''Suriye'de Değişim Konferansı''

''Suriye'de Değişim Konferansı''

Suriyeli bir grup muhalif tarafından düzenlenen ''Suriye'de Değişim Konferansı''nda muhalifler, rejimin değişmesini ve Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Lahey'de yargılanmasını istiyor. Antalya Falez Otel'de düzenlenen konferansta bir araya gelen muhalifler, protesto gösterilerinde hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulundu ve Suriye Milli Marşı'nı söyledi. ''Suriye halkı birdir'' ve ''Suriye'ye Özgürlük'' sloganlarıyla açılan konferansta konuşmacılar, Kürt, Arap, Müslüman, Hristiyan, aşiret ve Müslüman Kardeşler gibi bütün gruplardan insanların konferansa katıldığına işaret ederek, birlik mesajı verdiler. Konuşmacılar, Suriye'de ''diktatörlük'' olarak nitelendirdikleri rejimin değişmesi gerektiğini, dün genel affa imza atan Beşşar Esad'ın çok geç kaldığını ifade ettiler. Suriye'de protestoların başladığı günden bugüne 1000'in üzerinde insanın öldürüldüğünü, binlerce kişinin tutuklandığını belirten konuşmacılar, Esad ve yönetimin Lahey Uluslararası Adalet Divanında yargılanması talebini dile getirdiler. Muhalifler, Hafız Esad döneminden beri ilk kez Suriye ile ilgili demokratik bir konferans düzenlendiğine ve bunun tarihe geçtiğine işaret ederek, ev sahibi ülke Türkiye'ye teşekkür ettiler. -ATASSİ AİLESİNDEN TEMSİLCİ DE VARDI- Konferansta, Humus'taki eylemlerin merkezinde yer alan ve Esad karşıtı muhalefetin liderliğini yürüten Atassi ailesinden Lama Attasi de ''kadın devrimciler'' adına bir konuşma yaptı. Lama Atassi, Suriye'de protestolarla başlayan süreçte yer aldıklarına işaret etti. Birkaç gün önce hapisten çıkan Diyaa Doğmoş, Suriye'de rejimin ''ciddi şekilde insanlara karşı suç işlediğini'' söyledi. Kürt siyasetçi Salah Bedreddin, Suriye halkı arasında ayrım yapılmadan demokratik anayasal sistemde herkesin temsil edilmesini istediklerini kaydetti. Müslüman Kardeşler'den Molham El Drobi, demokratik ülkelerde yasama, yürütme ve yargının ayrı olduğunu, ancak Suriye'de hepsinin bir arada olduğunu belirtti. Suriye'deki ''baskıcı'' olarak nitelendirdiği rejimin değişmesi gerektiğini ifade eden El Drobi, herkesin etnik kökenine ve dini inancına saygılı bir sistemin kurulmasına ihtiyaç bulunduğunu bildirdi. Humus vilayetinden gelen aşiret liderlerinden Şeyh Abdullah El Molhem ve Şeyh Murad Haznavi'nin de aralarında bulunduğu aşiret liderleri ve din adamlarının da birer konuşma yaptığı toplantıda, Beşşar Esad yanlısı olduğu sanılan bir kişinin salon dışında slogan atması üzerine katılımcılarla arasında küçük bir gerginlik yaşandı. Daha sonra bu kişinin Esad yanlısı olmadığı anlaşıldı. Konferans çerçevesinde salon girişinde Suriye'deki protestolarda hayatını kaybedenlerin fotoğraflarından ve Suriyeli çocukların ülkedeki durumu anlatan resimlerinden oluşan küçük bir sergi de kuruldu. Gruplara ayrılarak konu bazlı çalıştaylarla devam edecek konferansın yarınki ikinci ve son gününde Suriye halkına destek olmak üzere ''yol haritası'' içeren bir deklarasyon üzerinde anlaşılacak. Konferansta ayrıca, 31 kişiden oluşan bir idari komite seçilecek. -TÜRKİYE'DEN 50 KADAR KİŞİ KATILIYOR- AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şam Deklarasyonu'nun Türkiye'deki 7 kişilik komitesinin üyesi Dr. Hamdi Osmanoğlu, konferansa Türkiye'de yaşayan 40-50 kadar Suriyeli'nin de katıldığını belirtti. Konferansa katılan muhaliflerin hepsinin rejimi kabul etmediklerini, mevcut yönetimin gitmesini istediklerini anlatan Osmanoğlu, bu konuda herkesin hemfikir olduğunu söyledi. ''Baskıcı rejimin Suriye'yi çok geri bıraktığını düşündüklerini'' ifade eden Osmanoğlu, ''Burada belge topluyorlar. Lahey'e gidilecek ve orada suç duyurusunda bulunulacak'' dedi. Osmanoğlu, bir hafta önce Şam Deklarasyonu üyeleri olarak Mazlumder ile beraber Beşşar Esad ve 58 kişi için suç duyurusu hazırladıklarını ve Sultanahmet Adliyesine başvurduklarını kaydetti. Suriye'deki yöneticilerin mutlaka uluslararası mahkemenin önüne çıkması gerektiğini söyleyen Osmanoğlu, Esad'ın genel af ilan etmesiyle ilgili olarak, bu affın çok geç olduğunu, 10 yıl önce yapılması gerektiğini belirtti. Osmanoğlu, Beşşar Esad ilk kez Türkiye'ye geldiğinde davet üzerine kendisiyle görüştüğünü, söz konusu affı neden çıkarmadıklarını kendisine sorduğunu anlattı. Esad'ın da kendisine ''öyle bir af çıkarırsak büyük bir sıkıntı göreceğiz ve olaylar olacak'' dediğini belirten Osmanoğlu, ''Şimdiye kadar yapılmadı. Esad'ın 10 yıl sonra böyle bir şey yapmasını kimse kabul edemez. 1100 kişi öldükten sonra binlerce kişi hapse atıldıktan sonra kim kabul edebilir. Bunun affı olamaz'' diye konuştu. Türkiye'nin desteğinin önemine işaret eden Osmanoğlu, Türkiye'den daha fazla destek istediklerini söyledi. Osmanoğlu, ''Türkiye aktif olursa bu katliam bitebilir. Halk Türkiye'yi çok seviyor, Türkiye'den zaten destek istiyorlar. İntifada olduğu yerlerde Türkiye bayrakları görürsünüz. Türkiye bunu sahiplenirse, bu olay bitebilir'' dedi. Suriye'ye bir müdahale beklenip beklenmediğinin sorulması üzerine, ''bu şekilde katliam devam ettiği takdirde'' uluslararası bir askeri müdahale olacağını, ancak kendilerinin bunun istemediğini belirten Osmanoğlu, ''Biz Türkiye'yi tercih ediyoruz. Türkiye'nin askeri müdahalesi olabilir. Türkiye girerse hiçbir sıkıntı olmaz. En azından Irak gibi olmayacağız. Türkiye bizim kardeşimiz, herkes öyle düşünüyor. Biz akrabayız, aynı ailedeniz. Türkiye girerse insanlar kabul eder, hem barış içinde, hem başka şekilde...'' diye konuştu. -HADDAM VE RIFAT ESAD İSTENMİYOR- Şam Deklarasyonu'nun Türkiye'deki komite üyelerinden Fevzi Zakiroğlu da konferansın muhalif işadamları, Müslüman Kardeşler ve bağımsız muhalifler tarafından düzenlendiğini söyledi. Suriye'deki Kurtuluş cephesinin konferansa gelmediğini, ''davet edildiğini de zannetmediğini'' belirten Zakiroğlu, Abdülhalim Haddam'ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı yaptığı için dışlandığını belirterek, ''Muhalefetin Rıfat Esad ve Abdülhalim Haddam ile çalışmak istemediğini biliyoruz. Çünkü bunlar eski yönetimin adamları ve Suriye halkının kanını dökenlerden'' diye konuştu. Zakiroğlu, Suriye muhalefetinin silaha ve şiddete karşı olduğunu, yabancı askeri müdahale istemediğini, ancak siyasi, ekonomik ve insani alanda müdahale olabileceğini söyledi. Muhalefetin din, dil, ırk ve mezhep ayrımı olmayan demokratik bir yönetim istediğini kaydeden Zakiroğlu, buradaki muhalefetin Suriye halkını temsil etmediğini, ancak oradaki halkın mesajını iletmek istediğini belirtti. (NEV-MCT)01.06.2011 14:32:55
<< Önceki Haber ''Suriye'de Değişim Konferansı'' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER