Kadı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kükürdün, havada gaz halinde kükürtdioksit şeklinde bulunduğunu ve kirlenmiş havanın solunduğu zaman kükürtdioksitin,
burun, geniz ve boğazdaki nemle reaksiyona girerek solunum sistemindeki sinirleri tahrip ettiğini bildirdi.
Solunum yolunun tahriş edilmesiyle, refleks öksürük krizleri ve göğüs sıkışmasının olacağını ifade eden Kadı, şöyle konuştu:
''Özellikle
astım, kronik akciğer hastalığı bulunan kişilerde, solunum yollarının daralmasına ve kronik solunum hastalığına neden olur. Kükürtdioksit konsantrasyonu sınır değerinin üzerinde olduğu zaman özellikle astımlı, bronşitli,
kalp ve akciğer hastalarının sağlığını olumsuz etkiler. Atmosferdeki SO2 konsantrasyonu pik değere ulaştığında özellikle astımlı kişilerde geçici solunum zorluğu görülür. Kalp ve solunum hastası kişiler uzun süre SO2 ve partikül madde kirliliğine maruz kaldıklarında sağlıkları kötüleşir. Havadaki SO2'ye 10 dakika maruz kalındığında astımlı kişilerin solunum sistemi mukavemetinde önemli zararlar meydana geldiği ve soluk alma kapasitesinde önemli düşüşler olduğu tespit edilmiş. Havadaki kükürtdioksit konsantrasyonu 357 mg/m3 değer üzerine çıktığında astımlı kişilerde göğüs daralması, öksürme ve akciğer fonksiyonunda değişme dahil semptomlar görülür.''
Küçük çocukların,
savunma mekanizması gelişiminin tamamlanmaması, hızları ve dış ortamla sık temas etmeleri nedeniyle daha fazla riske sahip bir grup olduğunu dile getiren Kadı, yaş yapısının yanı sıra hava yolunda daralmaya yol açan hastalıklar kirletici duyarlılığı artırdığını ifade etti.
Yapılan çalışmalarda kirliliğin artmasıyla, astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (
KOAH) gibi rahatsızlıkların alevlenmelerinde artış gösterdiğini bildiren Kadı, kalabalık
yaşam, yetersiz sanitasyon ve beslenme yetersizliği gibi düşük yaşam standartları da duyarlılığı etkileyen faktörler arasında yer aldığını belirtti.
ÇOCUKLAR DAHA ÇOK ETKİLENİYOR''
Hava kirliliğinin
enfeksiyon hastalıkları sorunları yarattığını belirten Kadı, risk gruplarının
kirlilikten daha çok etkilendiğini söyledi.
Kadı, şöyle devam etti:
''
Çocuk ölümleri, daha çok pnomoni ve bronkopnomoni sebeplerine dayalı olarak gözlenir. Çocukların kirli havadan etkilenme riskleri, erişkin ve yaşlılara nazaran çok daha fazladır. Dinlenme halinde dahi, 3 yaş altındaki çocuklar,
vücut ağırlıklarına oranla yetişkinlerden iki kat daha fazla hava solumakta ve dolayısıyla iki kat daha fazla kirlilik solumaktadır.
Böbrek,
karaciğer ve enzim sistemleri yetişkinlerdeki seviyede gelişmemiş olduğu için, hava kirlilik unsurlarından daha ciddi biçimde etkilenir. Çoğu zaman bu etkiyi solunum yolu hastalığı şeklinde hayatı boyunca üzerlerinde taşırlar.''
Şırnak kömürünün
analiz sonucuna bakıldığında, yüksek miktarda kükürt oranı göze çarptığını ve bu oranın sağlık açısından büyük
tehlikeler yarattığını dile getiren Kadı, bebeklerin, gelişme çağındaki çocukların, gebelerin, emzikli kadınların, yaşlıların, kronik solunum ve dolaşım sistemi hastalığı olanların, endüstriyel işletmelerde çalışanların, sigara kullananların ve düşük sosyo-
ekonomik grup içinde yer alanların,
hava kirliliğinde risk grupları arasında yer aldığını açıkladı.
MTA tarafından yapılan yoğun laboratuvar araştırmaları sonucunun, bu asfaltik maddelerin öncelikle
yakıt olarak değil, geniş bir sanayi hammaddesi olarak ele alınması gereğini ortaya koyduğunu anlatan Kadı, Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinin 22. maddesine göre, özellikleri ve sınırları sağlamayan taşla,
linyit kömürünün
ithalatının, satışının ve kullanımının yapılamayacağını söyledi.
Bu yönetmelik kapsamında değerleri sağlayan kömürlerin kullanılması gerektiğini bildiren Kadı, şunları dile getirdi:
''Asfaltik maddeler, petrolün
doğal artıklarıdır. Başka bir deyimle petrolün tektonik hareketler sonucu kendi yatağından ayrılarak çevredeki yarık ve çatlaklarda yerleşmesinin sonucu oluşan maddelerdir.
Kamu kuruluşlarının çalışmalarına ve raporlarına dayanarak yapılan incelemelerde, asfaltik maddeler kömür değildir. Üstelik bunlardan her zaman petrol elde edilebilir. Bu nedenle vatandaşlarımızın kömür satın alırken, kalorisini, külünü, kükürdünü, şişme endeksini, nem miktarını ve ağırlığını sorması gerekiyor. İnsanları ısıtan kömürün kütlesi değil, kalorisidir. Kalorisi düşük 2 bin kilogram kalitesiz kömür yerine, kalorisi yüksek bin 200 kilogram kömürle ısınmak mümkün. Satışa sunulan
yerli kömürün kalorisinin orijinal bazda en az 4 bin, ithal kömürün ise 6 bin olması gerekiyor.
Kömür alan vatandaşımızın kömür satın alırken mutlaka, kömürün nemine, torbalı olmasına, külünün düşük olmasına, kömürün boyutuna, kükürdüne, kömürün uçucu maddesine ve diğer hususlarına dikkat etmesini istiyoruz. Aksi takdirde satın alınarak kullanılan düşük kalorili kömürler, sağlık açısından tehlike yaratmakta. Bu nedenle Şırnak kömürünün kullanılmaması lazım. Bu kömürün kullanılmasıyla hava kirliliği artacak ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek. Halkımızın bu konuda duyarlı davranacağına inanıyorum.''