Andaç Hongur - Tasarımlarını
seyahatlerinden topladığı
doğal taşlarla yapan ve 3 yıl önce kendi
markasını yaratan
tasarımcı Verda Alaton, Türk-
Amerikan Derneğinin davetiyle
Afrika kabile sanatları ve aksesuarları koleksiyonunu, tasarımlarını ve Afrika seyahat fotoğraflarını kasım ayında Ankara'da sergileyecek. Alaton, tasarım ve fotoğraflarının satışından elde edilecek geliri, Afrika'ya bağışlayacak.
20'li yaşlarının başından itibaren seyahat merakı olan, turizm eğitiminin ardından
New York Üniversitesinde Organizasyonel Gelişim okuyan Verda Alaton'un, yaklaşık 3 yıl
gönüllü olarak çalıştığı Afrika
Sanatları Galerisi, hayatının anlamını bulmasına yardımcı oldu.
Alaton, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken,
Türkiye'ye dönüşünün ardından 6 yıl kurumsal bir şirkette görev aldığını, ancak içinde hep ''uzaklara gitme'' ve ''yaratma'' tutkusu olduğunu dile getirerek, bu dönemde her ay maaşından ayırdığı
bütçe ile Asya'yı, Afrika'yı gezdiğini söyledi.
İlk Afrika seyahatini Mali'ye yaptığını anlatan Alaton, şunları kaydetti:
''Kara Afrika'da hayatımın en mutlu günlerimi yaşadım diyebilirim. Afrika'da kendimi buldum. Anı ve günü
yaşamanın gerçek anlamını Afrika'da öğrendim. Orada zaman kavramı çok farklı. Her şey doğal akışında, günü gününe yaşanıyor. İlk Afrika seyahatimden sonra saatimi çıkardım. İçinde bulunduğumuz düzende hayatı mümkün olduğu kadar doğal yapısında ve yalın bir şekilde yaşamaya çalışıyorum. Afrika, yavaşlamayı, hayatı olduğu gibi yaşamayı, hiçbir şeyi hızlandırmamayı, her şeye şükretmeyi ve doğanın önünde eğilmeyi öğreten bir yer.''
Afrika sanatlarında en fazla ''malzemelerin doğal olmasından, yalın ve çarpıcı formlardan'' etkilendiğini belirten Alaton, ''Doğadan ne malzeme geliyorsa, onu değerlendirerek yapılmış bir sanat var Afrika'da. Eşyalar, sanat yapmak için değil, günlük hayatta kullanılmak üzere yapılıyor. Müthiş bir ifade tarzı ve tasarım anlayışı var'' dedi.
-İNSANLARI DOĞAYA YAKINLAŞTIRMAK-
Verda Alaton, New York'ta yaşadığı dönemlerden itibaren gittiği seyahatlerinde topladığı parçaları takıya dönüştürdüğünü ve yaklaşık 13 yıllık tasarım geçmişi olduğunu belirterek, 6 yıllık kurumsal iş yaşamının ardından kendi tasarım şirketi TOHUM Design'ı kurduğunu söyledi.
Şirketinin
felsefesini ''doğallık'', ''çarpıcı sadelik' ve ''bireysellik'' olarak açıklayan Alaton, şöyle devam etti:
''Prensip olarak değerli malzemelerle çalışmıyorum. Tasarımlarımda sadece doğadan gelen yalın ve çarpıcı parçalarla çalışıyorum. Bunlar ahşap, kristal,
doğal taş,
deniz kabuğu,
fosil olabilir. Örneğin bademden yaptığım bir tasarım
yurt dışında çok ilgi gördü. Doğadaki basit güzelliklerin beden üzerinde taşınmasını etkileyici buluyorum.
Maden olarak sadece gümüşle çalışıyorum. Kapalıçarşı'nın en değerli ustalarından biriyle 3 senedir birlikte çalışıyoruz. Her parça tek tek işçiliğiyle çalışılıyor. Seri
üretim yapmıyoruz, özellikle içinde bulunduğumuz
seri üretim ve hızlı
tüketim döneminde insanın kendi bireyselliğini ifade etmesini, kendisine yakın hissettiği, tarzı ve hayat değerleri ile örtüşen, eşi olmayan doğal bir parça taşımasını daha özel buluyoruz.
Tasarımlarımda kullandığım taşların her birini tek tek seyahatlerimde seçiyorum, tasarım sürecim taşların seçiminde başlıyor. Daha sonra Türkiye'de takıya dönüşerek parçalar hayat buluyor. TOHUM'la ilgili tüm felsefe ve tasarımlar seyahatlerimden gelen ilhamla oluyor. Modayı takip ediyorum ancak ilham kaynağım etnik, sade ve doğal yaşam ifade şekilleri. TOHUM, zamandan ve trendlerden bağımsız bir ifade şeklini temsil ediyor.''
Alaton, markasını yeni oluşturduğu dönemde tanıştığı
İngiliz tasarım şirketi sahibinin daveti üzerine ilk sergisini
Londra'da yaptığını ve oraya gelen tasarımcılardan aldığı destekle çalışmalarına devam ettiğini belirterek, tasarımlarının şu anda Türkiye'de saygın adreslerde, Londra ve New York'ta satıldığını söyledi.
Şirketin temel hedefini, ''yurt dışında kalıcı bir Türk markası olmak'' şeklinde açıklayan Alaton, ''Markamı geliştirerek büyütmeyi hedefliyorum. Ancak bir uluslararası marka olma dışındaki en büyük amaç, insanları doğadaki güzellikleri ve değeri görmeye yönlendirmek ve doğaya yakınlaştırmak'' diye konuştu.
Alaton, Türk-Amerikan Derneğinden aldığı davet üzerine Ankara'da yapacağı sergiye ilişkin, şu bilgileri verdi:
''
Kasım ayında düzenlenecek ve yaklaşık 1 ay açık kalacak sergide, 13 yıl içinde bir araya gelen Afrika sanatları koleksiyonum, kullanım eşyaları, yerel takılar ve aksesuarlar sergilenecek. Ayrıca Afrika'da çektiğim fotoğraflar ve ve tasarımlarım yer alacak.
Fotoğraf ve tasarımların satışından elde edilecek gelir, Afrika'ya bağışlanacak.''
Türkiye'de tasarımın sürekli gelişmekte olduğunu vurgulayan Alaton, ''Türkiye, kısa zamanda tasarım konusunda da Batıdan izlenen bir adres olma yolunda ilerliyor'' dedi.
Alaton, bir kadının güzel olması için değerli bir şey takmasına gerek olmadığını düşündüğünü ifade etti. Bir bademin, beden üzerinde duruşunun değerli bir taştan farklı olmadığı görüşünü savunan Alaton, kadınların, gerçek güzelliklerinin kendi bireyselliklerini doğru ifade etmeleri ile vurgulanacağını söyledi.
(AND-KÖS-ZG)07.09.2011 12:05:36