
emniyet müdürü Reşat Altay da bulunuyor. Kardeşimin bulunmasına ilişkin tekrar talepte bulunduk. En azından şu ana kadar hiçbir iz bulunmamıştı ölü veya diri. Herhangi bir somut veri istiyoruz. Bu bizim en
doğal hakkımız. 1992 yılından beri bu mağduriyet devam ediyor. Hatta Türkiye'de tüm mevkilere, AİHM'e kadar başvurduk ve hiçbir sonuç alamadık. Bu sadece bizim değil, kayıp ailelerinin vicdanlarında bir derin yaradır. Bir önce açığa kavuşturulmasını, hatta bu konuda basın önünde fevri konuşmalarda bulunan suçluların bir an önce ciddi şekilde değerlendirilmeye alınmasını talep ediyoruz." dedi.
'17-30 Mayıs Kayıplar Haftası' dolayısıyla adliyeye geldiklerini ifade eden İsmail Bahçeci'nin kardeşi Ümit Bahçeci, savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti.
"Burasının biraz daha şeffaf olduğunu gördük" diyen Bahçeci, "Çünkü her şeyi söyledik. Ağabeyimin nasıl gözaltına alındığını, nasıl kaybedildiğini, polislerin nasıl bir tutum içinde olduğunu, o dönemin sorumlularının bulunabileceğini, yargı önüne çıkarılıp ifade verebileceklerini. 1994'ten beri sürdürdüğümüz mücadelede biraz daha umutlu olduğumuzu düşünüyorum. Tüm kayıpların akıbetlerinin bir anca çözülmesini, bunun doğrultusunda da bütün ailelere 'suçlular şu şekilde cezalandırılacaktır' denilmesini bekliyoruz." diye konuştu.
Avukat Taylan Tanay, Çarkın'ın ifadeleri üzerine savcı Hakan Karaali'nin soruşturma başlattığını hatırlattı. Bu soruşturma kapsamında
İstanbul'daki hücre evi baskınları için de başvuru da bulunduklarını kaydeden Tanay, "Kayıp aileleri ile ilgili de başvuruda bulunmuştuk. Bununla ilgili savcı Hakan Karaali de bazı beyanlara başvuruyor. Bu kapsamda da bugün 5 Mayıs 1992 tarihinden itibaren kayıp olduğu düşünülen Hüsamettin Yaman ile 24 Aralık 1994 tarihinden itibaren kayıp olduğu anlaşılan İsmail Bahçeci için beyanlar alındı.
Esasında aradan geçen uzun yıllara rağmen bu olaylar açığa çıkmış değil. Bunu soruşturacak, açığa çıkaracak siyasal ve adli iradenin yoksunluğundan bahsedilebilir. Esasında aileler ve avukatlar 1992 ve 1994'te söylediklerimizi tekrar etmiş olduk. Bugün yeni çıkan bir
delil söz konusu değil. Sadece cezalandırma iradesi yoktu. Umarız kaybedenler cezalandırılırlar." şeklinde konuştu.
Çeşitli emniyet yetkililerinin ismini açıklayan Tanay, "Bugün çarpıcı olan noktalardan bir tanesi Hrant Dink'in öldürülmesi döneminde
emniyet müdürü Reşat Altay'dı. Bahçeci ve Yaman'ın kaybedildiği dönemde İstanbul Terörle Mücadele'ye
bakan şube müdürü Reşat Altay'dı. O zamanlarda bizim yaptığımız tüm başvurulara ret kararı veren yine oydu. Reşat Altay'ın sorumluluğunu tekrar işaret etmiş olduk. Umarız Reşat Altay başta olmak üzere o dönemde kolluğun başında olan, bu operasyonları gerçekleştiren kişiler cezalandırılır. Soruşturma derinleştirilmiş olur." dedi.
Savcıya endişesini belirttiğini söyleyen Tanay, "Soruşturma 21 Mart'ta başladı. 2 ay geçti. Uzun bir süre. Umarım bu adliye; Mehmet Ağar'la, Reşat Altay'la, şu an Denizli Emniyet Müdürü olan Atilla Çınar'la,
İzmir Emniyet Müdürü olan Ercüment Yılmaz'la tanışmış olur. Çünkü onlar kaybedilme politikasının başında olan kişilerdi." ifadelerini kullandı.