Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) "
Kürt sorununa çözüm için öneriler" başlıklı bir
rapor hazırladı.
Akademisyen,
siyasetçi ve kanaat önderlerinin yaptığı
müzakereler sonucu ortaya çıkan rapor, kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda en dikkat
çekici bölümlerden birisi soruna ilişkin kullanılan dil. Raporda "Tek devlet, tek
bayrak, tek vatan" gibi son seksen yılın homojenleştirme politikasını çağrıştıran ve dolayısıyla
Kürtler arasında olumsuz çağrışımları olan slogan ve söylemlerden kaçınılması isteniyor. Ayrıca "
teröristbaşı, terör
örgütü, bölücü örgüt" gibi uzlaşma atmosferine zarar verici tanımlamalardan kaçınılması talep ediliyor.
SDE Başkanı Prof. Dr.
Yasin Aktay, akil adamlarla bir çalıştay düzenlediklerini belirterek bunun sonuçlarını raporlaştırdıklarını söyledi. Bir
takım çözüm önerileri ve yaklaşımlar sunduklarını dile getiren Aktay, sorunun tartışmayla çözülecek bir kıvama, siyasetle çözülecek kıvama geldiğini ifade etti. Atılacak adımların olduğunu dile getiren Aktay, silahın bu aşamada çözeceği bir şey olmadığını vurguladı. Aktay, serbest özgür ortamda herkesin tartışılabileceğini kaydetti.
Raporu anlatan SDE uzmanı
Bekir Berat Özipek ise çözüme odaklı bir rapor olduğunu savundu. Raporun üç bölümden oluştuğunu dile getiren Özipek, avantajları "çatışmasızlık durumu, demokratik
açılım,
referandum sonrası olumlu atmosfer, demokratik adımlarının katkısı,
sivil toplumun devreye girmesi, dış konjonktürün elverişliliği" olarak sıraladı. Dezavantajların ise "çözümü kolaylaştıracak bir siyasi yakınlaşmanın zayıflığı, yaklaşan seçimler, KCK davasının doğurduğu ortam" olduğunu anlatan Özipek, somutlaşan tartışmaların da
demokratik özerklik veya yerel
yönetimler
reformu ile eğitimde anadilin kullanılması olduğunu ifade etti. Özipek, süreçte yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: "Çatışmazlık ortamın korunması, perspektif ve dil bakımından öneriler kamusal müzakereye açılması ve olumsuz çağrışımlı ifadelerden kaçınılmalı, sorunu depolitize edecek üçüncü bir gücün inşası, güven artırıcı adımların devamı hükümetin ve Kürt muhalefetin sorumluluğu, yerel yönetim reformunun gündeme alınması, anadilde eğitime ilişkin irade ortaya koymak."
ANADİLDE EĞİTİM ÖZGÜRLÜK KONUSU OLMALI
"Tek devlet, tek bayrak, tek vatan" gibi son seksen yılın homojenleştirme politikasını çağrıştıran ve dolayısıyla Kürtler arasında olumsuz çağrışımları olan slogan ve söylemlerden kaçınılması gerektiğini vurgulayan Özipek, aynı şekilde "
teröristbaşı,
terör örgütü, bölücü örgüt" gibi uzlaşma atmosferine zarar verici tanımlamalardan kaçınılması ve mümkün olduğunca değer yargısı içermeyen nötr bir dilin kullanılması gerektiğini ifade etti.
PKK ve BDP'nin de sorunun çözümünü güçleştirecek, Kürt olmayanlarda husumet uyandıracak ve dolayısıyla kendisinden çözüm beklenen siyasi iradenin adım atmasını güçleştirecek ifadelerle silaha atıf yapılmasına ve şiddet tehdidine ilişkin dili terk etmesi gerektiğini dile getiren Özipek, çözümü sağlayan siyaset, mutabakat ve uzlaşmanın mümkün olduğunu belirtti. Baştan reddedici yaklaşımların yanlış olacağını anlatan Özipek, kamuoyunda önerilerin tartışılması gerektiğini ifade etti.
Bir soru üzerine Özipek, nötr bir dil kullanılması gerektiğini belirtirken terör örgütü PKK için "
muhalif siyasi grup" ifadesinin daha mümkün bir kavram olduğunu iddia etti. Aktay, "teröristbaşı, terör örgütü, bölücü örgüt" gibi kavramların
öfke ve nefreti artırdığını, çözüme hiçbir katkısı olmadığını ileri sürdü.
Dicle Üniversitesi
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Vahap
Coşkun da PKK'nın silahsızlandırılması gerektiğini belirterek, Abdullah
Öcalan'ın örgüt ile yapılacak müzakerelerde önemli bir aktör olduğunu savundu. Öcalan'ın devre dışı bır
akılmasının mümkün olmadığını, sürecin içine dahil edilmesinin belirleyici noktalardan bir tanesi olduğunu ileri süren Coşkun, Öcalan'ın dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
SDE Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, müzakerelerin toplumun tamamı ile yapılması gerektiğini belirterek sorunun sadece Kürtlerin değil Türklerin de sorunu olduğunu savundu. PKK ve Öcalan ile sorunun çözülecek bir tarafı kalmadığını vurgulayan Aktay, anadilde eğitimin bir hak olduğunu ve bunun da
özgürlük konusu olması gerektiğini ileri sürdü.