Ondokuz
Mayıs Üniversitesi (OMÜ)
Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi ve Genel Türk Tarihi Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tellioğlu, mitolojik kadın savaşçı kabile
Amazonlar'ın
Karadeniz Bölgesi'nde yaşadıklarına dair tek bir tarihi
delil bulunmadığını söyledi. Doç. Dr. Tellioğlu, Amazon efsanesinin arkeolojik kazılar gibi kaynaklarla doğrulandıktan sonra kullanabileceğini kaydetti.
'Milli Mücadele ve
Atatürk'ün şehri
Samsun'daki Batı
Park dolgu alanına trilyonlar saçan Büyükşehir Belediyesi, Amazon heykelinin ardından Amazon parkı ve köyünün yapımını sürdürüyor. Amazon kültürünün tanıtılacağı köyün yapımı için hummalı çalışmalar devam ederken, olmayan bir kültürün canlandırılmak ve yaşatılmak istenmesine anlam verilemiyor. Sivil
toplum örgütleri, efsaneler yerine
kent tarihinde yaşamış kültürlere sahip çıkılması gerektiğini savunurken, belediye yetkilileri ise tepkilere
kulak asmayarak bildiğini okuyor.
Konuyla ilgili Cihan Haber Ajansı'na konuşan OMÜ Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi ve Genel Türk Tarihi Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tellioğlu, inşa edilemeye çalışılan yapının tarihi gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmadığını belirtti. Bunun kent tarihi içinde düşünülmemesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Tellioğlu, "Amazonlar hakkındaki bilgilerin çoğu
Yunanlı tarihçilerin yazdıklarından esinlenir ve bu yazılanlarda Yunan mitolojisinin derin izleri görülür. Tarihi bakımdan efsanelerde anlatılan bilgileri ince eleyip sık dokumak gerekir, çünkü bunların büyük kısmının gerçek olma ihtimali yoktur. Mitolojik bilgiler ancak arkeolojik kazılar gibi kaynaklarla doğrulayarak tarihî delil olarak kullanabilir." dedi.
Amazon efsanesinin ortaya çıkışı hakkında bilgi veren Doç. Dr. Tellioğlu, "Yunanlı tarihçiler, Karadeniz'e koloni kurmalarına müsaade etmeyen İskitlerden o derecede etkilenmişlerdir ki İskitlerin Amazon adında bir kadınlar topluluğu olduğunu yazmışlardır. Bu savaşçı kadınlar topluluğunun başkenti de Themiskyra isimli bir bölgeymiş. Onlardan alıntı yapan pek çok araştırmacı da bu topluluk hakkında bir şeyler kaleme alarak efsaneyi günümüze kadar taşımışlardır. Ancak
Terme ya da çevresinde onların var olduğunu ispat edecek
iğne ucu büyüklüğünde dahi olsa tek bir tarihî delil yoktur. Yani mitolojideki çok başlı ejderhalar, insan yiyen canavarlar, kanatlı atlar vs. ne kadar gerçekse Amazonlar da o kadar gerçektir. Yani Van gölünde canavar aramakla burada Amazonları aramak arasında bir fark yoktur. Amazon köyü ve heykeli turistik bir varlık olarak düşünmelidir. Var olmadığı konusunda tarihçilerin fikir birliği içinde bulunduğu bir topluluğu belirli yerlerin simgesi haline getirmenin de bir anlamı yoktur." bilgisini verdi.
Samsun'un yaşatılacak ve canlandırılarak turizme kazandırılacak çok önemli kültür ve tabiat varlıkları olduğuna da değinen Doç. Dr. Tellioğlu, şehirde kültürel birliği artıcı projelerin hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekerek, "Simgeler kentlerin ismi anıldığında ilk akla gelen değerlerdir. Mübadiller ve Kafkaslardan göç edenlerle birlikte 30 yakın etnik grup kader birliği yapıp şehrin nüfusunu zenginleştirmiştir. Cumhuriyet'in kuruluşuna da beraber tanıklık etmişler. O yüzden bu insanlar arasındaki kaynaşmayı artıracak simgeler seçilmelidir. Samsun, Milli Mücadele'nin simge şehridir. Hiç bir simge, Samsun'un Milli Mücadele'nin başladığı şehir olduğu simgesinin önüne geçmemelidir. Tütün İskelesi'nin benzeri ve
Bandırma Vapuru simgelerdir. Seydi Kutbiddin, İsa Baba, Kılıçdede, kentin önemli dini motiflerdir. Aynı şekilde Çarşamba'nın bin yıllık çivisiz camisi, Vezirköprü'nün Köprülü ailesi, Havza'nın Atatürk tarihi gibi birçok değer, hak ettikleri ilgiyi görememektedir." görüşünü savundu.