Durmuş Genç -
Birleşmiş Milletler Eğitim,
Bilim ve
Kültür Teşkilatının (
UNESCO), Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan, Muğla'nın
Fethiye ilçesine yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Tlos Antik Kenti'nde
kazı çalışmaları sürdürülüyor.
Kazı Başkanı Prof. Dr.
Taner Korkut, Tlos Antik Kenti'nin UNESCO'nun Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer aldığını belirterek, ''Kalıcı listeye geçmek için bazı şartlar var, onları yerine getirmemiz lazım. Bunun için kazıların devam etmesi ve çalışma yapılması gerekiyor. Tlos Antik Kenti'nde çevre düzenlemesi, kazı çalışması, master plan, alan yönetimi oluşturmak gerekiyor'' dedi.
Kültür ve
Turizm Bakanlığınca antik
kent için ''alan yönetimi planı'' için
pilot proje başlatıldığını ifade eden Prof. Dr. Korkut, bu projenin ön çalışmalarının tamamlandığını söyledi.
Alan yönetimi planıyla öncelikle kentin sınırlarının belirlendiğini kaydeden Korkut, şöyle konuştu:
''Antik kentte yürüyüş yolları, levhalandırmalar oluşturulacak. Karşılama merkezine gelen ziyaretçilerin daha sağlıklı ve güzel ortamlarda kenti gezmesi için düzenlemeler yapılacak. Antik kente giriş ve çıkışlar tam
kontrol altında değil. Şu anda
antik kenti gezen turistlerin sadece üçte biri
bilet alıyor. Başlatılacak alan yönetimi ve çevre düzenlemesiyle bunun önüne geçilecek.
Projeyle antik kent çok
modern bir görüntü kazanacak.''
-''YILDA 100 BİN KİŞİ ZİYARET EDİYOR''-
Prof. Dr. Korkut, kazı çalışmaları başlamadan önce Tlos Antik Kenti'ni çok az sayıda kişinin ziyaret ettiğine dikkati çekti.
Geçen yıl antik kenti sadece 60 bin
yabancı turistin gezdiğine işaret eden Korkut, ''Bunun yanı sıra
yerli turistler ve müze kartla kenti gezenler var. Sayı her yıl gittikçe artmakta. Gelecek yıllarda bu sayı daha da artacak. Özellikle kültürel amaçlı büyük turlar düzenleyen şirketler kente çok sayıda yabancı turist getiriyor. Burada ne kadar çok kazı yapılır, görsel ve kültürel
miras gün ışığına çıkarılırsa o kadar çok
misafir burayı ziyaret edecektir. Kazı çalışmalarının başlamasının ardından kenti yılda yaklaşık 100 bin kişi ziyaret ediyor'' diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Akdeniz Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölümünden 40 kişilik Türk ve yabancı bilim adamları ve 40 işçiyle kazı çalışmalarını yürüttüklerini ifade eden Korkut, ''Kazı süresince Girmeler Mağarası, Tavabaşı Mağarası, Tlos Kent Merkezi, Akropol Kaya Mezarları, stadyum alanı, Kronos Tapınağı, kent bazilikası ve tiyatro alanında kazı çalışmaları yürütüyoruz. Kent merkezinin en yüksek noktası 'akropol' olarak adlandırılır ve bu tepe aynı zamanda kent merkezinin
batı sınırını oluşturur. Akropol üzerinde
erken klasik dönemden itibaren tarihlenen resmi devlet yapıları görülebildiği gibi yedi farklı
mimari grup altında değerlendirilen
mezar anıtları da bulunuyor'' dedi.
-''500 YIL KULLANILAN KAYA MEZARLARI VAR''-
Tlos'ta
Yunan kentlerinden bilinen akropol ve nekropol ayrımını yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Korkut, tüm Likya bölgesinde gözlemledikleri gibi Tlos halkının da mezarlarıyla iç içe yaşamayı
tercih ettiğini bildirdi.
Akropoldeki mezar anıtları arasında
kaya mezarlarının en büyük grubu oluşturduğunu kaydeden Korkut, şunları söyledi:
''Genelde ahşap Likya evlerini
taklit eden kaya mezarları gösterişli cephe mimarisiyle öne çıkar ve ana kayadan yontulmuştur. Kaya mezarlarının çoğu ya antik çağlarda ya da yakın zamanda soyulmuştur. Henüz dokunulmamış orijinal durumda olan kaya mezarlarına kazılarla ulaşılmıştır. Arkeolojik buluntular ışığında en erken kaya mezarlarının Klasik Dönem'den itibaren kullanıldığı bilinmektedir ve yine buluntular ışığında bir kaya mezarının 500 yıl gibi uzun bir süre de kullanıldığı anlaşılmıştır.''
Kent merkezinin
doğu sınırını oluşturan tiyatronun tapınak mimarisi, sahne binasının görkemli iç ve dış cephe düzenlemesiyle
Anadolu tiyatroları arasında ayrı bir öneme sahip olduğuna dikkati çeken Korkut, ''
Tiyatroda bulunan yazıtlar ile mimariden yapının Roma Dönemi'nde çok defa tamirat geçirdiği anlaşılmaktadır. Ancak tiyatronun genel mimari yapısı ve Augustus dönemine tarihlenen onarım yazıtı, Tlos Tiyatrosu'nun Helenistik dönem'e inşa edildiğine işaret etmektedir'' diye konuştu.
-''ROMA İMPARATORLARININ HEYKELLERİ İLE TANRIÇA HEYKELİ BULUNDU''-
Likya bölgesinde bugüne kadar tartışmalı olan ve hiç bilinmeyen Bronz Çağı tabakasına ulaştıklarını belirten Korkut, şöyle devam etti:
''Girmeler mağarasında yürütülen çalışmalarda MÖ 9 bin 500 yılından itibaren başlayan kesintisiz bir yerleşim tespit edildi. Tiyatro kazılarında çok önemli sonuçlara ulaştık. Buradaki kazılarda 3 bin 800 mimari blok ve bunun dışında çok sayıda parçalanmış moloz sadece sahne binasının üzerinden kaldırıldı. Bu esnada kırık, parçalara ayrılmış heykellere rastladık. Bu heykeller
Antalya Müzesi'nden gelen
ekip tarafından onarıldı. Bulunan heykeller çok önemli ve imparator heykelleri. 1 tane de tanrıça heykeli bulundu. Bunlar MS 2. yüzyıldan heykeller. Bunların kısa sürede
bakım ve onarımlarını tamamladıktan sonra Fethiye Müzesi'ne teslim ettik, şu anda teşhirdeler.''
Tlos Antik Kenti'nin tarihi değerlerinin yanı sıra zengin su kaynaklarının beslediği etkileyici doğasıyla da önemli bir Likya yerleşimi olduğunu söyleyen Korkut, Tlos ve yakın çevresinde keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda arkeolojik kalıntı bulunduğunu belirtti. Korkut, sistemli kazı çalışmaları dışında yeni başlatılan yüzey araştırmalarının bu kalıntılara ulaşımı kolaylaştıracağını sözlerine ekledi.
(DG-LK-HAN)21.09.2011 12:25:16